Türkiye 'şeffaflık'ta sınıfta kaldı
Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Başkanı Oya Özarslan, bugün Türkiye'nin 'açık yönetim ve şeffaflık' konularında dünya ile kıyaslandığında geri sıralarda kaldığının görüldüğüne işaret ederek, "Türkiye, Dünya Açık Yönetim Endeksi'nde 113 ülke arasında 82'inci sırada yer alıyor. Açık Bütçe Yönetimi Endeksi'ne göre ise puanı 100 üzerinden 44 puandadır" dedi
16.04.2017 00:00:00
ALİL MEMİŞ/İSTANBUL
Türkiye'nin önde gelen hukukçularının bir araya gelerek kurduğu Daha İyi Yargı Derneği ile Uluslararası Şeffaflık Derneği'nin iş birliğinde düzenlenen Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı Konferansı İstanbul'da gerçekleşti. Konferansta konuşan Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gün, "Türk toplumu adalete susamış durumda. Bunun sebebini herkes kendinde aramalıdır. Kendi davamız olduğunda doğru ve adaletli karara varılmasından çok davanın kendi lehimize sonuçlanmasını istiyoruz ve bunun için şartları zorluyoruz. Yılların birikimiyle geldiğimiz bu noktada önemli bir saptamamız var. Uyuşmazlık olduğunda karşı tarafın şeffaf ve dürüst olarak her delili sunmasını bekliyoruz ama kendimize döndüğümüzde şeffaf olmak istiyor muyuz? Uyuşmazlık mahkeme boyutuna geldiğinde mahkemenin sorunu çözüp uzlaşıyı sağlamasını mı yoksa kendimizi haklı gösteren kararı mı vermesini istiyoruz? Bu soruların cevaplarını verebildiğimiz ölçüde eleştiri yapma hakkına sahibiz. Yöneticilerimizi, siyasi partileri, hocalarımızı kısacası kimseyi suçlamayalım. Biz toplum olarak şeffaf olabiliyor muyuz? Önce bu soruya cevap arayalım. Bu nedenle en doğru ve adaletli sonucu almak için en doğru veriyi verip o sistemi doğru çalıştırmanız gerekiyor. Diğer bir değişle tam ve doğru ifşa ve ibraz mekanizmalarını hayata geçirmeliyiz" şeklinde konuştu.
Türkiye şeffaflıkta notu kırık öğrenci gibi
Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Başkanı E. Oya Özarslan da "Açık Yönetim sözlük anlamı olarak; devletin taahhütlerini halka açıp onların denetimine sunuyor olmasıdır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu dünya ile kıyasladığımızda geri sıralarda kaldığımızı görüyoruz. Türkiye, Dünya Açık Yönetim Endeksi'nde 113 ülke arasında 82'inci sırada yer alıyor. Açık Bütçe Yönetimi Endeksi'ne göre ise puanı 100 üzerinden 44 puandadır. Son 20 yıla bakıldığında puanımızın 40'lı seviyeler dolaylarında kaldığını kayda değer bir ilerleme gerçekleştiremediğini görüyoruz. Diğer bir ifadeyle şeffaflık konusunda ülke olarak notu kırık öğrenci gibiyiz" dedi.
Demokrasi yerine açık toplum
21. Yüzyılda Açık Toplum, Medya Özgürlüğü ve Demokrasi konusunda konuşan Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Somer de, demokrasi kelimesinin artık ağırlığını yitirdiğine işaret ederek, "Açık toplum terimi tüm dünyada önem kazandı. Açık Toplum özetle farklı olan ve yeni gelenler ya da göç edenler ile bir arada yaşayabilme durumudur. Dünyada ekonomik milliyetçiliğin yükselmesi ile karşı karşıyayız. Açık toplum konusunda dünyada bir kutuplaşma, ayrılık söz konusu. Dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi bu durum Türkiye içinde geçerliliğini koruyor. Açık toplumu savunan insanlar aslında diğerlerinin ne olduğunu anlamıyorlar. Amerika'da demokratik bir kriz yaşanıyor ve her geçen gün bu kriz yaşanmaya devam edebiliyor. Açık toplum savunulacaksa bunu savunacak olan temeller dünyada karşı taraf ne istiyor? Dünyada hangi argümanlarla bu konuyu savunabiliriz? Neden anlayamıyorlar? Konusunda izah edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Karşılıklı suçlamalar var
"Türkiye'de Hukuk Zihniyeti" isimli kitabında yer verdiği araştırmalardan bahseden Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya, "İnsanımızda hep 'başkası suçlu' eğilimi var. Avukatlara soruyoruz hakim ve savcıların yüzde 36 oranında adil olduğunu söylüyor. Hakim ve savcılara 'Avukatlar ne kadar dürüstler?' diye soruyoruz. Onlar da avukatların yüzde 39 oranında dürüst olduğunu söylüyor. Birbirinin işini beğenmeme, kabahati karşıda görme gibi bir durum söz konusu. Diğer yandan hukuk fakültesi öğrencilerine sınav başarısı ile adalet bilinci arasındaki ilişkiyi soruyoruz, 'yüzde 29 oranında vardır' diyorlar. Hocalara soruyoruz onlar da yüzde 27 gibi benzer bir oranda vardır diyor. Hukukun değil kültürün üstünlüğü var. Kültür ve zihniyet ne söylüyorsa o oluyor" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin önde gelen hukukçularının bir araya gelerek kurduğu Daha İyi Yargı Derneği ile Uluslararası Şeffaflık Derneği'nin iş birliğinde düzenlenen Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı Konferansı İstanbul'da gerçekleşti. Konferansta konuşan Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gün, "Türk toplumu adalete susamış durumda. Bunun sebebini herkes kendinde aramalıdır. Kendi davamız olduğunda doğru ve adaletli karara varılmasından çok davanın kendi lehimize sonuçlanmasını istiyoruz ve bunun için şartları zorluyoruz. Yılların birikimiyle geldiğimiz bu noktada önemli bir saptamamız var. Uyuşmazlık olduğunda karşı tarafın şeffaf ve dürüst olarak her delili sunmasını bekliyoruz ama kendimize döndüğümüzde şeffaf olmak istiyor muyuz? Uyuşmazlık mahkeme boyutuna geldiğinde mahkemenin sorunu çözüp uzlaşıyı sağlamasını mı yoksa kendimizi haklı gösteren kararı mı vermesini istiyoruz? Bu soruların cevaplarını verebildiğimiz ölçüde eleştiri yapma hakkına sahibiz. Yöneticilerimizi, siyasi partileri, hocalarımızı kısacası kimseyi suçlamayalım. Biz toplum olarak şeffaf olabiliyor muyuz? Önce bu soruya cevap arayalım. Bu nedenle en doğru ve adaletli sonucu almak için en doğru veriyi verip o sistemi doğru çalıştırmanız gerekiyor. Diğer bir değişle tam ve doğru ifşa ve ibraz mekanizmalarını hayata geçirmeliyiz" şeklinde konuştu.
Türkiye şeffaflıkta notu kırık öğrenci gibi
Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Başkanı E. Oya Özarslan da "Açık Yönetim sözlük anlamı olarak; devletin taahhütlerini halka açıp onların denetimine sunuyor olmasıdır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu dünya ile kıyasladığımızda geri sıralarda kaldığımızı görüyoruz. Türkiye, Dünya Açık Yönetim Endeksi'nde 113 ülke arasında 82'inci sırada yer alıyor. Açık Bütçe Yönetimi Endeksi'ne göre ise puanı 100 üzerinden 44 puandadır. Son 20 yıla bakıldığında puanımızın 40'lı seviyeler dolaylarında kaldığını kayda değer bir ilerleme gerçekleştiremediğini görüyoruz. Diğer bir ifadeyle şeffaflık konusunda ülke olarak notu kırık öğrenci gibiyiz" dedi.
Demokrasi yerine açık toplum
21. Yüzyılda Açık Toplum, Medya Özgürlüğü ve Demokrasi konusunda konuşan Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Somer de, demokrasi kelimesinin artık ağırlığını yitirdiğine işaret ederek, "Açık toplum terimi tüm dünyada önem kazandı. Açık Toplum özetle farklı olan ve yeni gelenler ya da göç edenler ile bir arada yaşayabilme durumudur. Dünyada ekonomik milliyetçiliğin yükselmesi ile karşı karşıyayız. Açık toplum konusunda dünyada bir kutuplaşma, ayrılık söz konusu. Dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi bu durum Türkiye içinde geçerliliğini koruyor. Açık toplumu savunan insanlar aslında diğerlerinin ne olduğunu anlamıyorlar. Amerika'da demokratik bir kriz yaşanıyor ve her geçen gün bu kriz yaşanmaya devam edebiliyor. Açık toplum savunulacaksa bunu savunacak olan temeller dünyada karşı taraf ne istiyor? Dünyada hangi argümanlarla bu konuyu savunabiliriz? Neden anlayamıyorlar? Konusunda izah edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Karşılıklı suçlamalar var
"Türkiye'de Hukuk Zihniyeti" isimli kitabında yer verdiği araştırmalardan bahseden Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya, "İnsanımızda hep 'başkası suçlu' eğilimi var. Avukatlara soruyoruz hakim ve savcıların yüzde 36 oranında adil olduğunu söylüyor. Hakim ve savcılara 'Avukatlar ne kadar dürüstler?' diye soruyoruz. Onlar da avukatların yüzde 39 oranında dürüst olduğunu söylüyor. Birbirinin işini beğenmeme, kabahati karşıda görme gibi bir durum söz konusu. Diğer yandan hukuk fakültesi öğrencilerine sınav başarısı ile adalet bilinci arasındaki ilişkiyi soruyoruz, 'yüzde 29 oranında vardır' diyorlar. Hocalara soruyoruz onlar da yüzde 27 gibi benzer bir oranda vardır diyor. Hukukun değil kültürün üstünlüğü var. Kültür ve zihniyet ne söylüyorsa o oluyor" şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.