Her Muharrem, asırlardır heybesinde taşıdığı bin bir çeşit acılarla, sancılarla, çok çok acı hatıralar bohçası ile gelir.
Fatma ana kuzularından biri olan Hz. Hüseyin ve yol arkadaşlarının, o korkunç sona giden yolculuklarını, gün gün takip eden bağrı yanık ve gözü yaşlı Müslümanlar, 10 Muharrem yaklaştıkça daha derinden ürperirler.
Aslında ürperti daha öncesinden başlar.
Fatma ana kuzularının, kızlarının ve torunlarının oluşturduğu kutlu kervan, Kurban bayramı arifesine kadar Mekke'de, Beytullah'ın çevresinde oldukları halde, bayramı bekleyemeden, bayram namazını Kâbe'de kılamadan apar-topar o diyardan ayrılmak zorunda kalmalarından itibaren tehlike başlar.
Yezitgiller familyasının kanlı katilleri, peygamber evladını o kutsal beldede dahi adım adım, santim santim takip edip rahatsız ettikleri için o kutlu kervan bayramı bekleyemeden terk-i diyar etmişlerdir.
Yezit ve avanesi, iktidar koltuğuna oturur oturmaz, ehil olmadığı, hiç de layık olmadığı halde gasp ettiği zulüm iktidarına, Peygamber evinden, vahiy evinden, Hz. Ali ve Fatma evladından onay beklemekte, ısrarla biat istemektedir.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğu gibi, iktidara geliş ve getiriliş şekli de hangi zulümlere sebep olacağı çok açık olduğu için, Hz. Hüseyin asla biat etmeye yanaşmamış ve bu yüzden de geniş olan coğrafya kendisine ve ailesine dar edilmiştir.
Bugün, modern ve geniş imkânlar içinde bile, kadınlardan ve çocuklardan oluşan bir kafile ile at ve deve sırtında bir ilden diğerine, bir diyardan diğerine, dağları aşarak ve çölleri dolaşarak günlerce, haftalarca yolculuk yapmanın ne demek olduğunu tefekkür edelim.
Muharrem'in 10'u, yani o korkunç katliam günü yaklaştıkça, son elçinin bağlılarının, onun ciğerparesi Fatma ananın yaslarına ve tarifsiz acılarına ortak olmak isteyen cümle Müslümanların kalp çarpıntıları ve yürek ürpertileri haklı olarak hep artar.
Yine geldi ol mâh/ Yürekler ağızlarda eyvah deyişimiz bundandır.
Elbette ve kesinlikle bu dermansız dert, bu tarifsiz acı her yıl dönümünde en yüksek perdeden dillendirilmeli, insanlık ailesine katılan yeni üyelere, idrak seviyesine ulaşan yeni kuşaklara anlatılmalıdır.
Ta ki, peygamber evladına karşı girişilen bu korkunç katliamın, işlenen bu korkunç cinayetin katillerini ve canilerini tanımayan bir kişi bile kalmayıncaya kadar…
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025