10 Haziran 2001 Pazar günü, Ankara Tandoğan Meydanı'nda tarihi bir gün. Sıcaklık gölgede 35 derece. Yüzbinler hep bir ağızdan; "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak" sloganlarıyla, meydan adeta inliyordu.
Yüzbinlerin ellerinde Türk Bayraklarıyla doldurdukları meydanda, çok büyük bir coşku vardı. Sevgi ve muhabbet rüzgarları, sallanan Türk Bayraklarının oluşturduğu serinlikle birleşince, gölgede 35 derece, normalde 40-45 derece civarında olan hava sıcaklığının etkisi hiç hissedilmedi.
Yaşlı ninelerimizin, dedelerimizin, genç kız ve erkek kardeşlerimizin,türbanlısının türbansızının, sakallısının, sakalsızının, Türki Cumhuriyetlerinden, Balkanlardaki Türklerden ve Kuzey Irak Türkmen kardeşlerimizin, soydaşlarımızın, kısaca her kesimden ve görüşten insanlarımızın katılımıyla, vatanımıza sahip çıkma fikriyatında hep birlikte, bayrağımızı sallayıp, bir ve beraber olduğunu müşahade ettik.
Bu birlikteliği, bu şekilde sağlam kılan unsur ise, insanlarımızın ne pahasına olursa olsun vatanına sahip çıkma inancıdır. Vatanına sahip çıkanlarla bir ve beraber olma inancıdır.
Burada beni çok etkileyen şahit olduğum bir vakıayı aktarmadan geçemeyeceğim.
Manuel Tedavi Uzmanı olan Azeri bir bayan, Anlara'da "Ermeni Soykırımını red ve Ulusal Bağımsızlık" mitingi olduğunu duymuş ve mitinge katılmak istediğini belirtmiştir. Neden katılmak istediğini sorduğumuzda aynen şu cevabı verdi; "Ermeniler yavaş yavaş içimize sızmaya başladıklarında önemsememiştik. Bize bir şey yapamazlar diye düşünmüştük. Ama sonunda ne olduğunu anlamadan bir baktık ki Karabağ'ı elimizden aldılar. Yaşadığımız bu tecrübeden dolayı sizlere destek vermek, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e destek vermek amacıyla mitinge katılmak istiyorum. Şunu da hiç unutmamanızı önemli belirteyim ki; Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini bilin. Bizim Azerbaycan'da iki Haydar'ımız var. Biri Haydar Aliyev, biride Haydar Baş'dır."
Gerçekten de Azeri Bayan'ın ifade ettiği bananecilik ve bize bir şey yapamazlar havası bizim ülkemizde de vardı. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in küreselleşme adı altında sömürge düzeni kurulan yaşadığımız bugünlerde, ülkemiz üzerinde oynamak istenen oyunları, ferasetiyle farkedip, insanlarımızı ayıktırmasından sonra, Türk insanı artık bu oyunları bozacak basirete erişmiştir.
Mitingin en coşkulu anı hiç kuşkusuz Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kürsüye geldiği andı.
"Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın", tarihe sığmayan büyük milletin aziz evlatları, şühedanın nefesiyle sizleri selamlıyorum, diyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, Anayasanın altıncı maddesi gereğince, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu, öncelikle ve özellikle belirtmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Her konuda olduğu gibi özellikle de iktisadi konuda bağımsız olmamızın gerektiğini vurgulayarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış yollarını, tarımda oynanan oyunları ve çözüm yollarını çok müdellel bir biçimde izah etti. Ülkemizde olan enflasyon talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonudur. Maliyet enflasyonu ülkeyi perişan ederken, talep enflasyonu çözümü ortaya konulursa, bu iş çözümsüzleşir. Paranın sermaye piyasası ve bankalarda bloke edilmesi nedeniyle vatandaş avare geziyor. Emisyon hacmini genişletip üretim karşılığı kredi verilip, para üretim ve emeğin karşılığı olmalıdır. Verilen krediyi de hukuki müeyyidelere bağlayarak önlemi alınmalıdır. Ülkemizin, yer altı ve yer üstü zenginliklerini devreye sokup, dar bölge yaygın sistem projesi gereğince ülke çapında yeniden üretim ve çalışma seferberliği başlatılmalıdır" açıklamaları, alanı dolduran yüzbinlerce Türk Bayraklı vatandaşlarımız tarafından büyük bir coşku, sevgi ve saygıyla desteklenmiştir.
Birlik ve beraberliğin, vatan sevgisinin, bayrak sevgisinin, kısaca bütün sevgilerin en güzel ve müşahhas bir şekilde sergilendiği bu miting, tarihe geçecek ve unutulmayacaktır. Çünkü Kuvay-ı Miliye Ruhu bu milletin benliğinde mevcuttur.
Yüzbinlerin ellerinde Türk Bayraklarıyla doldurdukları meydanda, çok büyük bir coşku vardı. Sevgi ve muhabbet rüzgarları, sallanan Türk Bayraklarının oluşturduğu serinlikle birleşince, gölgede 35 derece, normalde 40-45 derece civarında olan hava sıcaklığının etkisi hiç hissedilmedi.
Yaşlı ninelerimizin, dedelerimizin, genç kız ve erkek kardeşlerimizin,türbanlısının türbansızının, sakallısının, sakalsızının, Türki Cumhuriyetlerinden, Balkanlardaki Türklerden ve Kuzey Irak Türkmen kardeşlerimizin, soydaşlarımızın, kısaca her kesimden ve görüşten insanlarımızın katılımıyla, vatanımıza sahip çıkma fikriyatında hep birlikte, bayrağımızı sallayıp, bir ve beraber olduğunu müşahade ettik.
Bu birlikteliği, bu şekilde sağlam kılan unsur ise, insanlarımızın ne pahasına olursa olsun vatanına sahip çıkma inancıdır. Vatanına sahip çıkanlarla bir ve beraber olma inancıdır.
Burada beni çok etkileyen şahit olduğum bir vakıayı aktarmadan geçemeyeceğim.
Manuel Tedavi Uzmanı olan Azeri bir bayan, Anlara'da "Ermeni Soykırımını red ve Ulusal Bağımsızlık" mitingi olduğunu duymuş ve mitinge katılmak istediğini belirtmiştir. Neden katılmak istediğini sorduğumuzda aynen şu cevabı verdi; "Ermeniler yavaş yavaş içimize sızmaya başladıklarında önemsememiştik. Bize bir şey yapamazlar diye düşünmüştük. Ama sonunda ne olduğunu anlamadan bir baktık ki Karabağ'ı elimizden aldılar. Yaşadığımız bu tecrübeden dolayı sizlere destek vermek, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e destek vermek amacıyla mitinge katılmak istiyorum. Şunu da hiç unutmamanızı önemli belirteyim ki; Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini bilin. Bizim Azerbaycan'da iki Haydar'ımız var. Biri Haydar Aliyev, biride Haydar Baş'dır."
Gerçekten de Azeri Bayan'ın ifade ettiği bananecilik ve bize bir şey yapamazlar havası bizim ülkemizde de vardı. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in küreselleşme adı altında sömürge düzeni kurulan yaşadığımız bugünlerde, ülkemiz üzerinde oynamak istenen oyunları, ferasetiyle farkedip, insanlarımızı ayıktırmasından sonra, Türk insanı artık bu oyunları bozacak basirete erişmiştir.
Mitingin en coşkulu anı hiç kuşkusuz Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kürsüye geldiği andı.
"Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın", tarihe sığmayan büyük milletin aziz evlatları, şühedanın nefesiyle sizleri selamlıyorum, diyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, Anayasanın altıncı maddesi gereğince, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu, öncelikle ve özellikle belirtmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Her konuda olduğu gibi özellikle de iktisadi konuda bağımsız olmamızın gerektiğini vurgulayarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış yollarını, tarımda oynanan oyunları ve çözüm yollarını çok müdellel bir biçimde izah etti. Ülkemizde olan enflasyon talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonudur. Maliyet enflasyonu ülkeyi perişan ederken, talep enflasyonu çözümü ortaya konulursa, bu iş çözümsüzleşir. Paranın sermaye piyasası ve bankalarda bloke edilmesi nedeniyle vatandaş avare geziyor. Emisyon hacmini genişletip üretim karşılığı kredi verilip, para üretim ve emeğin karşılığı olmalıdır. Verilen krediyi de hukuki müeyyidelere bağlayarak önlemi alınmalıdır. Ülkemizin, yer altı ve yer üstü zenginliklerini devreye sokup, dar bölge yaygın sistem projesi gereğince ülke çapında yeniden üretim ve çalışma seferberliği başlatılmalıdır" açıklamaları, alanı dolduran yüzbinlerce Türk Bayraklı vatandaşlarımız tarafından büyük bir coşku, sevgi ve saygıyla desteklenmiştir.
Birlik ve beraberliğin, vatan sevgisinin, bayrak sevgisinin, kısaca bütün sevgilerin en güzel ve müşahhas bir şekilde sergilendiği bu miting, tarihe geçecek ve unutulmayacaktır. Çünkü Kuvay-ı Miliye Ruhu bu milletin benliğinde mevcuttur.
Hakan Bektaş / diğer yazıları
- Başaramayanlar başarısızdır / 29.03.2006
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001