Daha önce Türkiye'deki anarşi sözkonusu olduğu zaman başta, Fransa, Yunanistan, İtalya olmak üzere Batılı ülkeler hep Türkiye aleyhine tavır sergilemişler ve hatta kararlar almışlardı
Zaman oldu gündem değişti. Papandreu zeybek oynadı, İtalya'nın, Fransa'nın tavrı unutuldu. Öyle iyimser şarkılar söylendi ki, adeta tarih tersine akmaya başladı.
Heyhat aldanan biz olduk. Kıbrıs'tan çekilmemiz isteniyor. Bir yandan Güney Kıbrıs'ın, Kıbrıs adasını temsilen AB'ye alınması söz konusu. Bu şu anlama gelir; Türkiye öncelikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında, aslanın kediye boğdurulması misali ezilecektir.
En ciddi olaylardan en basitine kadar durum hep aynı. Galiba devekuşunu oynayan biz olduk.
İşte ABD Savunma Bakanının tavrı ortada! "Ben de, Türk hükümetinin Kuzey İttifakı'nın eğitimi amacıyla Afganistan'a asker göndereceğini medyadan öğrendim" demesi fevkalade dikkat çekicidir.
Sayın Sezer'le tam bir çelişki arzeden bir açıklama. Sezer doğru söylüyorsa, Rumsfeld'in açıklamasının manası ne ola?
Doğrusu Batılıları anlamak çok kolay bir iş değil. Dün Ermeni'nin, PKK'nın yanında olan bu insanlar, bugün soykırım yapıp, haklı olduklarını söylüyorlar. 1991 Körfez Saldırısı'nda ve ambargoda 1 milyondan fazla çocuk öldü. Duyan yok, dinleyen yok.
Spor dünyamızda bir kıpırdanma oldu. Değerli futbol adamımız Fatih Terim İtalya'ya gitti. Fevkalade başarılı sonuçlar aldı. Daha ligin 9. haftası olduğu halde, Fatih'in görevine son verildi. Eski bir İtalyan hoca yerine geçirildi. İtalya'da top oynayan bir kaç sporcumuz var. Onlara da aynı şeyin yapılacağı olağandır.
Bir spor adamının işine son verilmeyi bir bakıma sıradan bir iş görebilirsiniz. Hatta konuyu gündem bile yapmazsınız. Fakat işin iç yüzü bu değil. Esas sebep Fatih'in bir Türk evladı olmasından başka bir şey değildir. Bu işi Fatih bile yeterince farketmemiş olabilir.
Bu konuların psiko-sosyal yönden tetkikinde ciddi faydalar vardır. Batının gözünde Türk, potansiyel suçludur. Türkiye aleyhine politika üretmek vazgeçilmez tutkudur.
Ermeni Soykırım Tasarısı'nda başta Fransa olmak üzere Batılıların tavrı ibret verici olmuştur. Şimdi de Kıbrıs'ı terk etmemiz isteniyor.
Türk milleti ne kadar yanılsa bile, gün gelir gerçekleri görür. İşte Kıbrıs konusunda sergilenen son durum, bunun açık bir örneğidir. Türkiye Kıbrıs'tan vazgeçmeyecek, hatta AB'ye girmeme pahasına olsa da bu hakkında direnecektir.
Yıllardan beri hep söyleyegeldik; AB, Türkiye'yi üyeliğe kabul etmeyecektir. Yapılan iş bir oyalamadır, açıkça bir kandırmacadır.
Ne zaman milli kimliğimizden vazgeçeriz, haklarımızdan vazgeçeriz, o zaman üyeliğe belki kabul ederler.
Türk milleti, milli benliğinden asla vazgeçmeyeceğine göre, bu işin hayalden başka bir şey olmadığı herkes tarafından kabul edilmek zorundadır.
Gümrük Birliği anlaşmasında olduğu gibi tek taraflı anlaşmalar yapılamaz. Bu konuda alınan bağlayıcı kararlar olursa, gelecek milli bir iktidar, bu bağları sökecektir.
Batı, oyunda bile Türk varlığına tahammül edemezken, ciddi işlerde Türk varlığını asla kabul etmez. Fatih Terim örneği olayın anlaşılması için açık bir örnektir.
Zaman oldu gündem değişti. Papandreu zeybek oynadı, İtalya'nın, Fransa'nın tavrı unutuldu. Öyle iyimser şarkılar söylendi ki, adeta tarih tersine akmaya başladı.
Heyhat aldanan biz olduk. Kıbrıs'tan çekilmemiz isteniyor. Bir yandan Güney Kıbrıs'ın, Kıbrıs adasını temsilen AB'ye alınması söz konusu. Bu şu anlama gelir; Türkiye öncelikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında, aslanın kediye boğdurulması misali ezilecektir.
En ciddi olaylardan en basitine kadar durum hep aynı. Galiba devekuşunu oynayan biz olduk.
İşte ABD Savunma Bakanının tavrı ortada! "Ben de, Türk hükümetinin Kuzey İttifakı'nın eğitimi amacıyla Afganistan'a asker göndereceğini medyadan öğrendim" demesi fevkalade dikkat çekicidir.
Sayın Sezer'le tam bir çelişki arzeden bir açıklama. Sezer doğru söylüyorsa, Rumsfeld'in açıklamasının manası ne ola?
Doğrusu Batılıları anlamak çok kolay bir iş değil. Dün Ermeni'nin, PKK'nın yanında olan bu insanlar, bugün soykırım yapıp, haklı olduklarını söylüyorlar. 1991 Körfez Saldırısı'nda ve ambargoda 1 milyondan fazla çocuk öldü. Duyan yok, dinleyen yok.
Spor dünyamızda bir kıpırdanma oldu. Değerli futbol adamımız Fatih Terim İtalya'ya gitti. Fevkalade başarılı sonuçlar aldı. Daha ligin 9. haftası olduğu halde, Fatih'in görevine son verildi. Eski bir İtalyan hoca yerine geçirildi. İtalya'da top oynayan bir kaç sporcumuz var. Onlara da aynı şeyin yapılacağı olağandır.
Bir spor adamının işine son verilmeyi bir bakıma sıradan bir iş görebilirsiniz. Hatta konuyu gündem bile yapmazsınız. Fakat işin iç yüzü bu değil. Esas sebep Fatih'in bir Türk evladı olmasından başka bir şey değildir. Bu işi Fatih bile yeterince farketmemiş olabilir.
Bu konuların psiko-sosyal yönden tetkikinde ciddi faydalar vardır. Batının gözünde Türk, potansiyel suçludur. Türkiye aleyhine politika üretmek vazgeçilmez tutkudur.
Ermeni Soykırım Tasarısı'nda başta Fransa olmak üzere Batılıların tavrı ibret verici olmuştur. Şimdi de Kıbrıs'ı terk etmemiz isteniyor.
Türk milleti ne kadar yanılsa bile, gün gelir gerçekleri görür. İşte Kıbrıs konusunda sergilenen son durum, bunun açık bir örneğidir. Türkiye Kıbrıs'tan vazgeçmeyecek, hatta AB'ye girmeme pahasına olsa da bu hakkında direnecektir.
Yıllardan beri hep söyleyegeldik; AB, Türkiye'yi üyeliğe kabul etmeyecektir. Yapılan iş bir oyalamadır, açıkça bir kandırmacadır.
Ne zaman milli kimliğimizden vazgeçeriz, haklarımızdan vazgeçeriz, o zaman üyeliğe belki kabul ederler.
Türk milleti, milli benliğinden asla vazgeçmeyeceğine göre, bu işin hayalden başka bir şey olmadığı herkes tarafından kabul edilmek zorundadır.
Gümrük Birliği anlaşmasında olduğu gibi tek taraflı anlaşmalar yapılamaz. Bu konuda alınan bağlayıcı kararlar olursa, gelecek milli bir iktidar, bu bağları sökecektir.
Batı, oyunda bile Türk varlığına tahammül edemezken, ciddi işlerde Türk varlığını asla kabul etmez. Fatih Terim örneği olayın anlaşılması için açık bir örnektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002


































































































