Bugünlerde enerjinin çıkmaz sokağına kapandık gibi. Elektrik faturaları tüketilen enerjinin hemen hemen iki misli kabarıklıkla bize ulaşılıyor. Benzin mazot gibi yakıtlar elektrikten farklı değil. Devlet için kolay vergi kaynakları yakıt, içki gibi kaynaklar. "Vur abalıya," bir söz vardır ya vur vatandaşın sırtına.
Doğal gaz, haklı olarak başka ulusların, onlar için ticari varlık; ama bizim için ihtiyaç. Onlar isterlerse fiyat artırırlar, kızdırırsanız vanaları kapatırlar bile. "Elden gelen oyun olmaz o da vaktinde bulunmaz " diye bir sözümüz var ya bu söz dışa bağımlılık yönünden güzel bir örnektir.
Prof. Dr. Sevgili Haydar Baş'ın Milli Devlet, Sosyal Devlet eserini karıştırdım 449. Sayfada adlandırılan "Milli Devlette Yatırımlar ve Enerji" bölümünü okudum. Öyle ya enerjide dışa bağımlılık, ülkeyi felakete sürükler ve sürüklemektedir de. Devletçe ve milletçe öneme haiz olan kaynaklar ulusal olmalı ve ulusal yapıda işletilmelidir.
Ben jeoloji ve Petrol mühendisi değilim; ama bizim ülkemizde de yeteri kadar Petrolün olduğuna inanıyorum. Ama araştırmayı yabancı şirketlere verirseniz onlar, gelecekleri için çalışır ve kuyuları açar ve sonra kapatırlar.
Teknoloji ilerliyor bu arada enerjiye de o oranda gerek duyuluyor. Bu gün Ortadoğu'daki karışıklığın altında yatan gerçek, enerjidir. Kapitalizm bir vampirdir. Kimsenin ırkına, dinine, mezhebine bakmaksızın kanını emer, ülkeleri, milletleri sömürür. Buna koltuklar için alet olan yöneticiler de bulmak hiç de zor değildir.
Ülkesinin çıkarını düşünen iktidar sahipleri uzun süreli planlama yaparak yeterli enerjiyi ulusun hizmetine sunar. Ulusal devletin ve sosyal devletin gereği de budur. Sosyal devlette fırsat eşitliği prensibi devreye sokularak halkımızı şirketlere soydurmak yerine halka daha ucuza enerji sağlamak zorundadır.
Ekonomi, bir ulusun bağımsızlığının nasıl can damarı ise ekonominin vazgeçilmezi olan enerji de ulusal kaynaklardan elde edilmeli ve ulusal biçimde kullandırılmalıdır. Aksi takdirde enerji gücünü elinde bulunduranlar toplumun bağımsızlığını yok ederler.
Ülkemiz, enerji kaynakları yönünden zengindir. Enerji elde etmekte kullanılan pek çok kaynağı bünyesinde barındıran bir alana sahibiz. Ama bunları değerlendirmekte yetersiz kalmışızdır. Ülkemizde "HES" projesi adı altında enerji üretimine gidişi elbette ki doğru bulmuyoruz. Çünkü kaş yaparken göz çıkaran bir yaklaşımdır o proje. Doğayı tahrip edeceksiniz. Köylümüze gereken suyu keseceksiniz. Dere boyunca pek çok canlıya hayat veren suyu başka kanala aktaracaksınız ve adına da enerji üretimi diyeceksiniz ki bu bence ulusal yaklaşım değildir.
Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerjisi? Türkiye'de kullanılabilecek kaynaklardır. Enerji üretmek aslında pahalı bir yatırımı gerektirmez. Gerçi biz birçok barajımızda bir taşla iki kuş vuruyoruz. Sulama ve enerji elde edilen çok barajımız vardır. Ama yalnız enerji için daha küçük barajlar yapılarak bölgesel enerji ihtiyacı karşılanabilir. Çünkü ülkemizin bir ucundan diğer ucuna enerji nakledilirken azımsanmayacak kayıplar oluşmaktadır.
Ulusal bir devlette, yer altı kaynakları gibi enerji kaynakları da o ülkede yaşayan ulusa aittir. Devletin temel görevi de ulusal kaynaklardan elde edilen enerjiyi vatandaşının yararlanacağı biçimde vatandaşına sunmaktır. Ama elektrik faturalarına baktığımızda kullandığımız enerji kadar farklı dallarda para istenmekte ve vatandaşı soymaktadırlar.
Küresel güçler, işin farkında oldukları için, kaynakları bol olan ülkeleri ele geçirmenin farklı planlarını yapmaktadırlar. Bugün Ortadoğu'daki insanların şanssızlığı yer altı kaynaklarının bol olduğu topraklarda doğmalarıdır. Bu insanlar, ülkelerini terk ediyorlarsa, sokaklarımızda dileniyorlarsa ve Ege'de can veriyorlarsa Küresel güçlerin oradaki kaynakları elde etmek için çıkardıkları savaşlardır.
Bu güçlerin dostu olmaz. Dini imanı olmaz. Bunların tek gördükleri paradır ve diğer insanlardan üstün yaşama hırslarıdır.
Yalan mı?
Doğal gaz, haklı olarak başka ulusların, onlar için ticari varlık; ama bizim için ihtiyaç. Onlar isterlerse fiyat artırırlar, kızdırırsanız vanaları kapatırlar bile. "Elden gelen oyun olmaz o da vaktinde bulunmaz " diye bir sözümüz var ya bu söz dışa bağımlılık yönünden güzel bir örnektir.
Prof. Dr. Sevgili Haydar Baş'ın Milli Devlet, Sosyal Devlet eserini karıştırdım 449. Sayfada adlandırılan "Milli Devlette Yatırımlar ve Enerji" bölümünü okudum. Öyle ya enerjide dışa bağımlılık, ülkeyi felakete sürükler ve sürüklemektedir de. Devletçe ve milletçe öneme haiz olan kaynaklar ulusal olmalı ve ulusal yapıda işletilmelidir.
Ben jeoloji ve Petrol mühendisi değilim; ama bizim ülkemizde de yeteri kadar Petrolün olduğuna inanıyorum. Ama araştırmayı yabancı şirketlere verirseniz onlar, gelecekleri için çalışır ve kuyuları açar ve sonra kapatırlar.
Teknoloji ilerliyor bu arada enerjiye de o oranda gerek duyuluyor. Bu gün Ortadoğu'daki karışıklığın altında yatan gerçek, enerjidir. Kapitalizm bir vampirdir. Kimsenin ırkına, dinine, mezhebine bakmaksızın kanını emer, ülkeleri, milletleri sömürür. Buna koltuklar için alet olan yöneticiler de bulmak hiç de zor değildir.
Ülkesinin çıkarını düşünen iktidar sahipleri uzun süreli planlama yaparak yeterli enerjiyi ulusun hizmetine sunar. Ulusal devletin ve sosyal devletin gereği de budur. Sosyal devlette fırsat eşitliği prensibi devreye sokularak halkımızı şirketlere soydurmak yerine halka daha ucuza enerji sağlamak zorundadır.
Ekonomi, bir ulusun bağımsızlığının nasıl can damarı ise ekonominin vazgeçilmezi olan enerji de ulusal kaynaklardan elde edilmeli ve ulusal biçimde kullandırılmalıdır. Aksi takdirde enerji gücünü elinde bulunduranlar toplumun bağımsızlığını yok ederler.
Ülkemiz, enerji kaynakları yönünden zengindir. Enerji elde etmekte kullanılan pek çok kaynağı bünyesinde barındıran bir alana sahibiz. Ama bunları değerlendirmekte yetersiz kalmışızdır. Ülkemizde "HES" projesi adı altında enerji üretimine gidişi elbette ki doğru bulmuyoruz. Çünkü kaş yaparken göz çıkaran bir yaklaşımdır o proje. Doğayı tahrip edeceksiniz. Köylümüze gereken suyu keseceksiniz. Dere boyunca pek çok canlıya hayat veren suyu başka kanala aktaracaksınız ve adına da enerji üretimi diyeceksiniz ki bu bence ulusal yaklaşım değildir.
Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerjisi? Türkiye'de kullanılabilecek kaynaklardır. Enerji üretmek aslında pahalı bir yatırımı gerektirmez. Gerçi biz birçok barajımızda bir taşla iki kuş vuruyoruz. Sulama ve enerji elde edilen çok barajımız vardır. Ama yalnız enerji için daha küçük barajlar yapılarak bölgesel enerji ihtiyacı karşılanabilir. Çünkü ülkemizin bir ucundan diğer ucuna enerji nakledilirken azımsanmayacak kayıplar oluşmaktadır.
Ulusal bir devlette, yer altı kaynakları gibi enerji kaynakları da o ülkede yaşayan ulusa aittir. Devletin temel görevi de ulusal kaynaklardan elde edilen enerjiyi vatandaşının yararlanacağı biçimde vatandaşına sunmaktır. Ama elektrik faturalarına baktığımızda kullandığımız enerji kadar farklı dallarda para istenmekte ve vatandaşı soymaktadırlar.
Küresel güçler, işin farkında oldukları için, kaynakları bol olan ülkeleri ele geçirmenin farklı planlarını yapmaktadırlar. Bugün Ortadoğu'daki insanların şanssızlığı yer altı kaynaklarının bol olduğu topraklarda doğmalarıdır. Bu insanlar, ülkelerini terk ediyorlarsa, sokaklarımızda dileniyorlarsa ve Ege'de can veriyorlarsa Küresel güçlerin oradaki kaynakları elde etmek için çıkardıkları savaşlardır.
Bu güçlerin dostu olmaz. Dini imanı olmaz. Bunların tek gördükleri paradır ve diğer insanlardan üstün yaşama hırslarıdır.
Yalan mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023