Stratejik rezillik siyaseti
Davos'taki "One Minute" şovundan dakikalar sonra "tavrım İsrail'e değil moderatöreydi" açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı performansı Rus uçağının düşürülmesi konusunda da sergiledi.
24 Kasım günü yaşanan olayın hemen ardından Genelkurmay dahi açıklama yapmadan "Rus uçağını düşürdük" açıklaması yapan Erdoğan (Cumhurbaşkanlığı açıklaması) daha sonra "kimliği belirsiz uçak" dedi.
Uçak krizini Türkiye açısından kronolojik olarak şu şekilde özetlemek mümkün;
1- Cumhurbaşkanlığı: Rus uçağını düşürdük
2- Genelkurmay: Kimliği belirsiz bir uçak düşürdük
3- Davutoğlu: Uçağın düşürülmesi talimatını ben verdim
4- Erdoğan: Sınır ihlali yine olsa yine aynısını yaparız
5- Erdoğan: Rus uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık
6- Yandaş medya: Türkiye'ye tuzak kuruldu
7- Erdoğan: Uçağın düşürülmesi pilotların hatasıydı
İşte AKP tarzı bir dik duruş (!) örneği?
Biz vurduk, yine yaparız, emri ben verdim, Rus olduğunu bilseydik olmazdı ve pilotların hatası...
ABD gazına gel, bir eylem yap sonra ustaca tornistan yap.
Ben buna stratejik rezillik siyaseti veya zoru görünce çevir kazı yanmasın siyaseti diyorum.
Bu siyaset başımıza büyük belalar açıyor. İşte size bir örnek daha; Türkiye'nin Musul'a asker göndermesi?
Önce ABD'ye güvenerek atılan bir adım ve efelenme sonra da gelen tepkiler üzerine sessiz sedasız geri adım.
Musul fiyaskosunu da şu şekilde özetlemek mümkün;
1- 5 Aralık'ta Musul kentinde Peşmergeleri eğiten Türk birliğine takviye yapıldığı açıklandı.
2- Türkiye'ye Irak'tan tepki geldi; "Bu bir işgaldir, tanklarınızı kafanızda parçalarız vs." dediler.
3- Ankara'dakiler "Türkiye kendi kararlarını kendi verir" dedi.
4- Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Askerlerimizi geri çekmemiz söz konusu değil. Biz ülkemize yapılacak saldırıda merkezi yönetimin davetini mi bekleyeceğiz "dedi.
5- Sözde stratejik ortak ABD "Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini desteklemiyoruz" dedi. Ankara'ya daha önce de Rusya, İran ve Çin'den tepki gelmişti.
6- Askerlerini eğiten Türkiye'ye destek veren Barzani de ABD'den uyarı gelince yan çizdi ve "Bu Türkiye ile Irak arasındaki meseledir" dedi.
8- MİT ve Dışişleri Müsteşarları Bağdat'a giderek görüşmeler yaptı. Başbakanlık "Bağdat yönetimiyle mutabık kaldık" dedi ama Irak, Türkiye'yi BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet etti.
9- Türkiye Musul'daki askerlerinin bir bölümünü çekti.
10- Başbakan Davutoğlu, "Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık. Bir tehdit söz konusu olduğunda takviye yapılır, tehdidin dozu düştüğünde takviye başka yere kaydırılır" dedi.
Yakında "ÖSO bizi kandırdı" diyecekler
Suriye konusunda işler kelimenin tam anlamıyla karıştı. Arap Baharı oldu Arap saçı.
Rusya son zamanlarda ülkedeki gruplardan ÖSO'yu desteklediğini ve ÖSO'nun da Esad'ın ordusu ile birlikte hareket ettiğini açıkladı.
Putin'in açıklaması söyle, "Rus Hava Kuvvetleri, Suriye ordusuyla Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) güçlerini birleştirmesine imkan sağlıyor. ÖSO ve Suriye ordusu mensubu 5 binden fazla asker, Humus, Hama, Halep ve Rakka'da teröristlere karşı harekatlara katılıyor."
Ankara da ÖSO'ya eğitim ve silah desteği veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu defalarca ÖSO'yu desteklediklerini açıkladı.
Şimdi burada ilginç bir durum ortaya çıkıyor.
1- Ankara ÖSO'ya destek veriyor çünkü Esad'a karşı savaştığını söylüyor.
2- Rusya ÖSO'ya destek veriyor çünkü Esad ile birlikte hareket ettiğini söylüyor.
Bu tablodan çıkan sonuç ise şu:
1- Ankara ÖSO'ya destek veriyor ve ÖSO da Esad ile birlikte hareket ediyorsa Ankara aslında farkında olmadan Esad'a destek veriyor.
2- ÖSO Rusya'nın yanında ise kendisine en büyük desteği veren Türkiye de Rusya'nın yanında.
3- AKP de ABD ile birlikte hareket ettiğine göre ÖSO, Esad, Rusya, ABD, İran, Türkiye aynı safta.
Kafaların kısa devre yapmasına az kaldı!
Burada Davutoğlu'nun stratejik (!) derinliğine şapka çıkarmak gerek sanırım.
Buraya kadar çıkan tek gerçek sonuç ise şu; Türkiye'yi burnunun ucunu bile görecek basirete sahip olmayan bir kadro yönetiyor. Kılavuzu AKP olan bir ülkenin burnu beladan kurtulmuyor.
Yazın bir kenara; çok yakında "ÖSO bizi kandırdı" diyecekler!
Saray bize yeter!
Uçak, Musul ve ÖSO örnekleri ortada. Fiyasko üstüne fiyasko!
Peki, Türkiye'nin itibarı ne olacak?
Cevap Sayın Erdoğan'dan. Erdoğan Saray'daki bir konuşmasında "yabancılar burayı (Saray'ı) görünce 'Haa burası büyük bir devlet' diyor" demişti.
Demek ki boşuna endişeleniyormuşuz.
Sorun çözüldüğüne göre artık derin bir nefes alabiliriz.
Suriye'de, Irak'ta, Rusya'da çuvallamışız kimin umurunda, nasılsa sarayımız var!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024