Uçan işkencehaneler

"FİFA bizi cezalandırırsa bu millet uyanır, AB sevdamız yara alır" yollu gündeme kendimizi mahkum etmişiz. Tabii bir de Şemdinli tiyatrosu var.Başka da birşey yok. "Ankara-Konya arası 4 saat" hesabı, yatıyoruz futbol, uyanıyoruz Şemdinli!Geriye... geriye birşey bırakmıyorlar. Gündemi Belirleme Enstitüsü bizim için neyi uygun görür, neyi konuşmamızı arzu ederse, -kürek mahkumları hesabı- sadece ama sadece o gündemle gündemleniyoruz.!Oysa bu dayatılmış konuların dışında da çok ama çok önemli şeyler oluyor. Kulaklarımızı tıkayıp gazete sayfalarını, televizyon ekranlarını kapatsak da "gerçek" değişmiyor.Gelin isterseniz o küçük (!) gerçeklerden birisine doğru bir yolculuk yapalım.***İlk tartışma yaz başlarında İtalya'da yaşandı.Bir gazeteci CIA'nın İtalyan istihbarat kuruluşu ile birlikte Avrupa'da operasyonlar düzenlediğini yazdı.Gazeteci bu "ortak" operasyonlarda CIA'nın kimi insanları derdest ettiğini ve meçhul bir adrese götürdüğünü yazdı. Götürülen insanların Müslüman kimliği taşıdığını ve terörist olarak damgalandığını bilmiyoruz söylemeye gerek var mı?İtalyan istihbarat kuruluşu her ne kadar sessiz kalsa da Washington, ortak operasyonların varlığını doğruladı.Doğruladı doğrulamasına ama Tayyib Bey'in nikah şahidi Berlusconi sıkı bir Amerikancı olarak konuyu es geçmeyi tercih etti.İtalya'da küllenen tartışmayı bu kez Danimarka'da bir milletvekili ateşledi. Danimarka Parlamentosundan bir milletvekili, hükümetin cevaplandırılması dileğiyle bir soru önergesi verdi. Önergede özetle şu söyleniyordu:"Dün İstanbul'dan kalkan bir uçak Danimarka havaalanına iniş yaptı. Uçağın içinde CIA görevlilerinin varolduğu doğru mudur? Uçakta sorgulanmak üzere toplanmış mahkumların olduğu doğru mudur? Bu mahkumlar Danimarka'da mı sorgulanacaktı? Yoksa havada mı yapıldı? Bu uçağın "uçan işkencehane" olarak nitelendirilen uçaklarla bir ilgisi var mıdır?"Danimarka milletvekili doğal olarak kendi ülkesine yönelik bir araştırma-soruşturmanın başlatılmasını istiyor ve sınırlarını öyle çiziyor. Ama normal şartlar altında ve bizde çalışan bir Meclis olsa şu soruyu da sormak herhalde elzem olur: "Söz konusu uçağın İstanbul'da ne işi vardı?"Ben milletvekili olsam bu temel soruya şunları da ekler Başbakan'ın cevaplandırmasını isterdim:1- İstanbul'dan kalkan uçak acaba İncirlik'ten kalkmış olabilir mi?2- Özellikle dış basında İncirlik'in bir işkencehane olarak kullanıldığına dair bilgiler doğru mudur? Mesela bazı Pakistanlılar bu meyanda İncirlik'te sorgulanmış mıdır?3- Amerikalılar tezkerenin reddedilmesinin ardından en tepeden "İncirlik'i terkedeceğiz" demelerine rağmen bu kararlarından niçin vaçgeçtiler? Bu kararın değiştirilmesi için burasının bir işkencehane olarak kullanılmasının rolü var mıdır?4- Kimi muamele (!) görmüş esirlerin özel korumalarla İstanbul hastanelerinde tedavi edildiği doğru mudur?Evet ortada 4 soru var. Ama bu soruların adedini arttırmak mümkün.Hükümet ve şanlı medyamız eminiz bu gündemin yüzüne bile bakmayacaktır. Futbolla ve Şemdinli ile bizleri avutmaya devam edecekler. Ancak Türkiye, dış politikada düştüğü zavallılığa şimdi bir de "işkencecilere ev sahipliği yapan ülke" sıfatını ekliyor.İtibar beş paralık sizin anlayacağınız. Bizim içerde bundan haberimiz olmasa da, dışarısı bunu biliyor ve tartışıyor. Hatta ABD bile tartışıyor. Amerikan halkı büyük oranda Bush'u "işkenceci Başkan" olarak görüyor ve tanımlıyor. Guantanamo'daki "işkence yöntemleri" yönetmeliği tartışılıyor.Yani iş bu raddeye kadar geldi. Irak halkı ise bu işi Ebu Garip'ten çok iyi biliyor ve tanıyor. Şimdi sormak lazım: Bu işlere alet olanlar bunun bir gün ortaya çıkmayacağını mı sanıyorlar? Batı geleneğinde önemli bir bilgi kaynağı yöntemi var. O da şudur: "Bu işi yapanlar daha sonra hayatlarını kitaplaştırıyorlar!"İlgililere duyurulur!