Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:"Namazın ardından okunan bazı tesbihler vardır ki, söyleyenleri ya da yapanları asla hüsrana uğratmazlar. Onlar; her namazın ardından (söylenen) otuz üç 'Sübhanallah', otuz üç 'elhamdulillah' ve otuz dört 'Allahuekber'dir." (Müslim, mesâcid 144-5, s. 418) . Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:"Kim sabah namazının ardından yüz kere 'Sübhanallah', yüz kere 'Lâilâheillallah' derse, deniz köpükleri kadar bile olsa günahları bağışlanır." (Nesâî, sehv 96, III, 79).Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:"Kendisini namaz ve zikir için mescidlere adayan kimseyi, Allah, gurbetten gelen yakınını sevinç ve güler yüzlü karşılayan kimse gibi yakınlıkla karşılar." (İbn Mâce, no. 800).Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:"Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturup Allah'ı zikrederse ve sonra kalkıp iki rek'at (işrak) namazı kılarsa eksiksiz edâ edilmiş bir hac ve umre sevabı alır." (Tirmizî, no. 586).Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sahâbisi Abdullah b. Büsr radiyallahu anh'dan: O, Ramazan ya da Kurban Bayramında cemaatle namaza gitmişti. İmamın gecikmesini yanlış bularak şöyle dedi: "Biz bu saatte namazı bitirmiş olurduk, bu vakit ise tesbih zamanıdır." (Ebû Dâvud, no. 1135 ve İbn Mâce, no. 1317).Enes radiyallahu anh'dan: Mescidde Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber otururken, bir bedevî geldi ve mescidde küçük abdeste başladı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbı, "Yavaş ol, yavaş ol!" diye bağırdılar. Bunun üzerine Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bırakın kesmeyin, iyice etsin!" Sonra onu çağırdı ve şöyle öğüt verdi: "Bu mescidler, idrar ve dışkı gibi şeyleri bırakmak için yapılmamıştır; Allah'ı zikretmek, namaz kılmak ve Kur'ân okumak için yapılmıştır." Cemaatten bir adama bir kova su getirmesini emretti. Adam suyu getirdi ve o idrarı akıttı. (Dârimî, I, 189; Buhârî, vudû' 58/2, I, 62).Daha rivâyet edilen birçok hadis, meşrepler tarafından günümüze kadar uygulana gelen zikir ve zikrî eğitimin Kur'anî ve de Sünnete uygun olduğunu gösteren diğer delillerdir. Bütün ibâdetler, Cenab-ı Hakk'a vâsıl olmak için yapılır. Allah'ı zikir içindir. Zikir, ibâdetlerin özüdür. Dolayısıyla hac ibâdeti de Allah'ı zikirdir. Ayrıca hacda telbiye ve tekbirler okunur ki, bunlar zikrin ta kendisidir. "Hac ibâdetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki, 'Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver' derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur." (Bakara: 2/200).Âyet-i kerimedeki, "Hac ibâdetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın" emri, hacdan müstakil bir ibâdet olarak da zikrin gerekliliğini ifade eder.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016