24 Şubat, Trabzonlular'a neler hatırlatır neler... Gelin bir kere daha bugünün hatırlattıklarnı dile getirelim. Acılı günler, gözyaşlarının pınar olduğu yıllar... Bütün düşmanların üzeremize saldırdığı dönemler... Bu zorul ve çetin saldırılar sonucu Erzurum, Ruslar'ın eline geçer, Karadeniz Bölgesi'ndeki sahil kuvvetlerimiz arkadan sarılmamak için Tirebolu ilçesinin Harşit Deresi sırtlarına çekilir.
Askerlerimizin geri çekilmekte olduğunu gören Trabzonlular, düşman eline esir düşmemek için her şeyini bırakıp kuvvetlerimizin bulunduğu emniyetli bölgeler ulaşmak için yollara dökülürler. Bir başka deyişle muhacir olurlar. Muhacirlik olayının Trabzon tarihinde çok büyük bir yeri vardır. O günleri yaşamış olanlara muhacirliği sorunca, derin bir nefes alırlar ve ah çekerek anlatmaya başlarlar. Saatler su gibi akıp gider, fakat muhacirlik hatıraları bitmez, tükenmez.
Öyle acı olaylar ki,onları anlatmaya kelimeler yetmez. Bir nesil muhacirlik hatırlarını dinleye dinleye büyüdü. Ama bugün, maalesef muhacirlik hatırlarını anlatacak, o günleri yaşamış çok az insan kalmıştır. O hatıralardan ders almak ise çok daha önemli.
Evet, 1916 yılının Şubat ayı soğuk, karlı, tipili bir havada Trabzonlular, evlerini, barklarını, bütün eşyalarını bırakıp muhacir olarak, çok sevdikleri Trabzon'dan ayrılıyorlar. Artık Trabzonlular, evin-barkın, malın-mülkün değil, canını kurtarmanın hesabını yapıyorlar. Trabzonlular, şehirde kalıp düşmana esir düşmektense, şehri terk edip yollarda can vermeyi tercih ediyorlar.
4 Mart 1916 tarihinde Rus Askeri Trabzon'a giriyor. Fatih'in fethinden tam dört buçuk asır sonra, Trabzon düşman işgalini uğruyor. Rusların Rize ve Trabzon topraklarına girmeleri, halkımızı çok derinden yaralamıştı. Halkımız bu yenilgiyi bir türlü hazmedemiyordu. Ruslar, Trabzon'u işgal etmişti, ama halkımızın çarpışma azimin kıramamıştı. Ruslar, Of, Çaykara, Sürmene, Araklı, Yomra, Akçaabat, Vakfıkebir ve Tonya ilçelerinin iç köylerine sokulamamışlardı. Bu ilçelerin halkı kendi silahlarıyla Rus ordusuna karış direnmiş ve fırsat buldukça baskınlar düzenlemiş, Rus ordusuna ağır kayıplar vermişlerdi.
Nihayet Rusya'da Bolşevik ihtilali olur ve Rus ordusu Trabzon'dan çekilmeye başlar. Harşit Vadisi yamaçlarına siperlenip iki buçuk yıl Rus ordusu karşısında dikilen ve onların ilerlemesine fırsat vermeyen kuvvetlerimiz 24 Şubat 1918'te Trabzon'a girer. Askerlerimizle birlikte yıllarca hasretini çekmiş halkımız da Trabzon'a kavuşur.
Şimdi hep birlikte, o mutlu günleri gören bir görgü şahidin anlattıklarına dinleyelim: "O gün görülmeliydi. Şehre karadan yürüyerek giren her Trabzonlu ilk iş olarak Trabzon toprağına kapanıp sevinç gözyaşlarıyla ıslatıncaya kadar toprağı öpüyordu. Kayıkla limana girenler iskeleye ayak basar basmaz hemen yerlere kapanıyordu. Yurduna, bayrağına, sancağına kavuşmak bahtiyarlığına erdiği için Allah'a hamd ve sena ediyordu. Hele şehir içinde karşılaşmış olanlar sevinç gözyaşları akıtarak kucaklaşıyorlardı. Velhasıl o gün, bir başka bayram vardı."
Her 24 Şubat'ı aynı heyecanla kutlamak ve yanık muhacirlik türkülerini gençlerimizin kulaklarında çınlatmak zorundayız. Böyle yaparsak, duyarlılığımız daha çok artak ve iyi niyetimizden faydalanmak isteyenler, kendilerine yol bulamalar.
Trabzon'un kurtuluş bayramı, bütün Trabzonlular'a hayırlı olsun.
Askerlerimizin geri çekilmekte olduğunu gören Trabzonlular, düşman eline esir düşmemek için her şeyini bırakıp kuvvetlerimizin bulunduğu emniyetli bölgeler ulaşmak için yollara dökülürler. Bir başka deyişle muhacir olurlar. Muhacirlik olayının Trabzon tarihinde çok büyük bir yeri vardır. O günleri yaşamış olanlara muhacirliği sorunca, derin bir nefes alırlar ve ah çekerek anlatmaya başlarlar. Saatler su gibi akıp gider, fakat muhacirlik hatıraları bitmez, tükenmez.
Öyle acı olaylar ki,onları anlatmaya kelimeler yetmez. Bir nesil muhacirlik hatırlarını dinleye dinleye büyüdü. Ama bugün, maalesef muhacirlik hatırlarını anlatacak, o günleri yaşamış çok az insan kalmıştır. O hatıralardan ders almak ise çok daha önemli.
Evet, 1916 yılının Şubat ayı soğuk, karlı, tipili bir havada Trabzonlular, evlerini, barklarını, bütün eşyalarını bırakıp muhacir olarak, çok sevdikleri Trabzon'dan ayrılıyorlar. Artık Trabzonlular, evin-barkın, malın-mülkün değil, canını kurtarmanın hesabını yapıyorlar. Trabzonlular, şehirde kalıp düşmana esir düşmektense, şehri terk edip yollarda can vermeyi tercih ediyorlar.
4 Mart 1916 tarihinde Rus Askeri Trabzon'a giriyor. Fatih'in fethinden tam dört buçuk asır sonra, Trabzon düşman işgalini uğruyor. Rusların Rize ve Trabzon topraklarına girmeleri, halkımızı çok derinden yaralamıştı. Halkımız bu yenilgiyi bir türlü hazmedemiyordu. Ruslar, Trabzon'u işgal etmişti, ama halkımızın çarpışma azimin kıramamıştı. Ruslar, Of, Çaykara, Sürmene, Araklı, Yomra, Akçaabat, Vakfıkebir ve Tonya ilçelerinin iç köylerine sokulamamışlardı. Bu ilçelerin halkı kendi silahlarıyla Rus ordusuna karış direnmiş ve fırsat buldukça baskınlar düzenlemiş, Rus ordusuna ağır kayıplar vermişlerdi.
Nihayet Rusya'da Bolşevik ihtilali olur ve Rus ordusu Trabzon'dan çekilmeye başlar. Harşit Vadisi yamaçlarına siperlenip iki buçuk yıl Rus ordusu karşısında dikilen ve onların ilerlemesine fırsat vermeyen kuvvetlerimiz 24 Şubat 1918'te Trabzon'a girer. Askerlerimizle birlikte yıllarca hasretini çekmiş halkımız da Trabzon'a kavuşur.
Şimdi hep birlikte, o mutlu günleri gören bir görgü şahidin anlattıklarına dinleyelim: "O gün görülmeliydi. Şehre karadan yürüyerek giren her Trabzonlu ilk iş olarak Trabzon toprağına kapanıp sevinç gözyaşlarıyla ıslatıncaya kadar toprağı öpüyordu. Kayıkla limana girenler iskeleye ayak basar basmaz hemen yerlere kapanıyordu. Yurduna, bayrağına, sancağına kavuşmak bahtiyarlığına erdiği için Allah'a hamd ve sena ediyordu. Hele şehir içinde karşılaşmış olanlar sevinç gözyaşları akıtarak kucaklaşıyorlardı. Velhasıl o gün, bir başka bayram vardı."
Her 24 Şubat'ı aynı heyecanla kutlamak ve yanık muhacirlik türkülerini gençlerimizin kulaklarında çınlatmak zorundayız. Böyle yaparsak, duyarlılığımız daha çok artak ve iyi niyetimizden faydalanmak isteyenler, kendilerine yol bulamalar.
Trabzon'un kurtuluş bayramı, bütün Trabzonlular'a hayırlı olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018