Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) dışında, sağ veya sol hiçbir partinin Cumartesi akşamı seyrettiğim programın bir benzerini yapabileceğini düşünmüyorum.
Tüylerimiz diken diken olarak, milli duruşu, kahramanlık ruhunu damarlarımızda hissettiğimiz bu duyguyu Sayın Baş'ın dışında hiçbir lider veremez.
Orada Sütçü İmam da vardı, Rıdvan Hoca da, İmam Hüseyin de, Hz. Fatıma da...
İslam Peygamberi Hz. Muhammed Efendimiz (sav) de oradaydı, Kurtuluş Savaşı'nın mimarı Mustafa Kemal de...
Bu ruhu ancak o heyecanı yaşayan ve yaşatan biri verebilir.
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" deme gururunu bize yaşattı Sayın Baş…
Üstad konuşmasına başladığında, "bayraksız olamayacak lider" alkışlarla kürsüdeydi.
Sayın Baş Müslüman Türk'ü öğreten, ülkemizdeki vatandaşlarımıza empoze edildiğinin aksine bir Türk'ün hem kahraman, hem dindar ve hem de vatanperver olabileceğini ispatlamıştır.
Atatürk'e sahip çıkmak, kuru Atatürkçülük söylemleri ile olamaz.
Atatürk'e sahip çıkmak, işine gelen vasfı ona yakıştırmakla da olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusunu, ilk Cumhurbaşkanını anlamak ve anlatmak, işte Maraş'ta, o salonda olmakla, o milli havayı solumakla başarılabilir.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal'i anlamak, Kuvayi Milliyle ruhunu hissetmekle, o ruhu hayatı pahasına yaşayarak vatanı müdafaa eden ceddini tanımakla olabilir.
Sayın Baş'ın gerçekleştirmek istediği de "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır" uyanışını gerçekleştiren kahramanları bugüne taşımaktır.
Zira, Türk'ün içinde bulunduğu hal dünden farklı değil.
Dün, her türlü imkânsızlığı bir bilek bir yürek olma azmi ile yenen Türk milleti, dün yaptığını bugün de yapabilir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bağımsızlık meşalesini ateşleyecek ilk kıvılcımı yaktı. Ancak ilk kıvılcım içinde sadece milli duygular yok, maneviyat da var. Çünkü vatanına, namusuna, toprağına, geleneğine, canına sahip çıkış, inancından alacağın güçle yapılabilir. Bir milleti var eden en önemli değerlerden biridir, inancı..
Sayın Baş'ı diğer siyasilerle kıyaslamaya imkân yok. En büyük vasfı, kompleksten uzak, Batı taklidi olmayan, inancını ve milli duygularını birleştirebilmesidir.
Bir Türk, milliyetçidir ancak dindardır da.
Onu takip eden nesil de aynı şekilde, dindardır, İstiklal Marşı'nı ayakta ve bir ağızdan okur…
Kahramanları dinlerken, gururla göz yaşları içinde milli duyguları kabaracak kadar vatan aşığıdır.
Bir Türk dünyaya bedeldir.
Bugün unutturulmaya çalışılan bu ruh, Kocaeli'nde tekrar dirilmiştir, Kahramanmaraş'ta can bulmuştur
Bundan sonra gidilecek her il, yeniden dirilecek, ayağa kalkacak Türk Milletini anlatacaktır.
Tüylerimiz diken diken olarak, milli duruşu, kahramanlık ruhunu damarlarımızda hissettiğimiz bu duyguyu Sayın Baş'ın dışında hiçbir lider veremez.
Orada Sütçü İmam da vardı, Rıdvan Hoca da, İmam Hüseyin de, Hz. Fatıma da...
İslam Peygamberi Hz. Muhammed Efendimiz (sav) de oradaydı, Kurtuluş Savaşı'nın mimarı Mustafa Kemal de...
Bu ruhu ancak o heyecanı yaşayan ve yaşatan biri verebilir.
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" deme gururunu bize yaşattı Sayın Baş…
Üstad konuşmasına başladığında, "bayraksız olamayacak lider" alkışlarla kürsüdeydi.
Sayın Baş Müslüman Türk'ü öğreten, ülkemizdeki vatandaşlarımıza empoze edildiğinin aksine bir Türk'ün hem kahraman, hem dindar ve hem de vatanperver olabileceğini ispatlamıştır.
Atatürk'e sahip çıkmak, kuru Atatürkçülük söylemleri ile olamaz.
Atatürk'e sahip çıkmak, işine gelen vasfı ona yakıştırmakla da olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusunu, ilk Cumhurbaşkanını anlamak ve anlatmak, işte Maraş'ta, o salonda olmakla, o milli havayı solumakla başarılabilir.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal'i anlamak, Kuvayi Milliyle ruhunu hissetmekle, o ruhu hayatı pahasına yaşayarak vatanı müdafaa eden ceddini tanımakla olabilir.
Sayın Baş'ın gerçekleştirmek istediği de "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır" uyanışını gerçekleştiren kahramanları bugüne taşımaktır.
Zira, Türk'ün içinde bulunduğu hal dünden farklı değil.
Dün, her türlü imkânsızlığı bir bilek bir yürek olma azmi ile yenen Türk milleti, dün yaptığını bugün de yapabilir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bağımsızlık meşalesini ateşleyecek ilk kıvılcımı yaktı. Ancak ilk kıvılcım içinde sadece milli duygular yok, maneviyat da var. Çünkü vatanına, namusuna, toprağına, geleneğine, canına sahip çıkış, inancından alacağın güçle yapılabilir. Bir milleti var eden en önemli değerlerden biridir, inancı..
Sayın Baş'ı diğer siyasilerle kıyaslamaya imkân yok. En büyük vasfı, kompleksten uzak, Batı taklidi olmayan, inancını ve milli duygularını birleştirebilmesidir.
Bir Türk, milliyetçidir ancak dindardır da.
Onu takip eden nesil de aynı şekilde, dindardır, İstiklal Marşı'nı ayakta ve bir ağızdan okur…
Kahramanları dinlerken, gururla göz yaşları içinde milli duyguları kabaracak kadar vatan aşığıdır.
Bir Türk dünyaya bedeldir.
Bugün unutturulmaya çalışılan bu ruh, Kocaeli'nde tekrar dirilmiştir, Kahramanmaraş'ta can bulmuştur
Bundan sonra gidilecek her il, yeniden dirilecek, ayağa kalkacak Türk Milletini anlatacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018