İnsanın en temel üç ihtiyacı; çoluk çocuğu ile beraber başını sokabileceği bir ev, kışın soğuktan yazın da sıcaktan korunabileceği, giyinip insan içine çıkabileceği elbise ve hayatını devam ettirebileceği gıdalarla beslenme…
Konuya kafa yoran uzmanlar, tarih boyunca bu meseleyi üç B ile formülleştirmiş; barınma, bürünme ve beslenme.
Toplumun çekirdeği sayılan aileyi yöneten ebeveyn için en temel görevlerin başında da bu üç B formülünü hayata geçirmek gelmektedir.
Aileyi yönetenler için en baş vazife sayılan bu mesele elbette devleti yönetenler için de olmazsa olmaz görevlerin başında gelir.
Bir milletin, bir toplumun ve bir devletin yönetimine talip olan kadrolar, yönetimini üstlendikleri o milletin barınma, bürünme ve beslenme ihtiyaçlarını gidermek zorundadırlar.
Toplumun bu temel ihtiyaçlarını karşılama hususunda hiçbir ihmal, hiçbir savsaklama ve hiçbir bahane asla kabul edilemez.
Yönetmekte olduğu topluma, barınma, bürünme ve beslenme hususlarında içinden çıkılmaz sıkıntılar yaşatanlara; 'bu iş sana göre değil, lütfen başka işlere bak' derler.
Ülke nüfusunun hızla yaşlandığı, doğurganlık oranlarının dünya ortalamasının çok çok altında olduğu, gençlerde evlilik yaşının yıldan yıla yukarılara doğru tırmandığı, açıklanan istatistiklerde iyice ortaya çıkınca, ülkeyi yönetenlerde yeni yeni şafak atmaya başlamış gibi.
Konuyu pek yakın bir zaman evvel Sağlık Bakanı dile getirmişti, şimdi de Sayın Cumhurbaşkanı; 'erkeklere kız, kızlara erkek beğendiremiyoruz, birbirlerini beğenip yuva kurmuyorlar' tarzında bir sitemde bulundu, ama asıl meseleyi yine ıskalamış oldu.
Hâlbuki gençlerin evlenmeme sebepleri, birbirlerini beğenmemeleri değil, kendilerinin 22 yıldan beri yönetmekte oldukları bu ülkede barınma, bürünme ve beslenme sıkıntılarının had safhaya çıkmış olmasıdır.
Evinin ihtiyaçları ile yeterince ilgilenmeyen bir adamın kapısını günün birinde bir misafir çalınca, hanımından haliyle sofra hazırlamasını talep eder, eşinden 'evde ekmek yok' cevabını alınca da başlar saymaya; 'odun mu yoktu ki tandır yakasın, tekne mi yoktu ki hamur yoğurasın…' ekmek pişirmesi için gereken tüm araç gereçleri sayar ama asıl meseleye bir türlü yaklaşmaz.
Hanımı usulünce hatırlatır; 'evde un yoktu efendi un.'
Anlayana sivrisinek saz…
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Haramilere haramdan bahsetmek beyhudedir / 03.12.2024
- Hüzün Irmağı / 30.11.2024