Besmele'deki nükte
"Besmele"deki nükte; tabiatta ne varsa bütün bunların Cenab-ı Vacibü'l-Vücud'u hatırlatmasını ima ve işaret etmektir. Şöyle ki: "Besmele"siz Kur'an ayetleri okunmadığına, bu ayetler de bu muazzam kainatı anlatan deliller olduğuna ve de kainat, Kur'an'ın bir nüshası olduğuna göre; o halde, her varlık bir ayet ve bir delil makamındadır. Yani Allah'ı hatırlatan, okutan ve ispatlayan bir delildir.
İyi bil ki, "Besmele"yi ihlasla ve samimiyetle okuyan bir nefis; sonunda kainatı, eşyayı, eşyadaki incelikleri ve onda tecelli eden Hakk'ı tanıyacaktır.
"Her varlık Allah'ın ayetidir"; "Her ayet de Besmele ile okunur", dedik. Şimdi şu misale bak ve düşün:
"Hem ölü arz (Kudretimize ve ölüleri dirilttiğimize delalet eden) bir alamettir. Onlara biz, (yağmur sebebiyle) hayat verdik. Ondan daneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar" ( Yasin:2).
Ve yine "Gece de kudretimize delalet eden bir alamettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlardır" (Yasin:3).
Bu ayetlerde, ölü arzın ve gecenin ayet (delil) olduğu beyan ediliyor. Her ayet "Besmele" ile okunduğuna göre her şeyi "Besmele" ile tefekkür, eşyanın hakikatini kavramak olur ki, gerçek bilgi de budur. "Marifetullah" budur. Hakk'ı tanımak (O'nsuz hiçbir varlığın olamayacağını kavramak) budur. "Herşeyden Hak görülür" sırrına ermek budur.
Kısaca "Besmele", Kur'an'ın bir nüshası olan kainatın ve onda mevcut olan herşeyin anahtarıdır.
Ey insan, şimdi iyi dinle; şeytanın mekrinden, hile ve desisesinden emin olmak, eşyanın hakikatini anlamak, Hakk'ı tanımak ve ehl-i marifet olmak istiyorsan, "Euzu Besmele" senin de dilinin ve kalbinin anahtarı olsun. (Makalat, Prof. Dr. Haydar Baş).
* * *
"Andolsun Allah'ın Elçisin'de sizin için, Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok zikreden kimseler için, (uyulacak) en güzel bir örnek vardır." (Ahbab:21)
"Besmele"deki nükte; tabiatta ne varsa bütün bunların Cenab-ı Vacibü'l-Vücud'u hatırlatmasını ima ve işaret etmektir. Şöyle ki: "Besmele"siz Kur'an ayetleri okunmadığına, bu ayetler de bu muazzam kainatı anlatan deliller olduğuna ve de kainat, Kur'an'ın bir nüshası olduğuna göre; o halde, her varlık bir ayet ve bir delil makamındadır. Yani Allah'ı hatırlatan, okutan ve ispatlayan bir delildir.
İyi bil ki, "Besmele"yi ihlasla ve samimiyetle okuyan bir nefis; sonunda kainatı, eşyayı, eşyadaki incelikleri ve onda tecelli eden Hakk'ı tanıyacaktır.
"Her varlık Allah'ın ayetidir"; "Her ayet de Besmele ile okunur", dedik. Şimdi şu misale bak ve düşün:
"Hem ölü arz (Kudretimize ve ölüleri dirilttiğimize delalet eden) bir alamettir. Onlara biz, (yağmur sebebiyle) hayat verdik. Ondan daneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar" ( Yasin:2).
Ve yine "Gece de kudretimize delalet eden bir alamettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlardır" (Yasin:3).
Bu ayetlerde, ölü arzın ve gecenin ayet (delil) olduğu beyan ediliyor. Her ayet "Besmele" ile okunduğuna göre her şeyi "Besmele" ile tefekkür, eşyanın hakikatini kavramak olur ki, gerçek bilgi de budur. "Marifetullah" budur. Hakk'ı tanımak (O'nsuz hiçbir varlığın olamayacağını kavramak) budur. "Herşeyden Hak görülür" sırrına ermek budur.
Kısaca "Besmele", Kur'an'ın bir nüshası olan kainatın ve onda mevcut olan herşeyin anahtarıdır.
Ey insan, şimdi iyi dinle; şeytanın mekrinden, hile ve desisesinden emin olmak, eşyanın hakikatini anlamak, Hakk'ı tanımak ve ehl-i marifet olmak istiyorsan, "Euzu Besmele" senin de dilinin ve kalbinin anahtarı olsun. (Makalat, Prof. Dr. Haydar Baş).
* * *
"Andolsun Allah'ın Elçisin'de sizin için, Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok zikreden kimseler için, (uyulacak) en güzel bir örnek vardır." (Ahbab:21)