Yaşadığımız bugün itibarıyla önümüzde bir Türkiye fotoğrafı var. Bu fotoğrafı; bir parti, particilik taassubuna kapılmadan, önyargısız bir şekilde dürüstçe okumamız gerekiyor.Günümüz Türkiye'sinde; "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" deyiminin tam tecellisini yaşıyoruz. Hırsızların sesleri daha fazla çıkıyor, daha mağdur, başları daha dik geziyorlar. Malum, servetini kaybedenler ise, daha sessiz, daha boynu bükük ve "bana ilişmesinler de çaldıkları da onlara olsun" gibi bir ruh hali içindeler.Bugün, ülkemizde; namussuzlar, şerefsizler ve ahlaksızlar, gençliğimize örnek insanlar, hayatları da örnek hayat olarak takdim edilmektedir. Bin yıldan beri, bu topraklarda tecrübe ile bizzat yaşanarak iyiliği, doğruluğu, güzelliği ispatlanmış ahlaki değerler, toplumsal yargılar; adı sanatçıya çıkarılmış bir ahlaksız ve edepsizin yaptıkları ile, söyledikleri ile bir çırpıda silinip bir köşeye atılabilmektedir. Yine binlerce yıllık tecrübe ile kötülüğü, çirkinliği, imha ve ifsad ediciliği ispatlanmış olan nice ahlaksızlıklar, sanat adı altında bir çırpıda meşru hale getirebilmektedir.Yaşadığımız bugün itibariyle, yalancılık, yağcılık ve yardakçılık, her kapıyı açan geçerli meslekler, özellikler olarak insanımıza sunulmaktadır. Yalancının sesi daha çok çıkmakta, yalancının, yardakçının yazdığı gazete daha çok satılmakta, program yaptığı TV kanalı daha çok izlenmektedir. Vatana ihanet edenler, bayrağa hakaret edenler, devleti temsil eden her nesneye kırmızı görmüş boğalar gibi saldıranlar alabildiğine şirret, alabildiğine pervasız ve korkusuz, fakat "vatansız olamam, bayraksız olamam, devletsiz olamam, ordusuz olamam" diyenler, sessiz, sedasız, gayretsiz bir görüntü veriyorlar.Milletimizin, diğer dünya milletleri arasındaki izzetini vakarını, haysiyetini temsil etmekten çok uzak bir hükümet tarafından yönetiliyor olmamız, moralimizi fena halde bozmakta ve başımızı yere eğdirmektedir. Bu ülkenin Başbakanının danışmanı, Amerika'ya gidip, hiç sıkılmadan, utanmadan şu lafları ettikten sonra, Türkiye fotoğrafını hiç tartışmaya bile gerek kalmadı: "Bir altı-yedi sene daha Türkiye'nin tepesindeyiz. Bizimki beni meseleleri aydınlatmak için gönderdi. Yanındaki gaz lambasını da bu yüzden getirdim. Bu adamdan faydalanmayı bilmelisiniz. Devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanın."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025