Demokrasi devrindeki üniversiteler 1946 yılında savaştan sonra Rusya Türkiye'den bazı toprak taleplerinde bulunarak baskı yapmaya başladı. Bu sebeple Türkiye Batı Blok'una - demokratik idare sistemine yaklaşmak zorunda kaldı. Bu devirde ayrıca Dünyada iki blok sistemi gelişmeye başladı. Bir taraftan Sovyetler'in yönetimindeki Demir Perde koalisyonu ve Warshawa Paktı, öte taraftan da Türkiye'nin de içinde bulunduğu demokratik-kapitalist bloklar kuruldu. Amerika'nın bulunduğu ve Avrupa Devletleri tarafından kurulan NATO Paktı'na da Türkiye müracaat ederek kabul edildi. Bu sebeple ülkede de üniversitelerde de bir nevi demokrasi rüzgarı esmeye başladı. Ancak ülkede 1950'li yılların 2. yarısında başlayan huzursuzluklar başladı ve bunlarında merkezi üniversiteler olmuştu. Sonunda bunlar Menderes'in askeri yönetim tarafından 1960'ta devrilmesi ile sona erdi. Kısacası 1960 askeri idaresi getirilmişti. 1960 askeri idare ve yeni anayasa Millet Meclisi fes edilmiş ve tüm idareler ile Anayasa yeniden kurulmaya başlanmıştı. Yapılan yeni Anayasada üniversitelere çok geniş özerklik, rektör ve dekanlara büyük yetkiler verilmişti. Bunla beraber akademik kurul da ihdas edilmişti. Ancak bu akademik kurullar bir nevi danışma kurulları olarak çalışıyorlardı. Bu şekildeki üniversite idari tarzları 1960'lı yılları geçip 1970'lere kadar uzanmıştı. Ancak yeni anayasada sola açık geniş demokratik hakların tanınması ülkedeki işçi ve öğrenci hareketlerini adeta kamçılamıştı. Sokaklarda nümayişle, çeşitli protestolar, işçi yürüyüşleri, sendika güdümünde ve öğrencilerin de katılımlarıyla hızla artıyor ve idareler sarsılıyordu. İstikrar sağlanamamıştı. Sonunda bu durum 1970 yıllarına kadar devam etti. 1973 yılında bazı üniversite yasaları YÖK uyumlu olarak çıkarılmaya çalışıldı, daha doğrusu yasa çıktı fakat bir türlü etkili olamadı, güdük kaldı. Ülkedeki huzursuzlukla ise gittikçe artıyordu ve sağ sollu çatışmalarda veya pusu kurularak sokaklarda belirli kimselere ateş ediliyor ve öldürülüyorlardı. Bu çatışmalarında üniversite öğrencilerinin kısaca öğrencilerin rolleri oldukça büyüktü. Örfi idare ilan edilmişti ama sonuç alınamamıştı, öldürülmeler ve çatışmalar yine aynen devam ediyordu, hatta artıyordu. 12 Eylül 1980 ve yeni anayasa Sonunda bu durumdaki Türkiye 1980 yılına girdi. Daha sonra 12 Eylül Askeri idare husule geldi. Yine yeni düzenlemeler ve yeni Anayasa ile yasalarda düzenlemeler husule geldi. İşte bu durumda 1981 yılında üniversite yönetimlerinde değişiklik yapıldı ve YÖK idaresi ve yasası çıkarıldı. Bu yasa 1982 yılında yeni anayasaya da girmiş oldu. YÖK'ün başına da ilk başkan olarak Doğramacı getirildi. Bu yasa ile YÖK sistemine geçildi. YÖK'e büyük özerklik ve yetki verildi. Adeta muhtariyete benzeyen ve siyasi yönetimin dışına taşmış gibi bir sisteme tabii tutuldu. YÖK Başkanı tam yetikli kılındı. Tayini de seçimle değil de Cumhurbaşkanının yetkisine verildi. YÖK adeta hükümet kontrolünden alındı ve Cumhurbaşkanlığına bağlandı. YÖK İdari Kurulu seçimi de özel bazı kurallara bağlandı. Bunun dışında rektörlere de büyük yetki tanınmış oldu. Rektör seçimleri üniversite öğretim üyeleri tarafından yapılıyordu ama sistem çok antidemokratik görünümündeydi. Mesela seçimde en az 6 adayın olması ve seçilmesi gerekiyordu. Daha sonra aldıkları oylara fazla bakılmaksızın bunların arasında istenen üç aday seçilmekte ve Cumhurbaşkanına sunulmaktaydı. Cumhurbaşkanı da yine kendi kıstaslarına en uygununu aldıkları oylara bakmaksızın tayinini yapıyor ve YÖK'e bildiriyordu. Halen de bu sistem devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006