Bu hüküm, bizzat yaşanan gerçeklerle ispatlanmış ve kesinleşmiş bir hükümdür.
Ülkenin kaynaklarının nasıl çar-çur edildiğine, nasıl har vurulup harman savrulduğuna dair her gün yeni yeni belgeler ve bilgiler çarşaf çarşaf yayınlanıyor.
Geçmişte, yakın geçmişte özelleştirmeler yapılırken, özelleştirmeler yolu ile, devletin yüz yıllık birikimlerine, kurum ve kuruluşlarına çökülürken, ortaya çıkan yolsuzluklar, ortaya çıkan yandaş kayırmaları vicdan sahibi herkesin vicdanını sızlatmıştı.
Devlete, dolayısıyla millete ait, mesela bin lira değerindeki bir fabrikayı, bir taşınmazı nasıl da sadece bir liraya, evet sadece bir liraya yandaşlara peşkeş çekildiğine dair o kadar örnek var ki, ortalama bir kitap hacmini geçecek çapta.
Yap-işlet devret modeli ile yapılan tüm işlerde, hem ihale verilirken yapılan kayırmalar, hem akla ziyan oranlarda verilen uçuş-geçiş garantileri, hem de iş bittikten sonra aynı firmalara getirilen vergi afları, ceza indirimleri, hiçbir hesaba-kitaba sığmayan usulsüzlüklerle ve yolsuzluklarla dopdolu.
Aklı başında olan, vicdanı partizanlık sebebi ile kararmamış olan her vicdan sahibi, söz konusu köprüler, tüneller, havaalanları ve hastaneler bin bir gürültü, bin bir debdebe ve israf içinde açılırken gelecek adına endişeliydiler, her yeni açılışın, hazinede yeni deliklerin açılması anlamına geldiğini hissederek kalpleri titriyordu.
Diğer taraftan, partizanlığı her ölçünün ve her hesabın önüne geçirmiş olanlar, bütün bu açılışları iktidar partisinin hanesine getiri olarak kaydetmek için olağanüstü gayret sarf ediyorlardı.
'Daha önce şu yollar var mıydı, falanca havaalanları var mıydı, filanca tüneller var mıydı' diyerek kendi dönemlerinde olağanüstü işlerin başarıldığını anlatarak oy topluyorlardı ve fakat, bütün bu yapılanlar memleketin ihtiyacı olup olmadığını asla sormuyorlardı.
Bütün bu işler yapılırken, mesela beş yüz liraya mal olması gereken bir işe devletin hazinesinden beş bin lira ödenmesini asla sorgulamıyorlardı.
Yılda en fazla, elli bin, yüz bin yolcunun uçabileceği havaalanlarına milyonun üstünde uçuş garantisi verilmesini merak etmiyorlar, merak edenleri de susturuyorlardı.
Milletin gözü önünde, muhalefetin de olması gerektiği kadar ciddi ses çıkarmaması nedeniyle yapılan bu astronomik yolsuzluklar, şimdilerde millete, şeker zammı olarak, ekmek, peynir, zeytin zammı olarak ve akaryakıt zammı olarak, dolayısıyla hayatın bütün alanlarına zam yağmuru olarak yağmaya başladı.
Zam sağanakları öylesine şiddetlendi ki, millet birinin şokunu atlatamadan diğerleri başından aşağı yağmaya başlıyor.
Geçmişte yapılan ve halen yapılmaya devam edilen yolsuzluklar, dört bir yandan bin bir çeşit yoksulluk olarak milletin ayaklarına dolaşmaya başladı.
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025