Türk milleti bir bütündür. Bu bütünü oluşturan Laz olsun, Kürt olsun, Gürcü olsun, Çerkez olsun bütün unsurlar birbirleriyle öyle bütünleşmiş bir haldedir ki, ayrılmaları hiç ama hiç mümkün değildir.
Türk milletini oluşturan bu unsurları ayırmaya kalkmak büyük bir fitne çıkaracaktır.
Bölücülük yaptığı gerekçesiyle kapatılan bir partinin tutuklu bulunan milletvekilleri salıverileceği günlerde bir röportaja şahit olmuştum. Bu tutuklulardan birinin annesine "oğlunuz yanınıza geldiğinde ona ilk olarak ne diyeceksiniz? Diye sorulunca, 60-65 yaşlarında olduğunu zannettiğim bu annemiz, "adam ol oğlum adam ol diyeceğim" diye cevap vermişti.
İşte Türkiye'yi bölme emelleri olan iç ve dış güçlere hizmet edenlerin anneleri bile onları tasvip etmiyor ve onlara adam olması için nasihatte bulunuyor.
Biz bu analarımızı oğlu yanlış yaptı diye dışlayacak ve terör örgütlerinin kucağına mı terk edeceğiz? Biz bu analarımız ve onlar gibi düşünen milyonlarca Güneydoğulu vatandaşımızı kazanamazsak kimi kazanabiliriz?
Üç beş tane haddini bilmez ve ihanet içinde olanlar yüzünden bin yıldır aynı idealler uğruna omuz omuza şehit olmuş Kürt kardeşlerimizle karşı karşıya mı geleceğiz. Bu hainleri kullanan iç ve dış odaklarda zaten bunu istemiyorlar mı?
Terörist başı Apo için miting düzenleniyor ve bu mitinglere kadın, çoluk, çocuk binlerce insan getiriliyor. Düz bir mantıkla düşünürseniz sanki bu insanlar Apo için orada bulunuyormuş gibi düşünebilirsiniz. Zaten bu mitingleri tertip eden güç odakları da bizim böyle düşünmemizi ve Türk milletinin ayrılmaz bir unsuru olan Kürt kardeşlerimize karşı içimizde nefret duyguları oluşmasını istiyor.
Ama gerçekte hiç de böyle değil. Bu mitinglere katılan insanlara sorsanız yüzde 90-95'i bu mitinglerin ne için yapıldığını neden orada bulunduklarını bile emin olun bilmiyorlardır.
Bu insanlar bir şekilde toparlanıp bu mitinglere getirilerek bir mesaj veriliyor. Mitingleri düzenleyenler vermek istedikleri ayrılık mesajlarını bu şekilde vermiş ve Kürt kardeşlerimizin gönlüne ayrılık tohumları ekmiş oluyorlar. Bu mitinglerde bir de Türk bayrağına bir hakaret senaryosu düzenleyerek Türk milletini de bilemiş oluyorlar. Bayrağa ve Vatana olan sevgisi kaşınan ve bilenen milletimiz de bu milli duyarlılıktan dolayı patlama noktasına getirilmiş oluyor. Trabzon'da vuku bulan linç girişimi bu senaryolar ve bu bilenmenin sonucudur. Böyle devam ederse gelecekte olabileceklerin yanında basit kalacaktır.
Amaç Türkiye'de bir iç çatışma çıkarmak mı?
Türk milletiyle birbirine inanç ve akrabalık bağlarıyla adeta kenetlenmiş olan Kürt kardeşlerimizi ancak bir karışıklıkla ayırmak mümkün olacaktır. Bence yapılmak istenen budur.
Bu oyuna gelinmemeli ve bu hain oyunu bozacak adımlar bir an önce atılmalıdır.
Üzülerek ifade ediyorum ki, siyasiler bu gidişata seyirci kalmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Bu süreci durdurmak ellerindeyken durdurmayanlar tarih ve millet önünde sorumluluk altında olacaklardır.
Peki, çıkış yolu nedir?
Ülkemizi siyasi, ekonomik ve sosyal problemlerinden kurtarmak için "Ne olursan ol yine gel, bu kapı ümitsizlik kapısı değil" anlayışına sahip siyasilere ihtiyaç vardır.
Adı yolsuzluklara karışmış, ABD'den icazet almış, dinler arası diyalog bataklığına saplanmış, mumu sönmüş, bir o parti bir bu parti diye bir kucaktan başka bir kucağa gezmiş ve yılardan bu yana hiçbir varlık göstermemiş siyasiler bu anlayışı temsil etmek şöyle dursun anlamakta bile acze düşerler.
Bugün ihtiyaç duyduğumuz bu anlayışın sahibi, mitinglerinde "Türk Kürt kardeştir ayıranlar kalleştir" sloganları hiç susmayan, ekonomide "milli ekonomi modeli" anlayışıyla çözüm olacak bir proje üreten ve sosyal devlet projesiyle en Doğu'dan en Batı'ya Türkiye'nin çehresini görülmemiş bir şekilde hem de AB ve IMF'ye muhtaç olmadan değiştirme sözü veren BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Var mısın Türkiye?
Türk milletini oluşturan bu unsurları ayırmaya kalkmak büyük bir fitne çıkaracaktır.
Bölücülük yaptığı gerekçesiyle kapatılan bir partinin tutuklu bulunan milletvekilleri salıverileceği günlerde bir röportaja şahit olmuştum. Bu tutuklulardan birinin annesine "oğlunuz yanınıza geldiğinde ona ilk olarak ne diyeceksiniz? Diye sorulunca, 60-65 yaşlarında olduğunu zannettiğim bu annemiz, "adam ol oğlum adam ol diyeceğim" diye cevap vermişti.
İşte Türkiye'yi bölme emelleri olan iç ve dış güçlere hizmet edenlerin anneleri bile onları tasvip etmiyor ve onlara adam olması için nasihatte bulunuyor.
Biz bu analarımızı oğlu yanlış yaptı diye dışlayacak ve terör örgütlerinin kucağına mı terk edeceğiz? Biz bu analarımız ve onlar gibi düşünen milyonlarca Güneydoğulu vatandaşımızı kazanamazsak kimi kazanabiliriz?
Üç beş tane haddini bilmez ve ihanet içinde olanlar yüzünden bin yıldır aynı idealler uğruna omuz omuza şehit olmuş Kürt kardeşlerimizle karşı karşıya mı geleceğiz. Bu hainleri kullanan iç ve dış odaklarda zaten bunu istemiyorlar mı?
Terörist başı Apo için miting düzenleniyor ve bu mitinglere kadın, çoluk, çocuk binlerce insan getiriliyor. Düz bir mantıkla düşünürseniz sanki bu insanlar Apo için orada bulunuyormuş gibi düşünebilirsiniz. Zaten bu mitingleri tertip eden güç odakları da bizim böyle düşünmemizi ve Türk milletinin ayrılmaz bir unsuru olan Kürt kardeşlerimize karşı içimizde nefret duyguları oluşmasını istiyor.
Ama gerçekte hiç de böyle değil. Bu mitinglere katılan insanlara sorsanız yüzde 90-95'i bu mitinglerin ne için yapıldığını neden orada bulunduklarını bile emin olun bilmiyorlardır.
Bu insanlar bir şekilde toparlanıp bu mitinglere getirilerek bir mesaj veriliyor. Mitingleri düzenleyenler vermek istedikleri ayrılık mesajlarını bu şekilde vermiş ve Kürt kardeşlerimizin gönlüne ayrılık tohumları ekmiş oluyorlar. Bu mitinglerde bir de Türk bayrağına bir hakaret senaryosu düzenleyerek Türk milletini de bilemiş oluyorlar. Bayrağa ve Vatana olan sevgisi kaşınan ve bilenen milletimiz de bu milli duyarlılıktan dolayı patlama noktasına getirilmiş oluyor. Trabzon'da vuku bulan linç girişimi bu senaryolar ve bu bilenmenin sonucudur. Böyle devam ederse gelecekte olabileceklerin yanında basit kalacaktır.
Amaç Türkiye'de bir iç çatışma çıkarmak mı?
Türk milletiyle birbirine inanç ve akrabalık bağlarıyla adeta kenetlenmiş olan Kürt kardeşlerimizi ancak bir karışıklıkla ayırmak mümkün olacaktır. Bence yapılmak istenen budur.
Bu oyuna gelinmemeli ve bu hain oyunu bozacak adımlar bir an önce atılmalıdır.
Üzülerek ifade ediyorum ki, siyasiler bu gidişata seyirci kalmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Bu süreci durdurmak ellerindeyken durdurmayanlar tarih ve millet önünde sorumluluk altında olacaklardır.
Peki, çıkış yolu nedir?
Ülkemizi siyasi, ekonomik ve sosyal problemlerinden kurtarmak için "Ne olursan ol yine gel, bu kapı ümitsizlik kapısı değil" anlayışına sahip siyasilere ihtiyaç vardır.
Adı yolsuzluklara karışmış, ABD'den icazet almış, dinler arası diyalog bataklığına saplanmış, mumu sönmüş, bir o parti bir bu parti diye bir kucaktan başka bir kucağa gezmiş ve yılardan bu yana hiçbir varlık göstermemiş siyasiler bu anlayışı temsil etmek şöyle dursun anlamakta bile acze düşerler.
Bugün ihtiyaç duyduğumuz bu anlayışın sahibi, mitinglerinde "Türk Kürt kardeştir ayıranlar kalleştir" sloganları hiç susmayan, ekonomide "milli ekonomi modeli" anlayışıyla çözüm olacak bir proje üreten ve sosyal devlet projesiyle en Doğu'dan en Batı'ya Türkiye'nin çehresini görülmemiş bir şekilde hem de AB ve IMF'ye muhtaç olmadan değiştirme sözü veren BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Var mısın Türkiye?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024