Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şadan Eren, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkür etti ve iade-i ziyarette bulunacağını söyledi. Ayrıca Şadan Eren, Trabzon'un sorunlarını içeren bir dosya ve CD'yi de BTP liderine verdi. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, BTP Genel Başkan Vekili Ali Gedik, Genel Başkan yardımcılarından Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Harun Kayacı, Bilal Karamus, MYK üyesi Selim Kotil, Hüseyin Zengin, BTP Trabzon İl Başkanı Nihat Hekimoğlu ve diğer partililer Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaret etti.BTP lideri Prof. Dr. Baş ziyaret esnasında yaptığı konuşmada Türkiye'nin içerisinde bulunduğu ekonomik dar boğazı ve sebeplerini anlattı. Çözümün ise kendilerine ait olan Milli Ekonomi Modeli'nde olduğunun altını çizdi.Başbakan projelerimi çalıyorBaşbakan Erdoğan'ın 20 gün önce tüketiciyi destekleyeceğiz ifadesini kullandığını hatırlatan Baş şunları söyledi: "Aslında onların uyguladığı ekonomi modelinde böyle bir destek yok. Ama onu da bizden çaldı. Bizim milli ekonomi modelinin şartlarından bir tanesi tüketiciyi destekleme, sosyal devlet projesiyle tüketiciyi destekleme fonudur. Sosyal devlet projesinde biz mesela ev hanımlarını emekli ediyoruz, daha evvel işçi memur olamamış yaşlı ağabeylerimizi emekli ediyoruz çocuklara çocuk maaşı bağlıyoruz. Doğum ikramiyeleri veriyoruz, ayrıca gerek memurun gerekse işçinin şu andaki imkanları kesinlikle geçim şartlarıyla mutabakat halinde değil. Arada çok ciddi farklar var. İyi kötü piyasada mamul var, ama müşteri yok. Niye? Vatandaşın cebinde para yok ki müşteri olabilsin. Dolayısıyla şu an yapılacak olan iş, tüketicici destekleme yönünde hükümetten istenen zamdır, neyse bunu istemektir. Bunu yaparsanız siz müşteri bulursunuz, elinizdeki mamulünüz satılınca da üretimi arttırırsınız. Kapasiteyi tam olarak devreye koyarsınız. Yüzde kaç kapasiteyle çalışıyor sanayiler? Yüzde 50'yi geçmez. Yüzde yirmiyle çalışanlar var, yüzde on beş ile çalışanlar var. Ama tüketimi ne yapacak? Bunu arttıracak, bu dönemde kredi alabilirsiniz."Biz şimdi diyoruz ki: eğer bizim malımıza müşteri olan sınıfı biz güçlendirirsek, dün bir çift ayakkabı alan, bir takım elbise alan, bir gömlek alan vatandaşı şimdi 10 tane alabilecek seviyeye taşıdığımızda; biz işte bu sosyal devlet fonlarıyla, vergi fonlarıyla, faizsiz kredilerle bunu 10 gömlek 10 ayakkabı alabilecek noktaya taşıdığımız gün siz de o zaman yönetici olarak biri ona çıkartmak mecburiyetinde kalacaksınız."Trabzon- Samsun Karayolunu niçin Japonlar'a yaptırıyorlar?Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasına şöyle devam etti: "Trabzon- Samsun karayolunu yapacaklar, Trabzon Samsun karayolunu yapan siyaset, yaptıran siyaset Türk parasıyla bunu yaptırmadı. Ne yaptı Japonya'dan bilmem hangi firmadan veya Japon bilmem hangi bakanlığından kredi aldılar. Bayındırlık Bakanlığı'ndan diyelim kredi aldılar, bu krediyle Trabzon samsun arasındaki karayolunun imarına gidildi. Soruyorum bizim burada çalıştırdığımız işçi yerli mi, yerli, efendim daha kullandığımız çimento yerli mi, yerli. Toprak veya kum, çakıl her şey yerli mi, yerli. Birkaç tane makine var iş makinesi var, onlar da bir dönem için değildir. Bir makineyi alırsın 15 sene gider. Onu da yerli kabul edebilirsiniz. Ki bunu o oran içerisinde hesaplarsanız %5'e tekabül bile etmez. Her şeyi yerli olan emeğin üretimin karşılığını sen alıyorsun Japonya'dan faizli borç ve onunla yol yapıyorsun. Her milletin ve devletin Gayri Safi Milli Hasıla dediğimiz yıl sonu karı vardır. Bu kar para cinsinden olmaz. Faraza Türkiye'nin diyelim 300 milyon GSMH'si oldu, bir yıl evvel bu 280 veya 270 idi veya 250 idi. Şimdi bu Gayri Safi Milli Hasılayı Türkiye piyasaya baktığımız zaman 30 bilemedin 40 katrilyon Türk parasıyla yapıyor. Bir örnek olsun diye bir misal vereceğim elinizde bir çuval mısır var gidip bunu tarlaya ekiyoruz bu bir çuval mısırın karşılığında biz on çuval mısır elde ediyoruz. Şimdi bir çuval mısıra biz 1 milyar Türk lirası vermiş olalım işte işçiliğiydi, gübresiydi vesair o bir çuvalı atıyoruz ama bunun karşılığında 10 misli mamul elde ediyoruz. 1 milyar bize 10 katını getiriyor. 1 milyarlık malın karşılığında döner piyasada paramız var ama 9 mislinin karşılığında paramız yok. Şimdi iki sene bunu üst üste yaptığımız zaman piyasada para az oluyor mamul fazla oluyor. Yani ciddi bir para darlığına giriyoruz. Ne yapıyorsunuz devlet olarak siz para nedir para emeğin karşılığıdır para üretimin karşılığıdır. Çok daha fazla tarifleri var ama bu iki şey şuan da anlatmak istediğimizi karşılar. Şimdi siz emeğiniz ortada, ürününüz ortada ne yapacaksınız buna mukabil iki yıl arasındaki gelir farkıyla birlikte mamulünüzün bir kısmını paraya tebdil edeceksiniz. O piyasada dönen hıza göre. Ve böylece para boşluğunu dolduracaksınız. Bunu böyle yapmadılar. Bu para boşluğunu doldurmanın para basmanın adına malum ekonomide senyoraj hakkını kullanma denir. Biz 20 yıldan beri maalesef bunu yapmıyoruz. Ne yaptık gittik Dünya Bankası'ndan piyasada noksan olan parayı faizli krediyle aldık. IMF'den faizli krediyle aldık. Alman bankasından, İngiliz bankasından, Amerikan bankasından faizli krediyle aldık iç piyasadan faizli kredilerle aldık bütün bu krediler faizler öyle üst üste yığılıyor ki, mesela bir yılda bizim ödememiz gereken faiz miktarı 120 katrilyona ulaşıyor. Geçen 2004 yılı için bunu hesap edersek 120 katrilyona topladığımız vergi 91-92 katrilyona geliyor, yani bizim vergimiz aldığımız borçların faizine kifayet etmiyor. Bu ne olmuş oluyor. Biz kendi elimizle tahsil ettiğimiz istihsalimizi aldığımız borçlarla birlikte karşılığı karşılığı para haline geldiği için yabancılara bedava ihraç ediyoruz. Afedersiniz bir de bunun hamal gibi faizini ödüyoruz. Böyle bir ülkenin kalkınması mümkün mü? Uygulanan model Türk milletine uymuyorSen işçine sen memuruna sen sanatkarına, sanayicine, tarım kesimine ormancına denizcine bu mantıkla, bu felsefeyle, bu inançla bir tek kuruş veremezsin. Vermen mümkün değildir. Eğer ona zammı düşünüyorsan dahi gene borç alıp vermek mecburiyetindesin. İşte bu şu sebeple oluyor ben o sebepler üzerinde durmuyorum ama Türkiye'de bu bana göre, ki hakikate göre de bu böyledir. Çok ciddi oyunlar oynanıyor. Bu mantıkla Türk milletinin üretimi elinden çalınıyor. Hem de hukuki yollarla adam elinden malı gidiyor haberi yok. Mesela konuşuyoruz bunu Allah Allah çok doğru diyorsun İzmir oda başkanı. Ziyaretimde bu konuyu anlattığımda yahu çok doğru diyorsun dedi biz buna hiç dikkat etmemiştik. Sayın başkanım dedim bizi bak böyle soyuyorlar, haklısınız soyuyorlar dedi. Şimdi bu nedenleri çoğaltabiliriz ortaya çıkan netice bizde uygulanan ekonomi modeli Türk milletine ait bir model değildir. İşte biz bunu görerek yepyeni bir model denedik ki tez de bana aittir. Ve bu tez Amerikan üniversitelerinde İngiltere'de Cambridge'de tez konusu olmuş. Aslında dediğim gibi bugüne kadar siz muhterem Şadan bey ağabeyimin bir çok defa ziyaret etmem bu konuda noksanlarımızın tamamlanması için görüş almam gerekiyordu, bu benim noksanım, kabul ediyorum. Başarılı bir odadır TTSO. Geç de olsa noksanımızı fark ettik şimdi görüşünüzü almaya geldik."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.