Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik gelişiminde öncelikli konumunu koruyan sektörlerden biri olarak kabul edilen tarımda, üretim ve verimi etkileyen girdilerin maliyete etkisinin her geçen yıl artmasının, buna karşın ürünün satış fiyatının oransal olarak düşük kalmasının sıkıntı yarattığını bildirildi. Barut, tarım sektörünün en önemli girdilerinden gübrenin fiyatının1999-2005 yılları arasında 12, mazotun 16 kat artarken, buğday ve mısırın satış fiyatında ise bu oranın 5, pamuğun ise 3.5'ta kaldığını ifade etti. Tarım sektörünün, ziraat mühendisinden çiftçisine, işçisinden tüccarına ve ürünleri değerlendiren sanayi dalına ve tüketicisine kadar bir zincirin halkalarını oluşturduğunu anlatan Barut, tarımın, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik gelişiminde öncelikli konumunu koruyan sektörlerden biri olmasına karşın, yanlış politikalar sonucu son yıllarda adeta "kan ağladığını" öne sürdü. Bir süre öncesine kadar "Türk tarımı can çekişiyor" söylemlerinde bulunduklarını hatırlatan Barut, "Ancak, gelinen aşamayı tek cümleyle özetlersek, (Türk tarımı bitmiş ve ölmüştür)" dedi. Barut, 1999 yılında tarımın temel girdilerinden 15-15 kompoze gübrenin fiyatı 3 YKr iken 2005'de 39 YKr, 20-20 kompoze gübrenin ise 3,5 YKr'den 40 YKr'ye, ürenin 4,5 YKr'den 54 YKr'ye, mazotun da 12 YKr'den 1,95 YTL'ye ulaştığını bildirdi. Aynı dönemde 6 YKr olan buğdayın alım fiyatının 33,2 YKr'ye çıktığını kaydeden Barut, hasadına önümüzdeki aylarda başlanacak mısırın 1999'da 6 YKr, pamuğun 20,5 YKr olan alım fiyatının geçen yıl sırasıyla 31,5 ve 72 YKr seviyesinde kaldığını vurguladı. Bu rakamlara göre tarımın temel girdilerin olan gübrenin fiyatının10-12 kat, mazotun ise 16 kat artarken, üreticinin aynı sürede sattığında eline geçen paranın oransal olarak buğday ve mısırda 5, pamukta ise 3,5 kat çoğaldığını ifade eden Barut, "Bu şartlar altında tarımsal üretin nasıl yapılabilir?" dedi. Tarlada çalışan her 3 kişiden biri çocuk Türkiye'de tarımsal üretimde çalışan her 3 kişiden birinin 15 yaşın altında olduğu bildirildi. İzmit Ziraat Odası Başkanı Şinasi Turoğlu, 2000 yılı rakamlarına göre Türkiye'de tarımsal üretimde çalışan toplam nüfusun 27 milyon 772 bin olduğunu ve bunun 9.1 milyondan fazlasının 15 yaşından küçük olduğunu söyledi. Söz konusu rakamın tarımda çalışanların yüzde 33.09'una denk geldiğine dikkat çeken Turoğlu, "Türkiye'de tarımsal üretimde çalışanher 3 kişiden biri çocuk. Bu durum okul çağında olan çocukların eğitiminin ve kültürel gelişiminin aksamasına neden oluyor" dedi. Tarımsal üretimde çocuk emeğinin yoğun bir sömürüye maruz kaldığını ve bunun engellenmesinin çok güç olduğunu ifade eden Turoğlu, şöyle konuştu: "Rakamın bu kadar fazla olmasının nedeni, köyde yaşayan tüm çocukların bir şekilde tarımsal üretimin içinde olmasıdır. Çocuklar yeterli fiziksel güce erişince ailelerince tarımsal üretimin içine dahil edilmektedir. Eğitimine devam etsin etmesin, köyde yaşayan herkes gibi tarımla uğraşmak zorunda kalmaktadırlar. Zorunlu eğitim 8 yıla çıkarılması köyde yaşayan çocukların eğitiminin yarıda kalmasını biraz da olsa engelledi. Zorunlu eğitimin 5 yıl olduğu dönemlerde çocukların büyük bölümü ilkokuldan sonra okulla bağı koparılıyor ve tarlada çalıştırılıyordu." Tarım sektörü tehlikede İzmit Ziraat Odası Başkanı Şinasi Turoğlu, Türk tarımının bir başka olumsuzluğunun da tarımla uğraşan nüfusun gittikçe yaşlanması olduğunu öne sürdü. Tarım sektöründe faaliyet gösteren nüfusun yüzde 25.6'sı 45 yaşın üzerinde olduğunu anlatan Turoğlu, "Bu da demek oluyor ki, Türkiye'de tarımla uğraşan nüfusun yüzde 60'ı çocuklar ve yaşlılardan oluşuyor. Tarımla uğraşan yaşlı nüfusun oranının artmasının en önemli nedeni kente göç. Köyde yaşayan gençler tarımda gelecek göremiyor. Ailesinin durumuna bakıyor, çevreye bakıyor, tarımdan kimsenin karnını doyuramadığını görüyor. Her akşam televizyonda gördüğü kentin sosyal cazibesi de buna eklenince yaşı da buna müsaitse, köyden kaçıyor" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.