Ait olduğunuz coğrafyada, yaşamakta olduğunuz ülkede ve çevrede meydana gelen olaylar, yaşanan olumsuzluklar uykularınızı kaçırır, sizi tedirgin eder, içinizde fırtınalar koparır ama etrafınızda öyle insanlar vardır ki "dünya yansa bir bağ otu yanmaz" cinsindendir işte bu tür insanların çok yakınınızda olmaları hiçbir anlam ifade etmez.
Etrafta olup bitenlerle ilgili değilse, yangın haberini aldığında kovasını alıp koşmuyorsa, "düğün görüp oynamamış ve ölüm görüp ağlamamış" tiplerden ise, acıları ve sevinçleri paylaşma ahlakından bihaber ise günde beş öğün görüşüyor olmanızın size katacağı bir değer olamaz.
Yanınızdadır ama Yemen'deki kadar uzaktır.
Bir de bunun tersi vardır; adam Yemen'dedir ama sanki yanınızdaymış gibi acılarınıza ortaktır, sevinçlerinize ortaktır, içinizde kopan fırtınaları hissetmektedir.
Mensubu olduğunuz coğrafyanın ve medeniyetin semalarındaki bulutlanmalardan etkilenir, yağmurundan, yağışından, dolusundan etkilenir ve güneşinden mesruru olur.
Yemen'dedir ama yanınızdaymış gibi yakındır.
İşte idrak ettiğimiz Ramazan iklimi, beraberinde gelen oruç ibadeti ve Kur'an ayı olması hasebiyle Kur'an ile daha fazla haşir-neşir olmamız bize bu güzel ahlakı; paylaşma ahlakını, ilgilenme ve acılardan ötürü ürperme sevinçlerden ötürü de sevinme ahlakını kazandıracaktır inşallah.
Yaklaşık kırk yıldan beri iyi-kötü yazı hayatının içindeyiz, az-çok medya dünyasının içindeyiz ve kırk yıldan beri; "bu yıl Ramazan'ı ve ardından da bayramı İslam alemi olarak acısız, sancısız, hüzünsüz-kedersiz karşılıyoruz" şeklinde başlayan bir yazı yazamadık ne yazık ki.
Yıldan yıla durumlar daha kötüleşti ve gelen her yeni yıl giden yılları aratır oldu.
Yanımızda olup da Yemen'deki kadar uzak, soğuk, ilgisiz, bilgisiz ve gelişmelere Fransız yöneticiler yüzünden ve bu cins yöneticileri başlarına bela eden İslam toplumlarındaki kitleler yüzünden hep acılarla yatıp kederle kalkıyoruz.
Mesela; 1992 yılında yayımlanan "Yüreğime su yürür" adlı şiir kitabımın arka kapağında şu mısralar yer almış:
"Su yürür
Yağmur yağar su yürür
Bosna düşer yadıma
Yüreğime su yürür."
Daha Ortadoğu'da işgaller ve talanlar başlamamışken haçlı dünyası bu işgal ve talanlarını ve dahi katliamlarını Balkanlarda yaşayan Müslümanlar üzerinde icra ediyorlardı ve Bosna'da sözde Barış Gücü'nün gözetiminde on binlerce Müslüman katlediliyordu.
Arından meydana gelen olayları hatırlıyoruz; İran ile Irak'ın sekiz yıl süren savaşı, Saddam'ın Kuveyt'e girişi ve Birinci Körfez çıkarması? On yıl aradan sonra Irak'ın işgali ve sonra Arap Baharı yalanı ile başlatılan işgaller ve talanlar?
Adı geçen şiir kitabımın kapağı açılınca okuyucuyu karşılayan ilk dörtlük şu:
"Ağlasam günahıma kan-yaş olsa gözlerim
Yıllar var ki ümitle fecr-i sadık gözlerim
Gözyaşımla sulayıp büyütsem nice güller
Gam yemem ağlamaktan göz göz olsa gözlerim."
O fecr-i sadık gözleyişimiz hala devam ediyor.
Ramazan iklimi, Kur'an ayını bir fırsat bilip iyi değerlendiremezsek, bu iklimde dirilişimizi, derlenişimizi, toparlanışımızı gerçekleştiremezsek bu bekleyiş daha çok süreceğe benzer.
Etrafta olup bitenlerle ilgili değilse, yangın haberini aldığında kovasını alıp koşmuyorsa, "düğün görüp oynamamış ve ölüm görüp ağlamamış" tiplerden ise, acıları ve sevinçleri paylaşma ahlakından bihaber ise günde beş öğün görüşüyor olmanızın size katacağı bir değer olamaz.
Yanınızdadır ama Yemen'deki kadar uzaktır.
Bir de bunun tersi vardır; adam Yemen'dedir ama sanki yanınızdaymış gibi acılarınıza ortaktır, sevinçlerinize ortaktır, içinizde kopan fırtınaları hissetmektedir.
Mensubu olduğunuz coğrafyanın ve medeniyetin semalarındaki bulutlanmalardan etkilenir, yağmurundan, yağışından, dolusundan etkilenir ve güneşinden mesruru olur.
Yemen'dedir ama yanınızdaymış gibi yakındır.
İşte idrak ettiğimiz Ramazan iklimi, beraberinde gelen oruç ibadeti ve Kur'an ayı olması hasebiyle Kur'an ile daha fazla haşir-neşir olmamız bize bu güzel ahlakı; paylaşma ahlakını, ilgilenme ve acılardan ötürü ürperme sevinçlerden ötürü de sevinme ahlakını kazandıracaktır inşallah.
Yaklaşık kırk yıldan beri iyi-kötü yazı hayatının içindeyiz, az-çok medya dünyasının içindeyiz ve kırk yıldan beri; "bu yıl Ramazan'ı ve ardından da bayramı İslam alemi olarak acısız, sancısız, hüzünsüz-kedersiz karşılıyoruz" şeklinde başlayan bir yazı yazamadık ne yazık ki.
Yıldan yıla durumlar daha kötüleşti ve gelen her yeni yıl giden yılları aratır oldu.
Yanımızda olup da Yemen'deki kadar uzak, soğuk, ilgisiz, bilgisiz ve gelişmelere Fransız yöneticiler yüzünden ve bu cins yöneticileri başlarına bela eden İslam toplumlarındaki kitleler yüzünden hep acılarla yatıp kederle kalkıyoruz.
Mesela; 1992 yılında yayımlanan "Yüreğime su yürür" adlı şiir kitabımın arka kapağında şu mısralar yer almış:
"Su yürür
Yağmur yağar su yürür
Bosna düşer yadıma
Yüreğime su yürür."
Daha Ortadoğu'da işgaller ve talanlar başlamamışken haçlı dünyası bu işgal ve talanlarını ve dahi katliamlarını Balkanlarda yaşayan Müslümanlar üzerinde icra ediyorlardı ve Bosna'da sözde Barış Gücü'nün gözetiminde on binlerce Müslüman katlediliyordu.
Arından meydana gelen olayları hatırlıyoruz; İran ile Irak'ın sekiz yıl süren savaşı, Saddam'ın Kuveyt'e girişi ve Birinci Körfez çıkarması? On yıl aradan sonra Irak'ın işgali ve sonra Arap Baharı yalanı ile başlatılan işgaller ve talanlar?
Adı geçen şiir kitabımın kapağı açılınca okuyucuyu karşılayan ilk dörtlük şu:
"Ağlasam günahıma kan-yaş olsa gözlerim
Yıllar var ki ümitle fecr-i sadık gözlerim
Gözyaşımla sulayıp büyütsem nice güller
Gam yemem ağlamaktan göz göz olsa gözlerim."
O fecr-i sadık gözleyişimiz hala devam ediyor.
Ramazan iklimi, Kur'an ayını bir fırsat bilip iyi değerlendiremezsek, bu iklimde dirilişimizi, derlenişimizi, toparlanışımızı gerçekleştiremezsek bu bekleyiş daha çok süreceğe benzer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025