ABD, Suriye konusunda bir taraftan Türkiye'ye gaz üstüne gaz veriyor bir taraftan da tüm riski Türkiye'nin üstüne yıkıyor.ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, "Tampon bölge yeni bir konu değil. Türkiye'yle bunun hakkında ve IŞİD tehdidinin tüm farklı yönleri hakkında konuşuyoruz. Onlar, IŞİD'i net bir biçimde biliyor; Suriye ve Irak'ta olanlar apaçık, onlara tehdit ve tehlike oluşturuyor" ifadelerini kullandı.Bu ifadelerden, IŞİD'le mücadele konusunda her ne kadar ABD onlarca İslam ülkesinden bir Sünni Koalisyon oluştursa da, kendisinin hava operasyonları yapacağını, koordinasyon ve istihbarat desteği sağlayacağını beyan etse de sıcak çatışmalar konusunda Türkiye'nin yalnız bırakılacağını anlıyoruz.ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Krize Esad'ı devirmek için IŞİD'e destek olanlar sebep oldu" açıklaması, tabiri caizse "Ey Türkiye pislettiniz bu pisliği siz temizleyin tarzında bir açıklamadır.Zaten, dün de ifade ettiğimiz gibi, Suriye'nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturacak ve kara operasyonları yapacak başka bir Koalisyon unsuru da gözükmüyor.Burada şu tampon bölge konusunu da iyi irdelememiz lazım.Tampon bölge Türkiye'nin projesi midir, Türkiye'ye herhangi bir faydası var mıdır, bu konuda Türkiye mi ısrarcıdır? Bütün bu soruların cevabı "elbette ki hayır"dır.Türkiye tampon bölgenin ne anlama geldiğini fiili olarak Irak'ın kuzeyinde yaşadı. Irak'ın kuzeyindeki tampon bölge uzun yıllar 40 binin üzerinde insanımızın katledilmesinin sebebi olan terörün yuvalandığı, beslendiği, yaralarını sardığı yer oldu.Şimdi aynı proje Suriye'nin kuzeyi için planlanıyor.Suriye'nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturulması, Suriye için düşünülen Kürdistan projesinin hayata geçirilmesi içindir. Büyük Kürdistan'a doğru atılan bu önemli adım, Türkiye'nin güneyinde de bir Kürdistan'ın oluşmasının çok yakın olduğunun işaretidir.Dolayısıyla bu Türkiye'nin menfaatine asla olamaz. Böyle bir projenin sahibi olsa olsa Büyük İsrail hayali kuran İsrail'dir ve de BOP'ta onun taşeronu olan ABD'dir.Durum bu olmasına rağmen ABD'den gelen üst düzey açıklamalar çelişki oluşturmaktadır. ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey yaptığı açıklamada, "Tampon bölge, şu anda bizim kampanyamızın bir parçası değil" dedi. Bu açıklama, tampon bölgeyi isteyen tek irade sanki Türkiye'ymiş gibi bir izlenim oluşturmaktadır.Peki, ABD Türkiye'ye kendisi tampon bölge dayatması yapmasına rağmen, resmiyette kendisini perde arkasına neden çekmektedir? Çünkü tampon bölge meşru olan ve bugün dünyanın tek süper gücü olan Rusya tarafından koruma altına alınan Suriye topraklarında uluslar arası hukuk çiğnenerek oluşturulmak istenmektedir.ABD, bu hamleyle beraber, yani resmiyette Türkiye'yi topun ucuna atarak Rusya'ya ve BM'ye karşı hukuki olarak elinin zayıflamasını istemiyor, diğer taraftan da Türkiye'yi Suriye ve Rusya ile karşı karşıya getiriyor; IŞİD terörünün ise Türkiye'ye yönelmesi için gerekçe hazırlıyor; Türk Silahlı Kuvvetleri'ni de kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıyor.Daha birçok sebep sıralanabilir ama bunlar en önemli olanları? Peki, Türkiye bu aşamada ne yapmalı?Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un açıklaması bu noktada dikkate alınmalı: "Tabii ki, uluslararası arenada özellikle terör tehdidini ortadan kaldırmak için güç kullanma gibi, atılacak tüm adımların uluslararası hukuka uygun olarak ve topraklarında operasyon yapılan ülkelerle mutabakat sağlanarak gerçekleştirilmeli. Bu çok aşikâr..."Yani Suriye'deki terör unsurlarına bir operasyon mu yapılacak, bu Suriye yönetimi ile beraber olmalı; Irak'ta düşünülüyorsa Irak merkezi yönetimiyle beraber olmalı?Ama Esad'a karşı olan muhalifleri destekleyeceği, Sünni Koalisyonun bu noktada kullanılacağı tarzında ABD'den gelen açıklamalar düşünülenin bu olmadığını, Esad'a rağmen bir tampon bölge, Esad'a rağmen bir kara harekatı yapılacağını gösteriyor.Bu, Türkiye'nin Suriye'ye tampon bölge kurması, kara harekatı yapması, Saddamlı Irak'ın Kuveyt'e girmesi gibidir ki, sonucunu Irak'a yapılan işgalden gördük.Aklımızı başımıza alalım, Don Kişotluk yapmayalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025