Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden 8 gün geçti. Bir taraftan mucize kurtuluşlar devam ederken, diğer taraftan depremden kurtulan vatandaşlarımızın yaraları elbirliği içinde sarılmaya çalışılıyor. Vefat sayısı 30 bini aştı ama hala enkaz altında on binlerce vatandaşımızın olduğu belirtiliyor. Depremin acısı devam ederken, gözler bu kadar büyük bir yıkımın yaşanmasına sebep olanlara çevrildi. Malum, AFAD'ın verilerine göre 6 bin 444 binanın yıkıldığı tespit edildi. AFAD, yıkıldığı ihbar edilen bina sayısının ise 11 bin 302 olduğunu açıklamıştı.
Hükümet, yaşanan bu yıkımın günah keçileri olarak müteahhitleri belirledi ve yıkılan binaların müteahhitleri gözaltına alınıp tutuklanmaya başladı.
Doğru, bir bina yıkıldıysa o binanın müteahhidi mutlaka sorumludur ve kesinlikle suçludur ama şu bir gerçek ki tek sorumlular da müteahhitler değildir.
Yaşanan yıkımlarda, bu binalara göz göre göre izin verenler de, bu yanlışlara göz yumanlar da, imar aflarıyla bunların önünü açanlar da, bu binaları gerektiği şekilde denetlemeyenler de, bu binaların bazıları defalarca mühürlenmesine rağmen, bu mühürlerin kırılıp aynen devam etmesine müsaade edenler de… kısaca o binaların depreme uygun üretilmesini sağlamayan tüm yetkili ve etkili kişiler de en az müteahhitler kadar sorumludur.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, "Bunlar yıkılmadan önce önlemler alınacaktı. Burada müteahhitler, hükümet yetkilileri, belediyeler, bu işin altında eli olan herkes sorumlu. Bu kadar aymazlık olur mu diyesi geliyor, haykırası geliyor insanın. Böyle bir şey olabilir mi!" ifadelerini kullanmıştı. Müteahhitler bir bir gözaltına alınmaya başlanınca da BTP lideri şu uyarıda bulundu: "Bütün günahı müteahhitlere yıkıp işin içinden sıyrılamazsınız. O binalara izin veren, ruhsat veren sizsiniz. Kaçak olanlarını imar affı ile affeden sizsiniz. Sorumlu sizsiniz!"
Müteahhitler peş peşe gözaltına alınmaya başladı. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, Malatya'da yıkılan binalarla ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında 31 kişi hakkında gözaltı kararı aldı. Adıyaman Besni'de yıkılan 6 binanın müteahhidi Şükrü İşitmen Mersin'de yakalandı. Gaziantep'te yıkılan Emre Apartmanı'nın şantiye şefi ve fenni mümessili Nazmi Tosun, İstanbul'da gözaltına alındı.
Depremde yıkılan Gaziantep'teki Ayşe Mehmet Polat Sitesi'nin müteahhidi ve fenni mümessili Mehmet Ertan Akay tutuklandı. Hatay'daki depremde yıkılan Rönesans Rezidans'ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun da tutuklanan müteahhitler arasında. Gaziantep'te depremde yıkılan Bahar Apartmanı'nın müteahhidi İbrahim Mustafa Uncuoğlu tutuklandı.
Yapılan zincirleme hataları göstermesi açısından Adıyaman'da bir otel ibretlik bir örnek. Adıyaman'ın meşhur otellerinden İsias Otel, KKTC'li ortaokul voleybol takımının da bulunduğu 60'dan fazla kişiye mezar oldu.
Otelin yapım aşaması, ilk depremde yıkılacağının zaten göstergesi…
"İki eski apartman dış cephe kaplamasıyla birleştirildi, iki kaçak kat çıkıldı. Lobi için kolonlar kolon ve kirişler kesildi. Kolonlar ve plakaların içine beton yemesin diye briketler kondu. Ve otel aslında yapı denetiminden geçmediği için mühürlendi... Ama ne olduysa nasıl olduysa hep o mühür kalktı!"
Otel adeta mezar olarak üretilmiş ve birileri de buna göz yummuş!
Otel sahibi suçlu, bu yapı cinayetini işleyenler suçlu da, defalarca mühürlenmesine rağmen bunu görmezden gelenler, izin verenlerde hiç suç yok mu?
Peki, ya imar aflarını çıkartanlar?
AKP iktidarı döneminde birçok imar affı gerçekleştirildi, en kapsamlısı ise 10 Mayıs 2018'de Meclis'te kabul edildi. Çıkan yasadan 7 milyon 208 bin bağımsız birim yararlandı, devletin kasasına da 26 milyar lira para girdi. Meclis oylamasına 223 milletvekili katıldı AKP'li 217 milletvekili kabul oyu verdi. Depremde yıkım gerçekleşen 10 ilin AKP'li milletvekilleri de evet oyu verdiler. Sonuç; 10 il yerle bir oldu. Şunu bir kez daha gördük ki, imar affının sonu yıkımdır.
Türkiye'nin en büyük iş adamları konfederasyonu olan TÜRKONFED, depremin yarattığı hasarla ilgili bir ön rapor hazırladı. Yapılan hesaplamaya göre, Kahramanmaraş depremlerinde can kaybı 72 bin 663'e, mali hasar 84.1 milyar doları bulacak. Öngörülen mali hasarın 70.75 milyar dolarının konut zararı, 10.4 milyar dolarının milli gelir kaybı ve 2.91 milyar dolarının işgünü kaybı…
26 milyar lira kasaya para girecek diye yapılan imar affının depremle birlikte yol açtığı ekonomik maliyet 84 milyar dolar… Yaşanan can kayıpları, ortaya çıkan felaket tablosu ise çok çok büyük…
Konunun uzmanı bilim insanlarına da yer verelim.
Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, Antakya ve İskenderun'un fay hattı üzerinde olmadığını belirterek, "Buradaki hasarların çoğunluğu zemin ve kötü yapılaşma. Yani sıvılaşma, yanal yayılma, yapının zemine uygun dizayn edilmemesinden kaynaklıdır. Hatay Hassa, Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinin tamamı fay üzerine oturuyor, bu ilçeleri fay kesiyor. Fayın kestiği bölgelerde ayakta duran tek bir yapı yok" dedi.
İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Kahramanmaraş merkezli depremlerin verdiği hasar hakkında "Sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmadan bu binalar projelendirilip, inşa edilmiş. Depremin suçu yok. Suç bu yanlış işlerin altına imza atanlarda" dedi.
Yabancı basında da olay şöyle değerlendirildi:
ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times deprem felaketine "imar affının" yol açtığını aktardı. Gazete, "Depremzedeler ve bina uzmanları kötü yapılmış binaların depremin yıkımının etkisini artırdığını söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019'daki seçim kampanyasında partisinin imar affı yasasını övmüştü" ifadesine yer verdi. İmar affı ile ilgili olarak New York Times'ın haberinde, "Bu hamle fay hattının üzerinde olan ve depremin meydana gelme ihtimali yüksek olan Türkiye'de riskliydi. Fakat seçmen buna ilgi gösterdi. Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'da Erdoğan bu affın 438 binden fazla ev sahibinin sorunlarını çözdüğünü söylemişti. Geçen haftaki yıkıcı depremlerden sonra o bölgeler içinde yaşayanlara mezar olan bina enkazlarıyla kaplı" gözlemi yapıldı.
Sadece müteahhitler değil, bu yıkımda imzası, onayı ve rızası bulunan herkes hesap vermeli!
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025