“10 Kasım ve milletin gönlünde yaşamak” adlı makalemizde Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü münasebetiyle milletimizin ortaya koyduğu tavrı tahlil etmeye çalışmış, millete mal olmanın ya da milletlin gönlünde öldükten sonra da yaşamanın ne anlama geldiğini izaha çalışmıştık.
Şimdi de bu yolda vicdani bir muhasebe yapmaya çalışalım.
Milletlerin tarihinde ulusal kurtuluş mücadelesi vermiş, milletine önder olmuş, topraklarının işgal altından kurtulmasında bizatihi cephelerde savaşlara katılarak katkı sağlamış, bağımsız bir devlet kurulmasına, dünyada saygın bir yere gelmesine sebep olmuş bir lidere sahip olmak gerçekten büyük bir şanstır.
Böyle bir değere sahip olan milletler de sahip olduğu böyle bir lideri asırlar boyu yâd eder, onun hatıralarını yaşatmak, çizdiği yoldan gitmek ister. Aynı zamanda bu liderin anısına sahip çıkmayı da ulusal çıkarları açısından önemser. Çünkü devletler ve milletler tarihe mal olmuş, kurtuluş mücadelesi vermiş liderleriyle anılır ve o liderler adeta o devletin ve milletin sembolü haline gelir.
Bunu gayet iyi bilen devlet ve millet düşmanları her fırsatta millete mal olmuş bu liderlerle milletin arası açmaya çalışırlar. Geçmişlerini kirli, fikirlerini zararlı gösterip, eserlerini yok etmeye çalışırlar. Bu faaliyetin temelinde yatan sebep; bir milletin geçmiş ile geleceği arasındaki bağı kopartarak milletlerin tarih hafızasından kurtuluşun sembolünü yok etmektir.
Tarihi kaynaklardaki ajanların (Lawrence’ların, Hamper’ların) yaptıklarına ve gelecek nesillere tavsiyelerine bakınca, haçlı batının Müslüman Türk’leri yok etmenin yolunun geçmişleriyle bağlarını kopartmakla, geçmişlerini unutturmakla mümkün olduğunu haber verdiklerini ve faaliyetlerini her zaman bu eksen üzerinden yürüttüklerini görürsünüz.
Prof. Dr. Haydar Baş “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler” adlı eserinde buna dikkat çekerek dış güçlerin ajan faaliyetleriyle, geçmişle bağları kopartmak için önemli şahsiyetlerin bırakın geride bıraktıkları eserlerini, mezarlarını bile yok etmeyi planladıklarını dile getirir.
Son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk üzerinde oynanmak istenen oyunlara, onun fikirlerinin ve eserlerinin sinsice ortadan kaldırılma faaliyetlerine bu açıdan bakıldığında milletimizin ne kadar büyük tehlikelerle karşı karşıda olduğunu daha iyi anlarız.
Milletimize tavsiyemiz odur ki; tarihe mal olmuş, milletine hizmet etmiş ulusal kahramanlarımıza, onların ortaya koydukları eserlerine, başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun eserlerine bu mantıkla sahip çıkınız.
Devletin binasını çökertmek niyetinde olanlar, o binayı oluşturan taşları birer birer yerinden oynatarak yıkarlar. Devletimiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunlara bakınca bir değil, onlarca, yüzlerce taşları yerinden oynatanların son sürat yıkıma destek olduklarına şahit oluyoruz. Uyanık olmaz, yerinden oynatılan taşlara sahip çıkmazsanız, gelecekte sığınacak bir binanız olmayacak, yersiz yurtsuz kalarak tarih sahnesinden silineceksiniz. Bizden hatırlatması.
Şimdi de bu yolda vicdani bir muhasebe yapmaya çalışalım.
Milletlerin tarihinde ulusal kurtuluş mücadelesi vermiş, milletine önder olmuş, topraklarının işgal altından kurtulmasında bizatihi cephelerde savaşlara katılarak katkı sağlamış, bağımsız bir devlet kurulmasına, dünyada saygın bir yere gelmesine sebep olmuş bir lidere sahip olmak gerçekten büyük bir şanstır.
Böyle bir değere sahip olan milletler de sahip olduğu böyle bir lideri asırlar boyu yâd eder, onun hatıralarını yaşatmak, çizdiği yoldan gitmek ister. Aynı zamanda bu liderin anısına sahip çıkmayı da ulusal çıkarları açısından önemser. Çünkü devletler ve milletler tarihe mal olmuş, kurtuluş mücadelesi vermiş liderleriyle anılır ve o liderler adeta o devletin ve milletin sembolü haline gelir.
Bunu gayet iyi bilen devlet ve millet düşmanları her fırsatta millete mal olmuş bu liderlerle milletin arası açmaya çalışırlar. Geçmişlerini kirli, fikirlerini zararlı gösterip, eserlerini yok etmeye çalışırlar. Bu faaliyetin temelinde yatan sebep; bir milletin geçmiş ile geleceği arasındaki bağı kopartarak milletlerin tarih hafızasından kurtuluşun sembolünü yok etmektir.
Tarihi kaynaklardaki ajanların (Lawrence’ların, Hamper’ların) yaptıklarına ve gelecek nesillere tavsiyelerine bakınca, haçlı batının Müslüman Türk’leri yok etmenin yolunun geçmişleriyle bağlarını kopartmakla, geçmişlerini unutturmakla mümkün olduğunu haber verdiklerini ve faaliyetlerini her zaman bu eksen üzerinden yürüttüklerini görürsünüz.
Prof. Dr. Haydar Baş “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler” adlı eserinde buna dikkat çekerek dış güçlerin ajan faaliyetleriyle, geçmişle bağları kopartmak için önemli şahsiyetlerin bırakın geride bıraktıkları eserlerini, mezarlarını bile yok etmeyi planladıklarını dile getirir.
Son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk üzerinde oynanmak istenen oyunlara, onun fikirlerinin ve eserlerinin sinsice ortadan kaldırılma faaliyetlerine bu açıdan bakıldığında milletimizin ne kadar büyük tehlikelerle karşı karşıda olduğunu daha iyi anlarız.
Milletimize tavsiyemiz odur ki; tarihe mal olmuş, milletine hizmet etmiş ulusal kahramanlarımıza, onların ortaya koydukları eserlerine, başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun eserlerine bu mantıkla sahip çıkınız.
Devletin binasını çökertmek niyetinde olanlar, o binayı oluşturan taşları birer birer yerinden oynatarak yıkarlar. Devletimiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunlara bakınca bir değil, onlarca, yüzlerce taşları yerinden oynatanların son sürat yıkıma destek olduklarına şahit oluyoruz. Uyanık olmaz, yerinden oynatılan taşlara sahip çıkmazsanız, gelecekte sığınacak bir binanız olmayacak, yersiz yurtsuz kalarak tarih sahnesinden silineceksiniz. Bizden hatırlatması.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Eğitimin açmazları / 18.01.2025
- Aile ocağı en kıymetli eğitim alanıdır / 17.01.2025
- Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar / 16.01.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın dedikleri aynen çıkıyor / 15.01.2025
- Hüseyin Baş ezberleri bozuyor / 14.01.2025
- ‘Lan oğlum sen Hüseyin Baş’ı tanımıyor musun?’ / 13.01.2025
- Örnek insanla beraber olmanın faydaları / 11.01.2025
- Çekilin gençlerin önünden onlar halledecektir / 10.01.2025
- 30 yıl önceden haber verilen gerçekler / 09.01.2025
- Hakkımı helal etmiyorum / 08.01.2025
- Aile ocağı en kıymetli eğitim alanıdır / 17.01.2025
- Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar / 16.01.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın dedikleri aynen çıkıyor / 15.01.2025
- Hüseyin Baş ezberleri bozuyor / 14.01.2025
- ‘Lan oğlum sen Hüseyin Baş’ı tanımıyor musun?’ / 13.01.2025
- Örnek insanla beraber olmanın faydaları / 11.01.2025
- Çekilin gençlerin önünden onlar halledecektir / 10.01.2025
- 30 yıl önceden haber verilen gerçekler / 09.01.2025
- Hakkımı helal etmiyorum / 08.01.2025