Son günlerde yaşadığımız olaylara bir baktığımızda şu apaçık bir şekilde görülüyor ki; bizim iç ve dış politikamız AB ve ABD'ye devredilmiştir. Bunun tersini söyleyenler ya önünü göremeyecek kadar kördür ya da bu teslim olunmuşluğun örtülmesi görevini üstlenmiştir.Aslında uzun bir süredir hükümetlerin yürüttüğü birbirinden farkı olmayan politikalar bu 'bağımsızlığın devri' felaketini kaçınılmaz kılıyordu. Bu süreç özellikle AKP hükümetiyle zirveyi yaşıyor.Ülkemin güzel insanlarından seçim zamanı "AB'ye gireceğiz, her şey güzel olacak" yalanıyla oy toplayanlar, icraat zamanı pervasızca yine aynı yalanların ardına sığınarak "işlerini" yürüttüler. Vatandaş bu yalanlarla oyalanadursun, AB ile yapılan anlaşmalarda ülke bağımsızlığının devri apaçık bir şekilde hayata geçiyordu. Kendi meclisimizde çıkardığımız pek çok yasa, vekalet verdiğimiz insanların 'gayretiyle' kendi ülkemizde 'hakimiyeti devrettiğimiz' anlamına geliyordu.İşte AKP bu işi, bırakıldığı yerden aldı ve AB ve ABD'nin dahi hayal edemeyeceği bir noktaya taşıdı. AB ile ilişkiler hiçbir dönemde bu kadar 'tek taraflı bir sevda' hüviyetinde yürütülmedi. Hele ABD ile ilişkiler 'tam anlamıyla teslimiyet' şekline bürünüverdi.Bu söylediklerimiz iftira mı?Bakalım.Kaç gündür verdiğimiz şehitleri konuşuyoruz. Ciğeri yanmış anaları, babaları, gelinleri gördükçe, boğazımız düğümleniyor, yumruklarımızı sıkıyoruz. Haliyle ülkeyi yönetenlerin de 'yumruklarını sıkmalarını' bekliyoruz. Dahası, o sıkılmış yumruğu masaya vurmalarını bekliyoruz.Peki ülke olarak gördüğümüz ne?Bir sınırötesi operasyondan bahsedip duruyoruz. Sürekli konuşuyoruz. Dahasını beklemeyin.Böyle bir operasyon olmalı mı, olmamalı mı tartışmasını bir kenara bırakarak, hükümet eden üyelerin tavırlarını gözler önüne sermek, yukarıda altını çizdiğimiz acı fotoğrafı seyretmek açısından çok önemli. ABD Büyükelçisi açıkça Kuzey Irak'ta böyle bir operasyonu yapamayacağımızı açıkça söyledi. Başbakanımız kükredi:- Buna büyükelçiler değil, biz karar veririz.Bu tavır bazı medya organlarında öyle verildi ki; sanırsınız Başbakan sıktı yumruğunu, vurdu masayı, masa paramparça.Ne gezer!Bu sadece vatandaşın gazını almaya yönelik, diplomatik olarak hiçbir gücü ifade etmeyen bir tavırdı. Bunu sonraki gelişmelerden daha iyi anlıyoruz. Başbakan önceki gün Bush'la bir görüşme yaptığını, konuyla ilgili bilgiler verdiğini, asker ölümlerinin tahammülümüzü zorladığını ifade ettiğini söyledi. Eeee, ne oldu bunlar söylenince. 'Stratejik müttefikimiz' hemen harekete geçip PKK kamplarını mı bombaladı, bırakın bunu, bize teröristlerle ilgili herhangi bir istihbari destek mi sağladı.Koskoca bir 'hayır'. Bunların hiçbiri olmadı. Konuyla yakından ilgilenen uzmanlar, bırakın askeri bir desteği, ABD'nin Kuzey Irak'taki terörist yapılanmayla ilgili en küçük bir istihbarat yardımında bile bulunmadığını belirtiyorlar.O zaman bu açıklamaların hiçbir anlamı yok. Sonra insanın sorası geliyor; 'bu nasıl stratejik ortaklık' diye. Öyle ya, ortaklıkta tarafların menfaatleri vardır, söz hakkı vardır, ortak paydaları vardır, bir hukuk çerçevesinde karşılıklı paylaşımlar vardır. Bunların hangisi var Allah aşkına. Hiçbirisi yok. Bizimkisi düpedüz 'teslimiyetçilik', hem de gönüllüsünden.Başka bir not daha ekleyerek yazıyı bitirelim. Başbakanımız burada yalandan yere yumruk sıkarken, Dışişleri Bakanımız sayın Abdullah Gül de İngiltere'de 'bir takım temaslarda' bulunmuş. Konu; Irak, İsrail'in saldırıları ve PKK eylemleri. Aslında yorum yapmaya bile gerek yok.Şu temas yaptığımız ülkeye bak.İngiltere kimdir?Söyleyelim; İngiltere ABD'nin gerçek anlamda 'startejik ortağı'dır. Ve Ortadoğu'da düşünülen yapılanmanın baş mimarlarındandır. Buna eşkıyadan medet dilenmek denir. Biz cürüm sahiplerinden 'çare' ararken, daha doğrusu 'teslimiyet ehli' insanların 'çare arama şovunu' seyrederken, yakın komşumuz İran'dan bir ses yükseldi. Bu sesi de diğer yazımızda değerlendirmeye çalışalım isterseniz.Sanırım bu ses ve bu sese karşı tavrımız, AB ve ABD'ye teslim edilmişliğimizi daha da gözler önüne serecek.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018