İbâdet, Cenab-ı Hakk'ın yapınız dediklerini yapmak, yapmayın dediklerinden kaçınmaktır. Emrettiklerini yapmanın sevabını Allah katında kullar mutlaka bulacaktır. Cenab-ı Hakk ayet-i kerimede, "Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" (Ahzab: 33/35) buyurdu. Reva mıdır ki, yerde ve gökteki varlıklar Cenab-ı Hakk'ı zikrederken insan Allah'ın emrine ters düşsün. Bu gerçeği Cenab-ı Hakk ayet-i kerimelerde beyan ediyor: "Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, Azîz'dir, Hakîm'dir." (Hadid:57/1, ayrıca Haşr:59/1 ve Saf:61/1). "Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, Azîz ve Hakîm olan Allah'ı tesbih eder." (Cuma: 62/1)."Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O her şeye kadirdir." (Tegabun: 64/1). Cenab-ı Hakk'ın yapın dediklerini yapmamak emre itaatsizlitir. Birçok âyetle farz kılınan, bütün mahlûkatın yaptığı en büyük ibâdetten yüz çevirmek ise elbette cezasız kalmayacaktır. Bu gerçeğe binaen Cenab-ı Hakk, "Kim de Beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha: 20/124) buyuruyor. Her ibâdete bir sınır konulmuştur. Mesela farz olan namaz günde beş vakittir. Farz oruç on iki ayda sadece bir aya mahsustur. Haccın belli bir vakti vardır. Oysa ki zikrullah için bir sınırlama konulmamıştır. Allah-u Teâlâ bize sadece zikretmeyi değil, çokça zikretmeyi; sabah akşam ve her hâlimizde zikretmeyi emrediyor. "Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı zikredin. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farzdır." (Nisa: 4/103). Bir insan yaşantısı boyunca ya ayaktadır, ya oturuyordur, ya da yatma hâlindedir; bu üç halden başka halde olması mümkün değildir.Yine ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk, "Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok zikredin ki başarıya erişesiniz" (Enfal: 8/45) buyurmak sûretiyle, düşmanla savaş esnasındaki karşılaşıldığında -bir insan için hayatının en zor anıdır- dahi zikretmeyi emretmiş ve başarıya erişmenin şartı olarak göstermiştir.Demek ki, her an ve her halde Allah'ı zikretmek gereklidir. Allah'ı zikir yaşantımızın her hâlinde olmalıdır ki, kurtuluşa erebilelim. Zikir; lügatte anmak, hatırlamak, düşünmek, adı geçmek, hatırdan çıkarmamak, hatırlayıp icra etmek, manalarına gelmektedir. Istılahta ise; insanı Cenab-ı Hakk'ın kudret ve azametini düşünmeye, düşündürmeye sevk etmek manalarını taşıdığı gibi, birçok yerde Kur'an, namaz, oruç, hatta peygamberler anlamına da gelir. En yaygın olarak zikir, tekbir, tehlil, tesbih, salavat ve vird gibi dil ile Hakkı anmak olarak hususi manada kullanılmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016