Türkiye tehlikeli bir sürecin içerisinde. Emekli Albay Hüseyin Mümtaz PKK'nın Gümüşhane/Torul'a baskın yaptığını, Şebinkarahisar'da mayın döşediğini söyledikten sonra soruyor: "Karadeniz'e ne kaldı?" (Hüseyin Mümtaz'ın değerlendirmelerine önümüzdeki günlerde tekrar değineceğim.) Öte yandan Trabzon'da futbol maçında halk pankart açarak, "Askerimizi geri verin, bizi dağa çıkarmayın" diyor. Bir akademisyen televiyonlarda kaçırılan eri geri almanın yolunun "bir DEHAP il başkanını kaçırarak takas etmek" olduğunu söylüyor. PKK'nın Türkiye'nin gündemini bu kadar ağırlaştıran eylemlerini ise Kuzey Irak olmadan yapması mümkün değil.Boş tartışmaBaşbakan, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik müdahale hakkının olduğu söylüyor. Kamuoyu, Türkiye Kuzey Irak'a müdahale "etmeli mi, etmemeli"miyi tartışmasını yapıyor. Güler Kömürcü, bu satırların yazarı, Hasan Celal Güzel ve daha birçok konuyu bilen insan ise Kuzey Irak'a askeri müdahalenin bir sonuç getirmeyeceğini ileri sürüyor. Çünkü, PKK Genelkurmay verilerine göre Türkiye-Irak sınırına dağılmış durumda. Kandil Dağı'nda ciddi bir PKK kampı yok. Bu durumda yapılacak askeri harekatın bir askeri sonucu olması mümkün değil. Aslında Kuzey Irak'a gerçekten milli düşünce ve duygularla askeri harekat arzu edenlerin birçoğu, PKK'dan çok 'ABD'ye rağmen' Kuzey Irak'a girmenin bir anlamda 'Süleymaniye Saldırısının' rövanşı olacağını düşünüyor.Kuzey Irak baskı altına alınmalıŞu aşamada Türkiye için önemli olan ise milli güvenliğini en az risk, en az maliyet ve karşı tarafa en yüksek maliyet ile sağlamak olmalı. Bundan dolayı, Kuzey Irak'a yönelik politikamız bu bölgenin candamarı olan Habur sınır kapısı üzerinde olmalı. Yılda en az 400 milyon dolar ile kurulmaya çalışılan Kürt devletini finanse eden bu kapı kapatılarak, gerek PKK gerek ise Kerkük konusunda Türkiye'nin menfaatlerini tehdit eden Kuzey Irak ağır bir baskı altına alınmalı.Kuzey Irak Kürtlerine Türk firmalarının verdiği bütün distribütörlükler iptal edilmelidir. Bu bazı işadamlarımızın hoşuna gitmeyebilir. Ancak bugün üç kuruş kazanacağım diye körlük ederlerse yarın o kadar çok şey kaybederler ki, kendileri bile şaşırırlar kaybettiklerine.Yapılabilecek olanlar sadece bununla mı sınırlı? Hayır tabii ki değil. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta askeri sonuçlar alması için muhakkak açık bir askeri operasyon yapması da gerekmiyor. Hatta Kuzey Irak'ta bulunan 5000 Türk askerinin de harekete geçmesine gerek yok. Ancak nasıl PKK, Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sızıyor ise Türkiye'den Kuzey Irak'a sızacak 'unsurlarla' veya Bağdat veya Suriye sınırından Irak'a girecek elemanlarla yapılabilecek çok şey var.PKK'ya karşı Kuzey Irak'ta örtülü bir savaş verilmelidir. Zaho, Erbil, Dohuk, Süleymaniye ve Kerkük'te hatta Bağdat'ta PKK'ya ait binalar havaya uçurulabilir. PKK'nın yönetici siyasi kent kadroları öldürülebilir. PKK'ya alt yapı hazırlayan Kuzey Iraklı unsurlara karşı değişik içerikli cezalandırma yollarına gidilebilir. Üstelik bütün bunların yapılması durumunda hiç kimse Türkiye'yi suçlayamaz.Dün Kerkük'te PKK'nın açtığı büro tartışmaları yapılıyor basınımızda. Ankara'nın Washington'dan bu büronun kapatılmasını isteyeceği söyleniyor. Türkiye için hüzün verici bir durum. Oysa olması gereken ortada. Hiçbir resmi tepki göstermeye gerek yok. Kerkük'teki binayı havaya uçurursunuz ve susarsınız.Şu anda Güneydoğu Anadolu'da birçok il arasında gece seyahatleri yapılamıyor. Neden? Çünkü Barzani buna izin veriyor ve destekliyor da onun için. Aynı şekilde Kuzey Irak yolları da güvensiz hale getirilebilir. Üstelik Irak gibi iç savaşın devam ettiği bir ülkede bunu yapmak çok daha kolaydır. Özetle Türkiye'nin güvenliğini sağlamak için yapılabilecek o kadar çok şey var ki. Ancak yapabilmek için 15 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Bandırma Vapuru'na binebilecek yüreğe sahip olmak gerekiyor. AKP hükümetinden Bandırma Vapuru'na binecek çıkar mıydı?
Ümit Özdağ / Akşam
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.