Sizi bilmem ama ben çok önemsiyorum. Neleri mi?Bu cennet vatanımın herhangi bir köşesinde, ay yıldızlı al bayrağın yerinde başka şeylerin dalgalanmasını çok çok önemsiyorum ve başım dönüyor, gözlerim kararıyor. Hükümet erkânının, hükümetin sözcüsü durumundaki medya kuruluşlarının; "falanca toplantı olaysız geçti" diyerek, millete kulağının üstüne yatmayı öğütleyen tarzdaki açıklamaları, beni müthiş derecede yaralıyor.Bu milletin, bu devletin on yıllarının heba edilmesine sebep olmuş, on binlerce gencimizin toprağa düşmesine ve yüz milyonlarca dolar maddi kayba uğramasına sebep olmuş bir celladın "sayın" diye anılmasını ve bu vahamet karşısında sus-pus duran yetkililerin duruşunu önemsiyorum.Bu celladın posterlerinin taşındığı yürüyüşler, nümayişler, yetkililerce "olaysız geçti" ifadesi ile geçiştiriliyorsa, geldiğimiz zihni sefalet uykularımı kaçırıyor. Bir millet bir devletin can düşmanının posterlerinin yine o devletin sınırları içinde dalgalanmasından daha mühim ve daha vahim olay ne olabilir?Sizi bilmem ama ben, Türkiye gibi eşsiz bir ülkenin, can düşmanları nezdinde son kullanma tarihini uzatmaya çalışan bir Başbakan tarafından yönetiliyor olmasından ötürü son derece rahatsızım ve sayın başdanışmanın Amerika'da sarf ettiği talihsiz sözlerden sonra kan şekerim üç yüze dayandı.Tahlil sonuçlarını inceleyen doktorum; "son günlerde ani bir üzüntü, bir stres yaşadın mı?" sorusuna buraya kadar yazdıklarımı anlatarak cevap verdim. Doktor haklısın dedi. Son yıllarda, özellikle son aylarda yaşananlar; vatanperver insanların şekerinin yükselmesi için yeter sebeplerdir. Bir adam çıkıyor, Başbakanın başdanışmanı sıfatıyla Amerika'ya gidiyor ve; "... Bu adamı delikten aşağı süpürmek yerine ondan faydalanın, kullanın" diyor ve aradan günler geçiyor Başbakan'dan ne bir ses, ne bir nefes, ne bir açıklama geliyor.Bu vahim manzara karşısında:"Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda"mısralarını kelime kelime sinesine sindirmiş insanların kan şekeri yükselmez de ne yapar?Başkentte, Kocatepe Camiinde son yolculuğuna uğurlanan şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın cenazesinde, Başbakan'a karşı şöyle haykıran vatandaşlarımız haksız mıydı acaba:"Terör kanununu değiştirin, AB uğruna her gün şehit kaldırıyoruz buradan.Bunlar sizin eseriniz!...AB'nizi gördük alın başınıza çalın!..Buralara geleceğinize, dağlara gidin!..Burası Türk yurdu, kendini Türk hissetmeyen defolur gider!.." Kafası net, zihni berrak, vicdan sahibi insanımızın hemen tamamı yukarıdaki cümlelerin altına imzasını atar ve imkân bulsa bağıra bağıra tekrar eder.Kan şekerimizi yükselten bu olumsuz tablodan şöyle bir net fotoğraf çıkıyor ortaya; AKP iktidarı sadece ve sadece ABD'nin, AB'nin ve IMF'nin ülkemizdeki ve bölgemizdeki sadık bekçisi durumunda. Küresel tefecilerin, işgalci ve istilacıların, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki planları aksamadan yürüsün gerisi pek önemli değil! Türk vatandaşı açlıktan ölüyormuş, kalleş kurşunlardan ölüyormuş, şehit tabutları dört bir yana gönderiliyormuş, bunlar hükümetin umurunda bile değil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025