‘Ya Resulallah, hangi önder ile onlara karşı savaşalım?’
Sünni âlimlerden İbn Esir-i Cezrî’nin eserinde, Ebu Said el- Hudrî’den şu rivayet vardır
28.08.2023 08:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Sünni âlimlerden İbn Esir-i Cezrî'nin eserinde, Ebu Said el- Hudrî'den şu rivayet vardır:
"Resûlullah (s.a.v.) ahdi bozanlara, adaletten sapıp zulmedenlere ve dinden çıkanlara karşı savaşmamızı emretti."
Bizler sorduk ki, "Ya Resulallah, bizlerin bu toplumlara karşı savaşmamızı emrettin, hangi önder ile onlara karşı savaşalım?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ali bin Ebi Tâlib ile beraber onlara karşı savaşacaksınız. Ammar bin Yâsir, Ali ile beraberken öldürülecek."
Resûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Mirac Gecesi Beni göğe götürdüklerinde peygamberleri topladılar, Ben de onlarla beraber oturdum. Bir melek gelerek Bana şöyle dedi: 'Allah-u Teala buyuruyor ki, bu peygamberlerden ne üzere gönderildiklerini sor.'
'Ne üzere gönderildiniz?' diye sorduğumda:
'Senin velayetin ve Ali bin Ebi Tâlib'in velayeti üzere gönderildik.' dediler."
Sünni Muttaki Hind'in eserinden: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bana iman edip, Beni tasdik edene Ali bin Ebi Tâlib'in velayetini tavsiye ederim. Her kim, O'nu veliyü'l-emr edinirse Beni edinmiş olur ve her kim Beni veliyü'l-emr edinirse Allah'ı edinmiş olur.
Her kim, Ali'yi severse Beni sevmiş olur, Beni seven ise Allah'ı sevmiştir.
Her kim, Ali'ye buğzederse Bana buğzetmiştir. Bana buğzeden ise, şânı yüce olan Allah'a buğzetmiştir."
Sünni eserlerden "Menâkıb"da, Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her peygamberin vasi ve vârisi vardır; Benim vasi ve vârisim ise Ebu Tâlib oğlu Ali'dir."
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey Ensar topluluğu! Sizleri sıkıca sarıldığınız takdirde asla sapmayacağınız bir kimseye hidayet edeyim mi?"
Ensar: "Evet ya Resulallah" deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Sarılmış olduğunuz takdirde dalalete düşmeyeceğiniz o kimse (gördüğünüz) bu Ali'dir. Öyleyse Benim sevgimle O'nu seviniz; Benim kerametimle O'na ikramda bulununuz. Şüphesiz Cebrail, Allah tarafından size söylediklerimi Bana emretti."
Sünni İbn Esir-i Cezerî, Amran bin Hüseyin'den, dedi ki:
"Resulullah (s.a.v.) başında Ali bin Ebi Tâlib olmak üzere bir ordu göndermişti. Savaştıkları yerde aldıkları esirlerden Ali Kendine de bir cariye aldı. Ali (a.s.)'ın etrafındakiler bunu Ali (a.s.)'a fazla görüp istemediler.
Ashabdan dört kişi birbiriyle anlaşıp şöyle dediler: 'Resûlullah (s.a.v.)'i gördüğümüzde Ali (a.s.)'ın yaptığını anlatacağız.'
Müslümanlar bir seferden döndüklerinde ilk önce Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına uğrayıp selamlaştıktan sonra evlerine giderlerdi. Bu ordu da Medine'ye vardığında önce Resûlullah'a (s.a.v.) uğradı.
Selamlaştıktan sonra o birbiriyle anlaşan dört sahabeden biri ayağa kalkıp şöyle dedi: 'Ya Resulallah, bakmaz mısın, Ali bin Tâlib şöyle şöyle yaptı?'
Resûlullah (s.a.v.) yüzünü o sahabeden çevirdi, ikincisi ayağa kalkıp birincinin dediğini söyledi, Resûlullah (s.a.v.) ondan da yüzünü çevirdi. Üçüncüsü de ayağa kalkıp aynı sözleri söyledi. Resûlullah (s.a.v.) bu sahabeden de yüzünü çevirdi.
Sonra dördüncüsü ayağa kalkıp aynı şeyi söyledi, bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)'in yüzünde öfke alametleri belli olduğu halde şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali Benden, Ben de Ali'denim. Ali, Benden sonra tüm mü'minlerin velisidir."
İmam Ali'nin (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonraki halife olması ile ilgili ayet ve hadisler ortada iken, maalesef, sahabeler O'na sırtını dönmüştür.
Ve büyük bir işaret olarak, Resûlullah'ın (s.a.v.) şu hareketini verelim: Sünni Ahmet bin Hanbel, Zeyd bin Erkam'dan:
Bazı ashabın mescide açılan kapıları vardı. Bir gün Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ali'nin mescide açılan kapısından başka tüm kapıları kapatınız."
Bu durumdan hoşlanmayanlar konuştular, bundan haber alan Resûlullah (s.a.v.) hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu:
"Ben, Ali'nin kapısından başka mescide açılan tüm kapıların kapatılmasını emrettim, aranızdan konuşanlar oldu. Allah'a yemin olsun ki, Ben kendimden ne kapattım, ne de açtım, sadece Bana emrolunan şeyi yerine getirdim."
Gerek Gadr-i Hum Hutbesi'nde ve gerekse diğer hadislerinde Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali'yi nasp etmiştir." (Prof. Dr. Haydar baş Hz. Fatıma eserinden)
"Resûlullah (s.a.v.) ahdi bozanlara, adaletten sapıp zulmedenlere ve dinden çıkanlara karşı savaşmamızı emretti."
Bizler sorduk ki, "Ya Resulallah, bizlerin bu toplumlara karşı savaşmamızı emrettin, hangi önder ile onlara karşı savaşalım?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ali bin Ebi Tâlib ile beraber onlara karşı savaşacaksınız. Ammar bin Yâsir, Ali ile beraberken öldürülecek."
Resûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Mirac Gecesi Beni göğe götürdüklerinde peygamberleri topladılar, Ben de onlarla beraber oturdum. Bir melek gelerek Bana şöyle dedi: 'Allah-u Teala buyuruyor ki, bu peygamberlerden ne üzere gönderildiklerini sor.'
'Ne üzere gönderildiniz?' diye sorduğumda:
'Senin velayetin ve Ali bin Ebi Tâlib'in velayeti üzere gönderildik.' dediler."
Sünni Muttaki Hind'in eserinden: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bana iman edip, Beni tasdik edene Ali bin Ebi Tâlib'in velayetini tavsiye ederim. Her kim, O'nu veliyü'l-emr edinirse Beni edinmiş olur ve her kim Beni veliyü'l-emr edinirse Allah'ı edinmiş olur.
Her kim, Ali'yi severse Beni sevmiş olur, Beni seven ise Allah'ı sevmiştir.
Her kim, Ali'ye buğzederse Bana buğzetmiştir. Bana buğzeden ise, şânı yüce olan Allah'a buğzetmiştir."
Sünni eserlerden "Menâkıb"da, Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her peygamberin vasi ve vârisi vardır; Benim vasi ve vârisim ise Ebu Tâlib oğlu Ali'dir."
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey Ensar topluluğu! Sizleri sıkıca sarıldığınız takdirde asla sapmayacağınız bir kimseye hidayet edeyim mi?"
Ensar: "Evet ya Resulallah" deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Sarılmış olduğunuz takdirde dalalete düşmeyeceğiniz o kimse (gördüğünüz) bu Ali'dir. Öyleyse Benim sevgimle O'nu seviniz; Benim kerametimle O'na ikramda bulununuz. Şüphesiz Cebrail, Allah tarafından size söylediklerimi Bana emretti."
Sünni İbn Esir-i Cezerî, Amran bin Hüseyin'den, dedi ki:
"Resulullah (s.a.v.) başında Ali bin Ebi Tâlib olmak üzere bir ordu göndermişti. Savaştıkları yerde aldıkları esirlerden Ali Kendine de bir cariye aldı. Ali (a.s.)'ın etrafındakiler bunu Ali (a.s.)'a fazla görüp istemediler.
Ashabdan dört kişi birbiriyle anlaşıp şöyle dediler: 'Resûlullah (s.a.v.)'i gördüğümüzde Ali (a.s.)'ın yaptığını anlatacağız.'
Müslümanlar bir seferden döndüklerinde ilk önce Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına uğrayıp selamlaştıktan sonra evlerine giderlerdi. Bu ordu da Medine'ye vardığında önce Resûlullah'a (s.a.v.) uğradı.
Selamlaştıktan sonra o birbiriyle anlaşan dört sahabeden biri ayağa kalkıp şöyle dedi: 'Ya Resulallah, bakmaz mısın, Ali bin Tâlib şöyle şöyle yaptı?'
Resûlullah (s.a.v.) yüzünü o sahabeden çevirdi, ikincisi ayağa kalkıp birincinin dediğini söyledi, Resûlullah (s.a.v.) ondan da yüzünü çevirdi. Üçüncüsü de ayağa kalkıp aynı sözleri söyledi. Resûlullah (s.a.v.) bu sahabeden de yüzünü çevirdi.
Sonra dördüncüsü ayağa kalkıp aynı şeyi söyledi, bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)'in yüzünde öfke alametleri belli olduğu halde şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali Benden, Ben de Ali'denim. Ali, Benden sonra tüm mü'minlerin velisidir."
İmam Ali'nin (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonraki halife olması ile ilgili ayet ve hadisler ortada iken, maalesef, sahabeler O'na sırtını dönmüştür.
Ve büyük bir işaret olarak, Resûlullah'ın (s.a.v.) şu hareketini verelim: Sünni Ahmet bin Hanbel, Zeyd bin Erkam'dan:
Bazı ashabın mescide açılan kapıları vardı. Bir gün Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ali'nin mescide açılan kapısından başka tüm kapıları kapatınız."
Bu durumdan hoşlanmayanlar konuştular, bundan haber alan Resûlullah (s.a.v.) hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu:
"Ben, Ali'nin kapısından başka mescide açılan tüm kapıların kapatılmasını emrettim, aranızdan konuşanlar oldu. Allah'a yemin olsun ki, Ben kendimden ne kapattım, ne de açtım, sadece Bana emrolunan şeyi yerine getirdim."
Gerek Gadr-i Hum Hutbesi'nde ve gerekse diğer hadislerinde Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali'yi nasp etmiştir." (Prof. Dr. Haydar baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.