Sultanahmet'te yaşanan IŞİD imzalı saldırıdan tam 37 saat sonra PKK Çarşamba gecesi Diyarbakır'da bomba yüklü bir araçla kanlı bir saldırıya imza attı.
Çınar İlçe Emniyet Amirliği'ne ve polis lojmanlarını hedef alan saldırıda 1'i polis olmak üzere aralarında bebeklerin de olduğu 6 kişi öldü, 39 kişi de yaralandı.
Saldırıyla aynı anda teröristler İlçe Jandarma Komutanlığı ve İlçe Emniyet Amirliğine de roketatar ve uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açtı.
İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar tüm Türkiye'yi terör esir açmış durumda.
Hal böyleyken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a göre Türkiye'de güvenlik zafiyeti yok!
Oysa Sultanahmet ve Diyarbakır saldırılarının olabiliyor olması başka bir söze gerek bırakmadan Türkiye'de güvenliğin olmadığını ispatlamaktadır.
Aslında AKP'liler haklı!
Ortada bir güvenlik zafiyetin olması için, önce güvenliğin olması gerekiyor. Türkiye'de güvenlik sıfır olduğuna göre ortada zafiyet yok!
Türkiye'ye yönelen tehdidi idrak edebilme kabiliyetinden bile yoksun bir hükümetle idare ediliyor olmamız, ülkemizin ne kadar büyük bir tehdit altında olduğunu anlamaya yeter de artar bile?
Sultanahmet saldırısını gerçekleştiren canlı bomba Nabil Fadli'nin parmak izi poliste olduğu halde eylem gerçekleştirebilecek şüpheliler arasında olmadığı açıklandı.
Terörist Nabil Fadli'nin 2012 yılından 2014 yılının başlarına kadar Suriyeli isyancı gruplarla Esed'e karşı savaştığı, 2014 yılı Ocak ayından itibaren ise IŞİD saflarına geçtiği ortaya çıktı. Yani 2 yıldan fazladır IŞİD saflarında savaşan bir terörist Türkiye'ye sığınmacı olarak girmiş ve menfur saldırıyı gerçekleştirmiş. Burada inkâr edilemez bir istihbarat zafiyeti olduğu aşikâr değil midir?
Türkiye'ye sığınan sığınmacıların arasında polisin bilemediği daha kaç tane Nabil Fadli gibi terörist var?
Bunların sayısı bin mi, yoksa on bin mi?
Bu soruların cevabını ne MİT, ne Emniyet, ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı bilmiyor.
Dünkü yazımda "Türkiye'deki kayıtlı ve kayıt dışı sığınmacılar IŞİD, El Kaide ve El Nusra için sığınak oldular. Pakistan'a karşı nasıl Afgan sığınmacıları kullandılarsa şimdi aynı şey Türkiye'nin de başına geliyor ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş Suriye'de savaşa karışmış sığınmacılar bize karşı kullanılıyor" demiştim.
Türkiye'nin her yerinde aralarında kendini patlatmaya hazır belki de binlerce Nabil Fadli gibi terörist bulunan 3 milyondan fazla sığınmacıyla AKP hükümeti tarafından bir arada yaşamak zorunda bırakılan Türkiye, terör çukurunda debelenip duruyor.
Türkiye'nin bu çukura düşmesinin müsebbibi AKP'den ülkeyi bu durumdan çıkarmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
AKP hükümeti bütün bu cürümleri işlerken ona koltuk değneği olan MHP, seyirci kalan CHP, işine geldiği için içten içe alkışlayan HDP'den de çözüm adına bir şey bekleyemeyiz.
Türkiye'nin tek kurutuluş seçeneği, bu günleri 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce "Türkiye zifiri karanlık bir döneme girdi" diyerek tespit eden ve "Terörist öldürerek bu iş çözülmez. Bölgede can, mal, namus emniyetini temin edemediğiniz sürece yapılanlar bir netice vermez. Buraların elden çıkmasına engel olamadığınız sürece yapılmaya çalışılan işler beyhudedir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Çınar İlçe Emniyet Amirliği'ne ve polis lojmanlarını hedef alan saldırıda 1'i polis olmak üzere aralarında bebeklerin de olduğu 6 kişi öldü, 39 kişi de yaralandı.
Saldırıyla aynı anda teröristler İlçe Jandarma Komutanlığı ve İlçe Emniyet Amirliğine de roketatar ve uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açtı.
İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar tüm Türkiye'yi terör esir açmış durumda.
Hal böyleyken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a göre Türkiye'de güvenlik zafiyeti yok!
Oysa Sultanahmet ve Diyarbakır saldırılarının olabiliyor olması başka bir söze gerek bırakmadan Türkiye'de güvenliğin olmadığını ispatlamaktadır.
Aslında AKP'liler haklı!
Ortada bir güvenlik zafiyetin olması için, önce güvenliğin olması gerekiyor. Türkiye'de güvenlik sıfır olduğuna göre ortada zafiyet yok!
Türkiye'ye yönelen tehdidi idrak edebilme kabiliyetinden bile yoksun bir hükümetle idare ediliyor olmamız, ülkemizin ne kadar büyük bir tehdit altında olduğunu anlamaya yeter de artar bile?
Sultanahmet saldırısını gerçekleştiren canlı bomba Nabil Fadli'nin parmak izi poliste olduğu halde eylem gerçekleştirebilecek şüpheliler arasında olmadığı açıklandı.
Terörist Nabil Fadli'nin 2012 yılından 2014 yılının başlarına kadar Suriyeli isyancı gruplarla Esed'e karşı savaştığı, 2014 yılı Ocak ayından itibaren ise IŞİD saflarına geçtiği ortaya çıktı. Yani 2 yıldan fazladır IŞİD saflarında savaşan bir terörist Türkiye'ye sığınmacı olarak girmiş ve menfur saldırıyı gerçekleştirmiş. Burada inkâr edilemez bir istihbarat zafiyeti olduğu aşikâr değil midir?
Türkiye'ye sığınan sığınmacıların arasında polisin bilemediği daha kaç tane Nabil Fadli gibi terörist var?
Bunların sayısı bin mi, yoksa on bin mi?
Bu soruların cevabını ne MİT, ne Emniyet, ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı bilmiyor.
Dünkü yazımda "Türkiye'deki kayıtlı ve kayıt dışı sığınmacılar IŞİD, El Kaide ve El Nusra için sığınak oldular. Pakistan'a karşı nasıl Afgan sığınmacıları kullandılarsa şimdi aynı şey Türkiye'nin de başına geliyor ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş Suriye'de savaşa karışmış sığınmacılar bize karşı kullanılıyor" demiştim.
Türkiye'nin her yerinde aralarında kendini patlatmaya hazır belki de binlerce Nabil Fadli gibi terörist bulunan 3 milyondan fazla sığınmacıyla AKP hükümeti tarafından bir arada yaşamak zorunda bırakılan Türkiye, terör çukurunda debelenip duruyor.
Türkiye'nin bu çukura düşmesinin müsebbibi AKP'den ülkeyi bu durumdan çıkarmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
AKP hükümeti bütün bu cürümleri işlerken ona koltuk değneği olan MHP, seyirci kalan CHP, işine geldiği için içten içe alkışlayan HDP'den de çözüm adına bir şey bekleyemeyiz.
Türkiye'nin tek kurutuluş seçeneği, bu günleri 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce "Türkiye zifiri karanlık bir döneme girdi" diyerek tespit eden ve "Terörist öldürerek bu iş çözülmez. Bölgede can, mal, namus emniyetini temin edemediğiniz sürece yapılanlar bir netice vermez. Buraların elden çıkmasına engel olamadığınız sürece yapılmaya çalışılan işler beyhudedir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024