Dünyada bir tarım savaşı yaşanmaktadır. Fındık, bu savaş için seçilmiş ürünlerden biridir. Tıpkı şeker pancarı ve tütün gibi. Şeker Yasası'nın gerekçesini hatırlayınız. Ne deniliyordu: "AB Helsinki Zirvesi sonrasında kazanılan aday statüsü yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü çerçevesindeki taahhütler ve gelişmeler Şeker Rejimi'nin yeniden düzenlenmesini gerekli kılmıştır". Demek ki, Şeker Yasası, Türkiye'nin gerçeklerinden doğmamış, AB ve Dünya Ticaret Örgütü'ne verdiğimiz taahhütlerin bir sonucudur. Aynı şekilde, IMF'ye sunulan 3 Mayıs 2001 tarihli niyet mektubunun 21. maddesinde de tütün için şöyle denilmiştir: "Tütün sektörü serbestleştirilecek ve tütün destekleme alımları giderek kaldırılacak, tekel varlıkları da satışa çıkarılacaktır". Sonuç ne oldu? AB, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan sözleşmeler, Türk milletinin feryatlarına rağmen, teker teker yerine getirildi. AKP hükümeti de, bu anlaşmalara yenilerini ekledi. Meselâ, 21-31 Temmuz 2004 tarihleri arasında Cenevre'de düzenlenen toplantılarda, Dünya Ticaret Örgütü ile bir dizi anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalara göre, tarım ürünleri ticareti serbestleştirilecek, sınırlarımız yabancı tarım ürünlerine tamamen açılacak, yerli üreticileri korumak, kollamak, desteklemek tarihe karışacaktır. İlkönce şeker pancarı, tütün ve fındıktan başlamanın sebebi, Türkiye'nin bu ürünlerde rakipsiz olmasıdır. "Fındıkta tek sorun talep fazlasıdır" gibi sözler, boştur, kandırmacadır, gerçeği yansıtmamaktadır. Eğer gerçekten böyle bir şey varsa, onun adı pazarlama sorunu olur. Fındığa yeni pazarlar aranır. Dünya, Avrupa'dan ibaret midir? Hâlâ fındığı tanımayan birçok ülke var. Küresel çapta bir tanıtım yapılır, pazarlama ağı kurulur ve sorun çözülür. Ama, sorun o değil. Sorun, milli ekonomi uygulamamakta ve küresel ekonominin bir şubesi haline gelmektedir. Bilindiği gibi, AKP hükümeti, neye mal olursa olsun, AB'ye üye olmakta ısrarlı. Bu aşkı gören AB yetkilileri de, hükümetin önüne bitmez tükenmez şartlar koyuyorlar. Hükümet, şartların hepsine kapalı kapılar ardında "evet" diyor, sıra bunları Türk milletine kabul ettirmeye gelince bocalıyor, bahane üretiyor, hem nala, hem mıha vuruyor. Fındıktan bir örnek sunalım: AB, Türkiye'ye "fındık alanların geniş, daralt" diyor. Aynı AB, 1 kök fındık diken Alman çiftçisine, AB kasasından 30 Euro teşvik veriyor. Hükümet, AB'ye, "bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu" diyemiyor. Diyemez, çünkü fındık alanlarını daraltmak için Dünya Bankası'ndan kredi aldı ve "Fındığa Alternatif Ürün Projesi" adı altında kullandı. Tarım ve Köyişleri eski Bakanı Sami Güçlü, daha sonra söz konusu projenin yürümediğini, tam aksine fındık alanlarının genişlediğini itiraf etti. Bu, hükümetin ülke gerçeklerine uygun hareket etmediğinin en açık ispatıdır. Özetle Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi tarımda da, AB, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü tarafından kıskaca alındı. Bırakınız tarım ürünlerini desteklemeyi, tarıma yatırım yapmamız bile engelleniyor. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, "Güneydoğu Anadolu'ya zenginlik ve sosyal sorunlara çözüm olabilecek Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) sulama yatırımlarına 2001 krizi sonrasi IMF ile yapılan anlaşmalar nedeniyle bütçe ayrılamadığını" söylüyor. (Bkz. Radikal Gazetesi, 06.07.2006). Peki, bu kuruluşların amacı ne? Amaç şu: Türkiye gibi ülkeleri tarım üretiminden vazgeçirerek, dolayısıyla aç bırakarak, topraklarıyla birlikte teslim almaktır. Çünkü, Uluslararası Tarım Politikası Araştırma Enstitüsü'nün verilerine göre, tarıma ayrılan arazilerde, Amerika ve Avrupa'da yüzde 80, Afrika'da yüzde 20 civarında bozulma var. Türkiye'de ise, hiçbir tedbir alınmadığı halde, tarım arazilerimiz diğer ülkelerinkine nazaran, daha iyi bir durumdadır. Bundan dolayı küresel güçler, bu arazileri elimizden almanın hesabı içerisindeler. Fındıkta yaşanan sorunları, bu boyutta düşünmez ve değerlendirmezsek, küresel güçlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018