Başlıktaki soruya şaşırmış olabilirsiniz, gayet normal... Hem zam, hem de enflasyonu düşürme aynı karede nasıl olabilir diye merak ediyor olabilirsiniz.
Malum, günümüzde ekonomik göstergelerle oynayarak, gerçekle hiçbir alakası olmamasına rağmen işsizliği de rahatlıkla düşürebiliyorlar, enflasyonu da...
Herkes açlıktan, yoksulluktan, geçim darlığından yakınırken, çöplükten aldıkları ceketin kalitesiyle ekonomiyi güzel gösterebiliyorlar.
Günümüzün kapitalist dünyasında, özellikle de AKP'nin Türkiye'sinde nasıl yaşadığınız, nasıl gördüğünüz önemli değil, sizden nasıl görmeniz istenildiği önemli...
2021'de ve içinde bulunduğumuz 2022'inin başlarında zam üstüne zam yağmaya devam ediyor. TÜİK'in açıkladığı yüzde 36'lık enflasyona, son 19 yılın rekoru olmasına rağmen AKP tabanı da dahil hiç kimse inanmıyor.
Markette, pazarda, mağazada vatandaşların maruz kaldığı zamlar yüzde 100'leri çoktan aşmış vaziyette...
Kiralar, faturalar aldı başını gitti, yüzde 100'lerin üzerinde artışlar söz konusu...
Önemli bir maliyet unsuru olan akaryakıt fiyatları uçuşta...
Akaryakıta son 1 yılda 46 kez zam geldi, geçen yıl Ocak ayında 396 liraya dolan bir araba deposu bugün ancak 822 liraya dolabiliyor.
Nereye dönsen, ne tarafa baksan zam zam zam...
Serbest piyasa adı altında serbest bırakılan bu zam furyası, her sektörü, her ürün ve hizmeti etkiledi, vatandaşa ise şok üstüne şok yaşattı.
Vatandaş bir taraftan zamlara bakıyor, diğer taraftan aldığı maaşa; devede kulak misali...
İster istemez akla, siyasilerin seçimlik hamlelerine yönelik delice sorular geliyor.
Neticede Türkiye'de geçimlik değil, seçimlik bir siyaset anlayışı hakim...
Tüm stratejiler seçimlere göre yapılıyor.
Ne zaman sıkışsalar, Şeyh Edebali'nin "Milleti yaşat ki devlet yaşasın" sözünü söylüyorlar ama sadece lafta kalıyor; milletin üstüne basarak kendi çıkarlarını yaşatmanın, kendi gemiciklerini yürütmenin hesabını güdüyorlar.
Şimdi gelelim başlıktaki soruya...
Biliyorsunuz ki, ekonomide enflasyon hesabı yapılırken, bir ay önceye göre şöyle, bir yıl önceye göre böyle, yılbaşına göre şu kadar deniliyor.
Şimdi, siyasilerin kafalarında 'erken ya da zamanında' planladıkları bir seçim tarihi varsa, o tarihe denk gelecek şekilde bir enflasyon oranı planlıyor olabilirler.
Örneğin bu yıl yüzde 100 artırdıkları bir ürünün fiyatını, bir yıl sonra sabit tutarlarsa enflasyon yüzde 0 olur. Hani diyor ya Maliye Bakanı cari açığı düşüreceğiz, enflasyon hedefimiz yüzde 5 diye işte bu şekilde düşürmeyi planlıyor olabilirler.
Neticede, ihracatı artırma ve cari açığı azaltma planlarını gördük, doları fırlattılar, iç piyasaya pazarlanması gereken ürünleri bile ihracata zorladılar. Doğru, ihracatta rekor kırıldı ama iç piyasada ürün bulmak zorlaştı. Yani ihracattaki artış üretim koşullarının iyileşmesinden, fazla üretim yapılmasından kaynaklanmadı.
Ama şu bir gerçek ki, bu tür planlar ne kendilerine ne de ülke ekonomisine bir fayda sağlayacak.
Milletimizi açlığa, yoksulluğa, geçim darlığına iten, borç batağına saplanmasına neden olan bir enflasyon politikası, aynen ihracatçıyı bile isyan ettiren ihracat modeli gibi tam bir fiyasko ile sonuçlanacaktır.
Vatandaşları bir yıl boyunca yüksek enflasyona maruz bırakıp, canını çıkardıktan sonra, "Bak enflasyonu yüzde 5'e düşürdüm" demek, siyasileri hayal ettikleri neticeye ulaştırmayacaktır.
Bu tür ayak oyunlarıyla, kısırdöngü senaryolarla mukadder olan sonu bir nebze öteleyebirsiniz, ama sonrası yoktur. Siz de biliyorsunuz ki, siyasette devamlılık, gerçekten milleti topyekun, hiçbir ayrım gözetmeden, ötekileştirmeden yaşatmaktan geçiyor.
Bugün milleti yaşatmanın tek bir reçetesi var; o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir. Rusya ve Çin, bu eşsiz Modeli uygulayarak kendi insanlarını yoksulluktan kurtardılar.
Bu Modelin ülkemizde de uygulanmasını istiyorsak bunun da tek adresi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ve BTP Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş'tır.
Bakın Milli Ekonomi Modeli'nin parti programında olduğu BTP'nin Lideri neler söylüyor:
"Bugün size söz veriyorum; Cumhuriyetin kazanımı olan hangi fabrika kapatıldıysa tekrar açacağız, Cumhuriyetin kazanımı olan hangi fabrika, işletme satıldıysa geri alacağız, geriye dön marş marş diyeceğiz. Bu kadar fabrika benim elimde olacak, bugün asgari ücret değil 10 bin lira 15 bin lira 20 bin lira olur."
"Önce vatandaş zenginleşecek. İtibar buradadır. İtibarlı ülke vatandaşı zengin olan ülkedir. Devlet nedir? Devlet sizlerin, bizlerin varlığıyla anlamlı olan kurumdur. O zaman biz devleti yüceltmek için çabalıyorken devlet de bizi zenginleştirmek için çabalayacak. Bu hakkınızı alabileceğiniz bugün bir tane parti var o da Bağımsız Türkiye Partisi'dir."
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024