19 Mayıs 1919'da başlayan Türk milletinin yeniden kurtuluş mücadelesi, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle savunmadan taarruza kalkışı ile hızlanmış, yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırılışı gerçekleşmiştir. Çok kısa sürede düşman mevzileri ele geçirilmiş. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alınarak Yunan Başkomutanı Trikopis'in de aralarında bulunduğu sağ kalanların tamamı esir alınmışlardır.Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edilmiş, 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiştir. İşte bir milletin yeniden kurtuluş mücadelesi bu kadar kısa bir süre içerisine sığdırılmış, bir çok kahramanlıklara sahne olmuş, şehitler verilmiş ve ana hatlarıyla tarihe bu şekilde geçmiştir."30 Ağustos Zafer Bayramı" millet olarak bu zaferin anısına coşkuyla kutlanmaktadır? Tarihte kazanılan zaferler sadece bir milletin övünç kaynağı olmakla kalmamalıdır. Gerekli dersler çıkarılmadığı taktirde, tarihte mutlu bir sayfa olmaktan öte bir işe yaramayacak, esas gayesinden uzaklaşacaktır.Dünya sahnesinden silinmiş, yok olmuş, ya da esir olmuş bir çok ulusların bile kendi tarihlerinde kazandıkları önemli zaferleri vardır. O zaferlerin gayesinin davamı sağlanamamış ya da asıl gayeden uzaklaşılmış, neticesinde de zaferler hezimetlere dönüşmüştür. Önemli olan; kazanılan zaferlerin gayesinin anlaşılması, korunabilmesi ve ileri ufuklara ulaşılmasında gaye edinilebilmesidir. Bu konuda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çok önemli bir uyarısı mevcuttur;"Hiç bir zafer gâye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir, en belli başlı vasıtadır. Gâye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kıymet (değer) ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaşayamaz) . O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem (dünya) doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur." (Mustafa Kemal Atatürk/Ankara, 16 Eylül 1921)AB ve ABD dayatmalarıyla çıkarılan kanunlarla; kanla sulanmış topraklarımızın, satışa çıkarılması ve siyasi zafiyetler neticesinde elimizden çıkması devam ettiği müddetçe, korkarım ki; 30 Ağustoslar sadece tarih sayfalarında okunan, mutluluk sayfalarından öte bir işe yaramayacaktır. Yine de umutlarımızı yitirmeden, Aziz milletimizden beklediğimiz; tarihte kazanılan zaferlerin gayesinin anlaşılarak, yeni ufuklara taşınmamıza, millet olarak bizi daha bağımsız, daha mutlu yarınlara ulaştırmak için gayret göstermeleridir...Aksi taktirde Atatürk'ün endişe ettiği hale düşeriz; tarihte elde ettiğimiz zaferler boşa gitmiş gayretler olur!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025