Halk edebiyatının çok etkin ve yetkin temsilcileri olan halk aşıklarımızdan zaman zaman alıntılar yaparak onların hikmetli sözlerinden siz değerli okurlarımızı haberdar etmeye çalışıyoruz.
Meltem Medya gurubunda beş yıl aralıksız hazırlayıp sunduğum "Ozanlarımız" programında o gün hayatta olan Aşık Reyhani, Murat Çobanoğlu, Mevlüt İhsani, Nuri Merami gibi aşıklarımızdan şahsen çok şeyler öğrendim.
Yetişmekte olan gençlerimiz, merhum olanların eserleri ile ve yaşayan aşıklarımızın bizzat kendileri ile tanışmalı, söz söyleme sanatını öğrenmelidirler.
Bazen, düz yazı ile uzunca bir makale ile anlatabileceğimiz hakikatleri bu insanlar bir dörtlük ile, bazen üç kıtalık bir şiir ile çok rahatlıkla anlatabiliyorlar ve okuyanın-dinleyenin hafızasına nakşedebiliyorlar.
1995-2000 yılları arasında hemen hemen her bölgemizin, her yöremizin dernekleri ile, mutfak geleneğinin örnekleri ile yaptığımız program sırasında zaman zaman sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le bu eksende sohbetlerimiz olurdu ve programı ısrarla takip ettiğini, aşıkların değişlerine hayran olduğunu söylerdi.
Mesela, ilk kez bir canlı yayında Aşık Reyhani'nin seslendirdiği Erzurumlu Emrah'ın şu şiirini çok beğenmiş ve takdir etmişti:
"İksir-i azamdır nutku ehlullah
Bir nefeste haki kimya ederler
Hakikat sırrına onlardır agah
Velakin sureta ihfa ederler
Kem nazarla bakma dervişanlara
Köhne aba giymiş alişanlara
Varis-i Enbiya denmiş onlara
Murda gönülleri ihya ederler
Emrahi der gel bu kali hal eyle
Kal ehli görürsen infisal eyle
Hal ehli görürsen imtisal eyle
Seni de vasıl-ı Mevla ederler."
Merhum olanlara nice rahmetler dileyerek ve hayatta olanlara da nice başarılar niyaz ederek, iki mısraını başlık yaptığımız güzel bir Reyahi'ni şiirinin tamamı ile sizleri baş başa bırakıyoruz:
"Bugün varsın yarın yoksun dünyada
İnsanoğlu hayal gibi düş gibi
Kime sorsan bu dünyanın sonunu
Cevap verir iki gözü yaş gibi
Elbisesin yavaş yavaş soyarlar
Kaldırırlar tabutuna koyarlar
Eşi dostu yazık olmuş diyerler
Götürürler kanadı yok kuş gibi
Mezarlıkta sıra ile dururlar
Okunan kurana kulak verirler
Acele acele toprak verirler
Sanki ondan herkes usanmış gibi
Üç beş on gün yaslı maslı dururlar
Ondan sonra yine aynı yürürler
Kırk gün sonra hayratını verirler
Sanki cennet iki çanak aş gibi
Dili tutmaz cevap versin dostuna
Azrail kem yerde düşmüş kastına
İki kucak ot basarlar üstüne
Sanki saltanatı yok imiş gibi
Reyhani dünyadan öter gidersin
Bir gün alır bir gün satar gidersin
Sabah doğar akşam batar gidersin
Zaten insanoğlu bir güneş gibi."
Meltem Medya gurubunda beş yıl aralıksız hazırlayıp sunduğum "Ozanlarımız" programında o gün hayatta olan Aşık Reyhani, Murat Çobanoğlu, Mevlüt İhsani, Nuri Merami gibi aşıklarımızdan şahsen çok şeyler öğrendim.
Yetişmekte olan gençlerimiz, merhum olanların eserleri ile ve yaşayan aşıklarımızın bizzat kendileri ile tanışmalı, söz söyleme sanatını öğrenmelidirler.
Bazen, düz yazı ile uzunca bir makale ile anlatabileceğimiz hakikatleri bu insanlar bir dörtlük ile, bazen üç kıtalık bir şiir ile çok rahatlıkla anlatabiliyorlar ve okuyanın-dinleyenin hafızasına nakşedebiliyorlar.
1995-2000 yılları arasında hemen hemen her bölgemizin, her yöremizin dernekleri ile, mutfak geleneğinin örnekleri ile yaptığımız program sırasında zaman zaman sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le bu eksende sohbetlerimiz olurdu ve programı ısrarla takip ettiğini, aşıkların değişlerine hayran olduğunu söylerdi.
Mesela, ilk kez bir canlı yayında Aşık Reyhani'nin seslendirdiği Erzurumlu Emrah'ın şu şiirini çok beğenmiş ve takdir etmişti:
"İksir-i azamdır nutku ehlullah
Bir nefeste haki kimya ederler
Hakikat sırrına onlardır agah
Velakin sureta ihfa ederler
Kem nazarla bakma dervişanlara
Köhne aba giymiş alişanlara
Varis-i Enbiya denmiş onlara
Murda gönülleri ihya ederler
Emrahi der gel bu kali hal eyle
Kal ehli görürsen infisal eyle
Hal ehli görürsen imtisal eyle
Seni de vasıl-ı Mevla ederler."
Merhum olanlara nice rahmetler dileyerek ve hayatta olanlara da nice başarılar niyaz ederek, iki mısraını başlık yaptığımız güzel bir Reyahi'ni şiirinin tamamı ile sizleri baş başa bırakıyoruz:
"Bugün varsın yarın yoksun dünyada
İnsanoğlu hayal gibi düş gibi
Kime sorsan bu dünyanın sonunu
Cevap verir iki gözü yaş gibi
Elbisesin yavaş yavaş soyarlar
Kaldırırlar tabutuna koyarlar
Eşi dostu yazık olmuş diyerler
Götürürler kanadı yok kuş gibi
Mezarlıkta sıra ile dururlar
Okunan kurana kulak verirler
Acele acele toprak verirler
Sanki ondan herkes usanmış gibi
Üç beş on gün yaslı maslı dururlar
Ondan sonra yine aynı yürürler
Kırk gün sonra hayratını verirler
Sanki cennet iki çanak aş gibi
Dili tutmaz cevap versin dostuna
Azrail kem yerde düşmüş kastına
İki kucak ot basarlar üstüne
Sanki saltanatı yok imiş gibi
Reyhani dünyadan öter gidersin
Bir gün alır bir gün satar gidersin
Sabah doğar akşam batar gidersin
Zaten insanoğlu bir güneş gibi."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025