Suriye konusunda Rusya’nın tavrı değişmez

Başbakan Erdoğan Rusya’ya Suriye konusunda ABD adına bir takım taleplerde bulunmak için gitti ama eli boş döndü. Görüşme sonrası ortaya çıkan ayrıntılar ziyaretin hangi amaçla yapıldığını gösterir mahiyetteydi.
Rus Trud gazetesinin haberine göre, Putin-Erdoğan görüşmesinde Türkiye’nin 4 milyar dolara satın almayı düşündüğü modern hava savunma sistemleri de ele alındı.
Yaklaşık 3 saat süren heyetler arası görüşmede Erdoğan’ın Putin’e, “Biz hava savunma füze sistemleri ihalesi açtık. S-300 füzeleri yerine daha gelişmiş S-400 füzeleri ile karşımıza çıkarsanız bu ihaleyi kazanma şansınız yüksek olur” dediği ifade edildi.
Rusya’ya çok cazip bir teklif sunuluyor, üstelik ekonomi ya da siyasi sahada değil, askeri konularda… Bir ilk yaşanıyor. Yapılacak ihalede Amerika’nın Patriot, Rusya’nın S-400, Çin’in FD-2000 ve Fransa-İtalya ortaklığının Eu-rosam Samp-T modeli yarışacak.
Türkiye’nin ABD’ye rağmen Rusya’dan uzun menzilli füze satın alabilmesi mümkün değil. Aynen nükleer santral ihalesini ABD’ye rağmen Rusya’ya veremeyeceği gibi…
Buradan da anlaşılıyor ki, Rusya’nın Suriye politikasından vazgeçmesi için, aynen Libya’da olduğu gibi yaşananları görmezden gelmesi için Türkiye üzerinden tabiri caizse rüşvet gönderiliyor.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, görüşme sonrası Putin ve Erdoğan’ın yüzlerinde ve hareketlerinde sergiledikleri gergin ifade Rusya’nın bu rüşvete pek sıcak bakmadığını gösteriyor. Rusya, Suriye meselesine prestij gözüyle bakıyor.
Putin basın açıklamasında Suriye konusunda herhangi bir şey ifade etmemişti ama önceki yazımda da ifade ettiğim gibi bundan sonraki atılan adımlarla Rusya’nın gerçek tavrını gözlemleyebileceğiz.
Putin-Erdoğan sonrası Rusya’nın Suriye konusundaki en önemli tavrı BM’de oldu.
Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamada, Suriye hakkındaki karar tasarısını veto etti. Karar tasarısı İngiltere tarafından sunuldu ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan askerlerini ve ağır silahlarını halkın yaşadığı bölgelerden 10 gün içinde geri çekmesi, Esad yönetimi eğer bunu gerçekleştirmezse Suriye’ye askeri, ekonomik ve diplomatik yaptırımlar uygulanması isteniyordu.
Rusya ve Çin bu kararı veto etti ve böylece Suriye konusunda üçüncü kez veto hakkını kullanmış oldu. Bu resmi tavır, gerek batı gerekse batıdan beslenen Türk basın organlarının ortaya attığı Rusya iddialarının hepsini yalanlamış oldu.
İddialarda sanki Rusya Suriye’yi yalnız bırakıyormuş gibi bir mantık pompalanıyordu.
Bu tür yalan haberler ABD’nin önemli psikolojik harp teknikleridir. Irak’ta, Libya’da tuttu şimdi de Suriye konusunda deniyor. Ama Suriye’de pek tutacağa benzemiyor çünkü Rusya’nın ve Çin’in bu konularda eli armut toplamıyor.
Rusya hem ekonomik ve askeri gücünü artırmaya çalışırken hem de ABD’nin bu tür savaş tekniklerine karşı yeni teknikler geliştirmeye çalışıyor.
Rusya, eğer Suriye konusunda bilek güreşini kazanmak istiyorsa bunun sadece füzelerle, savaş gemileriyle, tatbikatlarla olmayacağını biliyor. Çünkü bugün görünen anlamda Suriye’ye dışarıdan bir askeri saldırı yok. BM’de veto süreci devam ettiği müddetçe de böyle bir askeri müdahale söz konusu değil.
Ama ABD ve yandaşları kirli bir senaryoyu oynuyorlar. Ajanlarla, ithal teröristlerle ve içerideki yerli işbirlikçileriyle Suriye’yi bir iç kaosa sürüklemeye çalışıyorlar.
Bunun için Suriye’de daha güçlü bir istihbarat, basın ve medya propagandası şart. Rusya psikolojik harp tekniklerini de en az ABD’nin seviyesine çıkarması lazım.