2 Mayıs 2003 Cuma günü erken saatlerde İstanbul Movenpick Otel'e gittim. Meltem Radyo Genel Müdürü Ahmet Bektaş ve Meltem TV'den Erdem Durmuş ile önce kahvaltı yaptık. Sonra da Zorlu Holding'in 50. Yılı münasebetiyle yapılan basın toplantısını takip ettik.
Şirketlerin doğuşu ve 50 yılın biraz da duygusal hikayesini büyük ekranda izledik.
Doğrusu Tekstil, Vestel, Enerji ve banka alanlarında yapılan açıklamalardan çok Zorlu kardeşler Ahmet ve Zeki Zorlu'nun ne diyeceklerini merak ediyordum.
Öyle ya Denizli Babadağ'da 1953 yılında mütevazi bir dokuma atölyesinden başlayıp 4 temel sektörde 110'u aşkın ülkeye mal satmak kolay değildi.
Ahmet Zorlu'nun konuşmasından altını çizdiğim bazı notlar şöyle: "50 yıl boyunca bize hiç inanmadılar. Hatta battı, batıyor dediler. Ama biz durmadan çalıştık."
Krize rağmen yatırımı nasıl yapıyorsunuz Zorlu'ca cevabı kısa ve net: "Herhalde kokuyu iyi alıyoruz".
Ne gariptir ki bu "koku"Türkiye'den değil, maalesef.
"Başka ülkelerde 10 yıl vergi yok. Türkiye'de ise yatırım yapmadan önce vergi alınmaya başlanıyor"diyen Ahmet Zorlu, "ABD, Rusya ve İran'da devlet düzeyinde destek gördük" cümlesini üzülerek belirtiyor.
Mesela İtalyanlar 300 İtalyalı çalıştırması koşuluyla 50 milyon dolarlık fabrikayı bedava tahsis ediyor. Ar GE için de 5 milyon dolarlık 10 yıl ödemeli çok cüz'i bir faizle kredi veriyor.
Son konuşmacı olarak kürsüye gelen ağabey Zeki Zorlu ise belli ki çok çekmiş- "Türkiye'de yönetim problemi var" cümlesiyle söze başlıyor.
"İnsan gibi yaşamak için insan gibi çalışmak gerek. Türkiye hep hortumlandı. Mevcut kaynaklar çalınır, çarçur edilirse hürriyet elden gider" sözleri de Zeki Bey'e ait.
Peki "siyasetimiz 1950'lerde de aynıydı şimdi de" diyen Zeki Zorlu engellenmiş miydi ?
Cevap: "Engellemeye fırsatları olmadı".
Ya çıkış yolu?
"Gerçek yatırımcıya teşvik verilmeli. Çıkış yolu yatırımdır, ihracattır"
Şimdi VESTEL'de 50'ye yakın kişi Çince ve Japonca öğreniyor.
Linens ve TAÇ'ın da sahibi olan grupta 20 bin kişi çalışıyor.
2002'deki ihracatı 1 milyar 400 milyon dolar.
Çok sayıda basın mensubunun izlediği toplantıdan sonra 'Aile Şirketleri'nin önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Ahmet ve Zeki kardeşler baba Mehmet Zorlu'nun ikinci kuşaktan temsilcileriydi.
Şimdi sırayı Olgun, Şule ve Selen Zorlu alıyor. Konuşmalardan sonra aklıma "yıllık geliri 100 milyarın altında olandan vergi almayacağız" diyen Prof. DR. Haydar Baş geldi. Sayın BAŞ'ın projeleri uygulansaydı ne Zorlu ne de başka hiçbir kimse yatırım yapmak için İran, Fransa, Rusya, Afrika ve Türkmenistan'a gitmezdi. Artı Zorlu Grubu'nun geçen yıl ulaştığı 2 milyar 300 milyon dolarlık ciro hacmi çok daha fazla olurdu.
Doğrusu Ankara'nın kalkınmaya engel olduğuna inanmak istemezdim ama İstanbul'dan bakınca bazılarına hak vermemek mümkün değil.
Ahmet Ve Zeki Zorlu'ya başarılar diliyor, 100.yılı da kutlanır inşallah diyorum.
Şirketlerin doğuşu ve 50 yılın biraz da duygusal hikayesini büyük ekranda izledik.
Doğrusu Tekstil, Vestel, Enerji ve banka alanlarında yapılan açıklamalardan çok Zorlu kardeşler Ahmet ve Zeki Zorlu'nun ne diyeceklerini merak ediyordum.
Öyle ya Denizli Babadağ'da 1953 yılında mütevazi bir dokuma atölyesinden başlayıp 4 temel sektörde 110'u aşkın ülkeye mal satmak kolay değildi.
Ahmet Zorlu'nun konuşmasından altını çizdiğim bazı notlar şöyle: "50 yıl boyunca bize hiç inanmadılar. Hatta battı, batıyor dediler. Ama biz durmadan çalıştık."
Krize rağmen yatırımı nasıl yapıyorsunuz Zorlu'ca cevabı kısa ve net: "Herhalde kokuyu iyi alıyoruz".
Ne gariptir ki bu "koku"Türkiye'den değil, maalesef.
"Başka ülkelerde 10 yıl vergi yok. Türkiye'de ise yatırım yapmadan önce vergi alınmaya başlanıyor"diyen Ahmet Zorlu, "ABD, Rusya ve İran'da devlet düzeyinde destek gördük" cümlesini üzülerek belirtiyor.
Mesela İtalyanlar 300 İtalyalı çalıştırması koşuluyla 50 milyon dolarlık fabrikayı bedava tahsis ediyor. Ar GE için de 5 milyon dolarlık 10 yıl ödemeli çok cüz'i bir faizle kredi veriyor.
Son konuşmacı olarak kürsüye gelen ağabey Zeki Zorlu ise belli ki çok çekmiş- "Türkiye'de yönetim problemi var" cümlesiyle söze başlıyor.
"İnsan gibi yaşamak için insan gibi çalışmak gerek. Türkiye hep hortumlandı. Mevcut kaynaklar çalınır, çarçur edilirse hürriyet elden gider" sözleri de Zeki Bey'e ait.
Peki "siyasetimiz 1950'lerde de aynıydı şimdi de" diyen Zeki Zorlu engellenmiş miydi ?
Cevap: "Engellemeye fırsatları olmadı".
Ya çıkış yolu?
"Gerçek yatırımcıya teşvik verilmeli. Çıkış yolu yatırımdır, ihracattır"
Şimdi VESTEL'de 50'ye yakın kişi Çince ve Japonca öğreniyor.
Linens ve TAÇ'ın da sahibi olan grupta 20 bin kişi çalışıyor.
2002'deki ihracatı 1 milyar 400 milyon dolar.
Çok sayıda basın mensubunun izlediği toplantıdan sonra 'Aile Şirketleri'nin önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Ahmet ve Zeki kardeşler baba Mehmet Zorlu'nun ikinci kuşaktan temsilcileriydi.
Şimdi sırayı Olgun, Şule ve Selen Zorlu alıyor. Konuşmalardan sonra aklıma "yıllık geliri 100 milyarın altında olandan vergi almayacağız" diyen Prof. DR. Haydar Baş geldi. Sayın BAŞ'ın projeleri uygulansaydı ne Zorlu ne de başka hiçbir kimse yatırım yapmak için İran, Fransa, Rusya, Afrika ve Türkmenistan'a gitmezdi. Artı Zorlu Grubu'nun geçen yıl ulaştığı 2 milyar 300 milyon dolarlık ciro hacmi çok daha fazla olurdu.
Doğrusu Ankara'nın kalkınmaya engel olduğuna inanmak istemezdim ama İstanbul'dan bakınca bazılarına hak vermemek mümkün değil.
Ahmet Ve Zeki Zorlu'ya başarılar diliyor, 100.yılı da kutlanır inşallah diyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005