Geçtiğimiz birkaç yıl içinde devlet ve millet olarak birçok olay yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Anayasa değişikliği, darbe girişimi, Suriye savaşına dahil olmamız ve giderek sarsılan ekonomik dengemiz bunların başlıcaları olarak sayılabilir.
Millet olarak birleştirici harçlarımızı göz ardı etmekte ve buna bağlı olarak zor bir süreçten geçmekteyiz. Toplumumuzun her kesiminin bu süreci atlatmak temennisinde bulunduğunu rahatça ifade edebiliriz fakat bunun için gerekli olan anlayışa maalesef sahip değiliz.
Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk ve onun izlediği yolu odak noktasına koymalı ve bu hususta birleşmeliyiz. Maalesef Türk siyaseti Atatürk'ü tanıtmak ve onun izinde birleşen bir toplum ortaya çıkartmak fikrine hayli uzak. Millet olarak bu iradeyi göstermek ve işin doğrusunu yapmak bize düşmüş durumda. Daha anlayışlı, daha paylaşımcı ve daha çok katkı yapan bireylerin sayısının artması bu işin ilk adımı.
Problemlerimiz burada bitmiyor. İkinci bir adım olarak ekonomi meselesinin çözülmesi gerek. Belirtmek gerekir ki bu işi de millet çözecektir. Tabii ki devlet bu konuda gerekli imkanı sağlamak ve doğru yönlendirmeyi yapmak zorundadır.
Türkiye, coğrafyası ve politik konumu itibariyle hem tarıma hem ticarete oldukça elverişli bir ülke. Ayrıca kalkınması ve kendine gelmesi için önemli bir faktör olan nüfus konusunda da çok avantajlı. O halde eldeki kaynağı olumlu bir ivmeye çevirebilecek bir sistem ile başımızın ağrısı son bulacaktır. Bu sistem, yukarıda belirttiğimiz gibi millet odaklı olmalıdır. Zaten Atatürk'ün ekonomi anlayışı da bundan başka bir şey değildir.
Bu yazı eleştiri amaçlı olmasa da şunun altını çizmemiz gerek: Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik problemi bugünkü iktidarın ürünüdür. Ayrıca başta meclisteki partiler olmak üzere biri hariç hiçbir partinin bu konuda bir çözümü yoktur. Bununla beraber zaten hiçbir siyasi hareket veya anlayış ekonomi konusunun çözümü değildir.
Bu bir sistem meselesidir. Gelinen nokta itibariyle milli bir ekonomiyi, sosyal bir devlet anlayışını ortaya koyabilecek olan tek kadro ise ortadadır. Milli Ekonomi Modeli başka dünya ülkelerini kalkındırmakla beraber esasen Türkiye'nin sorunları düşünülerek ortaya konulmuştur. Uygulandığı ekonomilerde ki gelişmeler ve bizim yaşadığımız problemle düşünülürse, bu çetrefilli yara için yegâne merhemdir.
Yeni bir yıla sayılı günler kalmışken millet olarak farkına varmamız gereken iki nokta vardır: 2020 itibariyle kendimize gelmemiz tamamen bize kalmıştır. Artık yeterli düşünce ve değerlendirme yapmadan, boş laflarla hareket etmek gibi bir seçeneğimiz kalmamıştır. Bununla beraber sorunlarımızın çözümü için duygusal veya bizi yanlış tercihlere sürükleyecek baştan savma değerlendirmeler yapma lüksümüz de yoktur. Çözüm ortadadır. Buna gözlerimizi kapattığımız sürece çileli günlerimizin sonu gelmeyecektir.
Daha iyi bir Türkiye dileğiyle...
- Sorunların çözümü / 28.12.2019
- Atatürk ilkeleri ve MEM / 15.10.2019
- Hukukçu enflasyonu / 02.07.2019
- Güzel günler / 20.04.2019
- Çileli günler / 18.04.2019
- Bir salonda Türkiye / 02.03.2019
- Bir müzik dehası / 27.01.2019
- İfade özgürlüğü üzerine / 24.11.2018
- Can sıkıcı bir yazı / 21.10.2018