Daha öncede yazmıştım! 1993'te bir özenti ve ABD tavsiyesi (dayatması) olarak adlandırılan 'başkanlık sistemi', 2003 yılında arzu ve hedefe dönüşmüş, 2017 yılında halka onaylatılmış ve 2018 yılında da bu arzuya ulaşılmıştı.
4 yıl öncesinde en çok sorulan soru; 'Neden yeni bir rejim, neden yeni bir sistem ihtiyacı' sorusuydu.
Bu soruyu bizzat Sayın Erdoğan, 'Hantal devlet yapısı, bürokratik oligarşi önümüzü kesiyor. İcraatlarımızı istediğimiz sürede yapamıyoruz. Bu sistem ile önümüzdeki engelleri kaldıracağız, daha hızlı kararlar alacağız, çözüm üreten devlet, sorun çözen devlet olacağız' mealinde cevaplıyordu.
Hatta Sayın Erdoğan, parlamenter sistemi devlet ve millet için 'ayakkabı bağı' olarak niteleyip, 'bu ayak bağını devreden çıkartmamız lazım' bile demişti.
Bilboardlarda sloganlar ise çoktan hazırlanmıştı; 'Türkiye evimiz, Erdoğan babamız', 'Ver yetkiyi, gör etkiyi'.
Meydanlarda ise Sayın Erdoğan; '24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, enflasyonla, cari açıkla şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz' diyordu.
Ve millet verdi yetkiyi. Üç yıl geçti. Şimdi biz soruyoruz; Gördünüz mü etkiyi?
Vatandaş ne cevap verir bilmem ama Sayın Erdoğan bizzat etkiyi daha dün şöyle açıkladı: ''İnşallah enflasyonu en kısa sürede kontrol altına alarak raflardaki, tezgahlardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz."
Demek ki yetki, ters etki yapmış ve bu ters etkiyi artık yandaş kalemşorlar bile itiraf etmek zorunda kaldılar.
Bunlardan birisi olan Abdülkadir Selvi, 8 Eylül tarihli yazısında, "Konsensus ve Optimar'ın Ağustos ayı anketlerini inceliyorum. Birbirinden farklı sonuçlar var. Ama ortak bir şey ortaya çıkıyor, millet seçim değil, geçim derdinde" dedikten sonra uzun uzun AKP'yi aklamaya çalışıp şu cümleyi kuruyor:
"AK Parti'nin en büyük rakibi, 'Ekonomi Partisi', o nedenle AK Parti'nin çözmesi gereken en önemli sorun hayat pahalılığı."
Yine aynı 'küçük' kalemşorlardan Cem Küçük ise "Bugün, 3000 lirayla geçinmek imkânsız ötesi bir şey. Türkiye son 20 senede çok büyüdü. Bu, su götürmez bir gerçek. Ama iki yıldır orta ve alt sınıf ekonomik anlamda zorlanıyor… Sofrasını kuramayan, çocuğunu doyuramayan insanlar öfkesini her demokraside iktidara yöneltir" dedi.
Gördünüz mü etkiyi?
Hala göremediyseniz biraz daha anlatayım. Çokça verilen şu örneğe bir bakın: Kişi başına Milli Gelir 12 bin Dolar iken 5 litrelik ayçiçeği yağı 24 TL idi. Şimdi Milli Gelir 8 bin Dolar'a düştü, aynı ayçiçeği yağı 90 TL.
Gördünüz mü etkiyi?
Diğer taraftan BTP Lideri Hüseyin Baş'ın dediği gibi "Bakkalı bile bir kişiye emanet etmezken koca ülkeyi tek kişiye bıraktık… Başkanlık sisteminde Dolar 4 kat, Euro 3,5 kat şahlandı."
Gördünüz mü etkiyi?
Son yetkiyi aldıktan sonrada sattılar. Üç yılda 733 taşınmazı 9 milyar 452 milyon liraya sattılar.
2018'in Haziran ayı sonundaki toplam borç stoku 969.9 milyar lira. Üç yılda bu borca 1 trilyon 57 milyar liralık borç daha eklenmiş ve toplam stok 2 trilyon 27 milyar liraya ulaşmış.
Yani yetki alındıktan sonra geçmişten daha borç yapılmış. Toplamda devletin borcu 450 milyar doları, vatandaşın borcu ise 950 milyar TL'yi geçmiş durumda.
Gördünüz mü etkiyi?
2018 yılında bütçe açığı 72.6 milyar TL.
2019 yılında bütçe 123,7 milyar TL.
2020 yılında bütçe açığı 172,7 milyar TL.
2021'in ilk 7 ayındaki açık 80 milyar TL.
Bütçe açığı ile nasıl mücadele edildiğini gördünüz mü?
2018 yılında 27 milyar 633 milyon dolar cari açık;
2019 yılında 1 milyar 674 milyon dolar cari fazla verildi
2020 yılında cari açık ise 36,7 milyar dolar;
2021 Mayıs'ta cari açık aylık 3 milyar 81 milyon dolar, 12 aylık 31 milyar 858 milyon dolar.
Cari açık ile nasıl mücadele edildiğini gördünüz mü?
Başka etkiler de gördük. Örneğin bir bakan sosyal medyadan istifa etti. Günlerce kimseden ses çıkmadı. Bir başka bakan gece yarısı görevden alındığından haberi bile yoktu. TÜİK ve Merkez Bankası başkanlıklarına atamalarda enflasyon yaşandı. 'İtibar' altında ortaya çıkan maliyetleri sen, ben ödüyoruz. Örnekler daha doğrusu yaşadıklarımız anlatmakla bitmez. Etkiyi de gördük.
Bize siyasette de, ekonomide de, sosyal hayatta da, iç ve dış politikada da iyi hatipler değil, planı, modeli, programı olan 'BAŞ' lazım.
AKP'nin de, muhalefetin de rakipleri 'Ekonomi Partisidir'. Ekonomi Partisine galip gelecek olan ise Milli Ekonomi Modelini yol haritası edinen Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025