YAKLAŞIK 40 yıl önce gönderdiği mektupla Türkiye'ye gözdağı vermeye kalkışan ABD Başkanı Johnson, sürprizle karşılaşmıştı. İsmet İnönü'nün verdiği Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır cevabı, ABD'lilere göre uysal bir müttefikten beklenen tavırla örtüşmüyordu. O günden sonra ABD yöneticileri, Türkiye'nin güvenilir dost kimliğine karşın, her isteğe Evet demeyecek güçlü ve ciddi bir devlet olduğu gerçeğini öğrenip kabullendiler. Ne var ki, aradan geçen sürede bazı yöneticilerin munis yaklaşımları, ABD'den sürekli yardım ve destek talepleri imajı zedeledi, karizmayı çizdirdi. ABD'nin de gelişmeleri abartılı değerlendirmesiyle tekrar Johnson günlerine dönüldü. Bizim fazla tevazu gösterme, gerçek sanırlar diye bir özdeyişimiz vardır. Sözü biliriz ama huyumuzdan mı, suyumuzdan mı nedir, bir türlü vazgeçmeyiz. Verdiğimiz görüntüye paralel muameleyle karşılaştığımızda ise sergilediğimiz aşırı tepkiyle muhataplarımızı şaşkına çeviririz. Kendimizi tanıtmak dururken, anlaşılmayı bekleriz. Bu pasifliğimizin sonucu yanlış algılandığımızın sinyalleri geldiğinde de ya köpürür, ya da karalar bağlarız. Güven zaafı'BASKIN basanındır' deyimini yeri geldiğinde kullanırız ama pratiğe dönüştürmeyi düşünmeyiz. Bizim için başkaları karar verecek, uyup uymamak da bize kalacak. ABD ne der, AB tepki gösterir mi sorularına cevap aramaktan, uygulama projelerine geçemeyiz. Türkiye açısından gelişmeler, çıkardığımız yasalar, adına taviz demesek de sergilediğimiz tavırlar zararlı ise AB'den, ABD'den, NATO'dan ve BM'den hiçbir dostane uyarı gelmez. Çıkarlarımızı savunmak, en azından mevcudu muhafaza için yeni bir adım attığımızda ise her kafadan ayrı ses çıkar. Ne uluslararası kriterlere aykırılık, ne AB müktesebatına aykırılık, ne de dostluk ilişkilerinin zedeleneceği hususları eksik bırakılır.PKK Kuzey Irak'a yerleşmiş... Alamut Kalesi'ni üs kullanan Hasan Sabbah'ın fedaileri gibi erişebildikleri yerlerde her türlü insanlık dışı eylemleri gerçekleştirip inlerine dönüyorlar. Bize müdahale ettirmiyorlar, kendileri önlem almıyorlar, şikayetlerimizi de Biraz daha sabır diyerek, sanki ileride bir şeyler yapacakmışlar umudu vererek geçiştiriyorlar. ABD Başkanı Bush, Oval Ofis'te kabul ettiği peşmerge Barzani'ye Başkan olarak hitap ediyor. Bu ne iş sorusuna da Irak Kürdistanı Bölgesel Başkanı sıfatı var cevabı veriliyor. Barzani de, bu 23 nisan çocuklarına verilen ünvanlar benzeri payeyi de gerçek sanıp, üzerine politikalar inşa ederek hayaller kuruyor. Er veya geç ABD'nin, tasını tarağını toplayıp Irak'tan ayrılacağını aklına bile getirmiyor. Formül yok muŞU anda ABD kadar AB'yi tedirgin eden bir oluşum ve gelişim var Asya'da. SCO (Şanghay İşbirliği Örgütü) askeri, ekonomik ve politik bir yapılanmayı devamla toplantılarla sürdürüyor. Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan'dan oluşan SCO'ya Hindistan, Pakistan, Endonezya, Afganistan, Suriye, İran, Moğolistan'ın da sıcak yaklaşımları biliniyor. SCO'nun önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük askeri gücüne ve nüfusunun da üçte ikisine sahip olacağı dikkate alındığında formülü körlerin bile görmesi imkanı doğuyor. Rusya, özellikle de Çin, stratejik konumu ve askeri gücü tartışılmaz Türkiye'yi SCO üyesi görmek istediklerini açıkça dile getiriyorlar. 20-25 yıl sonra petrolden daha fazla önem taşıyacak su kaynakları açısından zenginliği, Türkiye'nin değerini daha da ön plana çıkartıyor. Reel politika açısından bakıldığında, bizden ziyade AB'nin üyeliğimize ihtiyacı olduğunu görmemek mümkün değil. Yaşlanan bir nüfus ekonomisini ithal işgücü ile sürdürebilirse de, savunması için aynı yöntemin geçerliliği düşünülebilir mi?Kıbrıs'ta çözüm aranıyorsa önemli olan Çin ve Rusya'nın Güvenlik Kurulu'ndaki vetoları mı; yoksa Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Avusturya'nın AB'deki vetosu mu etkileyicidir?Empoze edilen değil, empoze eden devlet olmak için küçük hesaplardan, art niyetli girişimlerden vazgeçip, atgözlüklerinin atılması yeterlidir. Kimliğine sahip çıkmayana başkaları niçin değer versin ki?..VEDAT ZEYDANLI/ Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.