ABD'nin üst düzey yetkilileri, önde gelen gazeteleri, Türkiye'de oluşan Amerikan karşıtlığından rahatsız olduklarını seslendirmeye başladılar. AKP iktidarından, Türk milletine ABD'yi sevdirme talebinde bulunuyorlar ve "bizi sevmezseniz küseriz ilişkilerimiz sağlıklı yürümez" şeklinde göndermeler yapıyorlar.
Eğer bu talebin ardında, altında bir hinoğluhinlik yoksa bir alçaklık yatmıyorsa, ayaküstü diyeceklerimizden bazıları şunlardır:
Amerikalılar bilsin ki, buradaki temsilcileri bildirsin ki; Türk milleti asla zalimleri sevmez. Türk milleti, İstiklal Marşı'nın dörklüklerini okuduğu, dinlediği zaman duyduğu iştiyakı yine aynı şairin şu mısralarında da duyar:
"Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım
Boğamazsın ki! Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim
Adam, aldırma geç git diyemem, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım
Zalimin hasmıyım amma, severim mazlumu."
Evet, Müslüman Türk milleti binlerce yıllık tarihi boyunca, her zaman ve zeminde zalimlerin hasmı olmuş ve daima mazlumların yanında yer almıştır.
Amerikalılar sevilmek istiyorlarsa, özellikle de bizim tarafımızdan sevilmek istiyorlarsa bir kere insan olmanın asgari şartlarını yerine getirmelidir. Kovboyluktan, saldırganlıktan, canilikten, katillikten vazgeçmelidirler. Kıtalar ötesine uzanan, kan döken, gözyaşı akıtan, yuva yıkan, ülkeleri harap eden kollarını yanlarına çekmelidirler. Güçlerini, kuvvetlerini, yeni yeni harab ülkeler, yeni yeni viran yuvalar oluşturmak için değil, yetimlerin, yoksulların sayılarının artırmak için değil, tam tersine kullanmalıdırlar.
Bugün arşa dayanmış olan zulümlerini alkışlamamızı istiyorlarsa bunu biz ayrıca bir hakaret kabul ederiz. Kovboyluktan gelme bir milletin, medeni, asil bir millete hakaret etmesine de asla müsaade etmeyiz.
Amerika'yı sevmemiz için, öyle çok zor, olmayacak şartlar ileri sürmüyoruz ve formülü de veriyoruz. Onların tarzanca dillerinde hak-hukuk, mazlum, mazlumun yanında olmak, zalimin hasmı olmak gibi kavramlar olmayabilir bir zahmet çalışıp bulsunlar.
Zalimin hasmı olursa tabii zalimin hasmı olmak için de zalimlikten istifa etmesi lazım, mazlumun yanında yer alırsa bölgemizden kanlı çizmelerini derhal çekerse, Irak'ta öldürdüğü, ölümüne sebep olduğu her bir can için kan bedelini öderse, harab ettiği şehitleri yeniden imar ederse, kısaca asgari şartlarda insan olmaya niyet ederse, düşünürüz...
Eğer bu talebin ardında, altında bir hinoğluhinlik yoksa bir alçaklık yatmıyorsa, ayaküstü diyeceklerimizden bazıları şunlardır:
Amerikalılar bilsin ki, buradaki temsilcileri bildirsin ki; Türk milleti asla zalimleri sevmez. Türk milleti, İstiklal Marşı'nın dörklüklerini okuduğu, dinlediği zaman duyduğu iştiyakı yine aynı şairin şu mısralarında da duyar:
"Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım
Boğamazsın ki! Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim
Adam, aldırma geç git diyemem, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım
Zalimin hasmıyım amma, severim mazlumu."
Evet, Müslüman Türk milleti binlerce yıllık tarihi boyunca, her zaman ve zeminde zalimlerin hasmı olmuş ve daima mazlumların yanında yer almıştır.
Amerikalılar sevilmek istiyorlarsa, özellikle de bizim tarafımızdan sevilmek istiyorlarsa bir kere insan olmanın asgari şartlarını yerine getirmelidir. Kovboyluktan, saldırganlıktan, canilikten, katillikten vazgeçmelidirler. Kıtalar ötesine uzanan, kan döken, gözyaşı akıtan, yuva yıkan, ülkeleri harap eden kollarını yanlarına çekmelidirler. Güçlerini, kuvvetlerini, yeni yeni harab ülkeler, yeni yeni viran yuvalar oluşturmak için değil, yetimlerin, yoksulların sayılarının artırmak için değil, tam tersine kullanmalıdırlar.
Bugün arşa dayanmış olan zulümlerini alkışlamamızı istiyorlarsa bunu biz ayrıca bir hakaret kabul ederiz. Kovboyluktan gelme bir milletin, medeni, asil bir millete hakaret etmesine de asla müsaade etmeyiz.
Amerika'yı sevmemiz için, öyle çok zor, olmayacak şartlar ileri sürmüyoruz ve formülü de veriyoruz. Onların tarzanca dillerinde hak-hukuk, mazlum, mazlumun yanında olmak, zalimin hasmı olmak gibi kavramlar olmayabilir bir zahmet çalışıp bulsunlar.
Zalimin hasmı olursa tabii zalimin hasmı olmak için de zalimlikten istifa etmesi lazım, mazlumun yanında yer alırsa bölgemizden kanlı çizmelerini derhal çekerse, Irak'ta öldürdüğü, ölümüne sebep olduğu her bir can için kan bedelini öderse, harab ettiği şehitleri yeniden imar ederse, kısaca asgari şartlarda insan olmaya niyet ederse, düşünürüz...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İmtiyaza mazhar niceleri var / 21.12.2024
- Soykırım ekibi Suriye’den selamlıyor dünyayı / 20.12.2024
- Barınma, bürünme ve beslenme / 19.12.2024
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Soykırım ekibi Suriye’den selamlıyor dünyayı / 20.12.2024
- Barınma, bürünme ve beslenme / 19.12.2024
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024