Sosyal medya tasarısı sorunlu
Hükümetin gündeme getirdiği sosyal medya yasa tasarıyla ilgili açıklamalarda bulunan ceza hukukçusu Doç. Dr. Hasan Sınar, tasarıdaki en önemli sıkıntının, 29. maddede yer alan ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işleyenin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması” ifadenin ceza hukukunun temel ilkeleri yönünden problemli olduğunu kaydetti
04.10.2022 16:02:00





Sosyal Medya Tasarısı olarak bilinen, "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" TBMM'ye sunulduğu andan itibaren ciddi tartışmalara konu oldu. Gelen tepkiler üzerine, sosyal medya tasarısının Meclis'te görüşülmesi 28 Ekim tarihine ertelenmişti. Bilişim ve İnternet Hukuku Uzmanı, Altınbaş Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Sınar, tasarının neler getirdiğini ve yürürlüğe girdikten sonra hayatımızda ne gibi değişikliklere yol açabileceğini açıkladı. Yasa tasarısının yurttaşların anayasal haklarını temelden etkileyecek bir içeriğe sahip olduğu için, konunun paydaşları ile istişare edilerek, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla hazırlanması gerektiğini; ancak bu yönteme başvurulmadığını, bunun da hatalı olduğunu ile getiren Doç. Dr. Hasan Sınar, anayasal hakları etkileyecek bu düzenlemeden kamuoyunun ancak Meclis'e intikal ettikten sonra haberi olabildiğine işaret etti. Yasa Tasarını içerik yönünden de değerlendiren Doç. Dr. Sınar, ilk maddede yer alan ve Basın Kanunu'nun amacını düzenleyen 1. maddesine "internet haber sitelerinin" de dahil edildiğini, internet yayıncılığının Basın Kanunu kapsamına alındığını söyledi. Bu uygulamanın bundan 21 yıl önce 4676 sayılı Kanun ile denendiğini ve zamanın Cumhurbaşkanı tarafından haklı gerekçelerle veto edildiğini vurguladı. Bu yeni düzenleme ile internet haber sitelerinin, Basın Kanunu kapsamındaki süreli yayınlar için belirlenmiş yükümlülüklere tabi kılındığını söyleyen Sınar, internet haber sitelerini günlük gazeteye indirgeyen bu düzenlemedeki sorunun, internet yayıncılığının kendine özgü, dinamik işleyiş biçimini, tekniğini, altyapısını ve en önemlisi çeşitliliğini göz ardı etmesi olduğunu belirtti.
Tasarıdaki en önemli sıkıntının, 29. maddede yer aldığına dikkate çeken Doç. Dr. Sınar, "Bu madde ile, Türk Ceza Kanunu'na yalnızca sosyal medya kullanımına özgü bir suç tipi ihdas edilerek, bireylerin sosyal medya paylaşımları nedeniyle doğrudan cezalandırılabilmeleri mümkün hale getiriliyor" dedi. "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işleyenin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması" olarak özetlenecek düzenlemenin ceza hukukunun temel ilkeleri yönünden problemli olduğunun altını çizdi. Anayasal bir hak olan ifade özgürlüğüne ilişkin olarak Anayasanın 26. Maddesinde belirlenen sınırlama ölçütleri dışında, "ülkenin iç ve dış güvenliği" gibi anayasa dışı bir cezalandırma ölçütünün de getirilmiş olmasının anayasaya aykırı olduğunu ekledi. Meşruiyeti tartışmalı bu ölçütün dayanağını, hangi anayasal kuraldan aldığı sorusunun yanıtı olmadığını söyleyen Hasan Sınar, "gerçeğe aykırı bilgi" kavramının üzerinde durmak gerektiğini belirtti. Hasan Sınar, sosyal medya gibi çok farklı kaynaklardan ve sürekli bir bilgi akışının yaşandığı mecralardaki paylaşımlarda, basın hukukunda bugüne kadar kabul gören "görünürde gerçeklik" koşulunun sağlanmış olmasının yeterli olduğunu ifade etti. Ancak suç tipinin madde metninde ve gerekçesinde de bu konuda hiçbir saptamaya yer verilmemiş olmasının, gerçeğe aykırılığın tespiti hususunda tamamen keyfi davranılmasına elverişli bir zemin oluşturulduğuna işaret etti.
Yeni bir suç tipi ihdas ediliyor
Tasarıdaki en önemli sıkıntının, 29. maddede yer aldığına dikkate çeken Doç. Dr. Sınar, "Bu madde ile, Türk Ceza Kanunu'na yalnızca sosyal medya kullanımına özgü bir suç tipi ihdas edilerek, bireylerin sosyal medya paylaşımları nedeniyle doğrudan cezalandırılabilmeleri mümkün hale getiriliyor" dedi. "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işleyenin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması" olarak özetlenecek düzenlemenin ceza hukukunun temel ilkeleri yönünden problemli olduğunun altını çizdi. Anayasal bir hak olan ifade özgürlüğüne ilişkin olarak Anayasanın 26. Maddesinde belirlenen sınırlama ölçütleri dışında, "ülkenin iç ve dış güvenliği" gibi anayasa dışı bir cezalandırma ölçütünün de getirilmiş olmasının anayasaya aykırı olduğunu ekledi. Meşruiyeti tartışmalı bu ölçütün dayanağını, hangi anayasal kuraldan aldığı sorusunun yanıtı olmadığını söyleyen Hasan Sınar, "gerçeğe aykırı bilgi" kavramının üzerinde durmak gerektiğini belirtti. Hasan Sınar, sosyal medya gibi çok farklı kaynaklardan ve sürekli bir bilgi akışının yaşandığı mecralardaki paylaşımlarda, basın hukukunda bugüne kadar kabul gören "görünürde gerçeklik" koşulunun sağlanmış olmasının yeterli olduğunu ifade etti. Ancak suç tipinin madde metninde ve gerekçesinde de bu konuda hiçbir saptamaya yer verilmemiş olmasının, gerçeğe aykırılığın tespiti hususunda tamamen keyfi davranılmasına elverişli bir zemin oluşturulduğuna işaret etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.