Ankara, FP hakkındaki kapatma davasına kilitlenmiş durumda.
Bütün partiler gibi FP de davanın akıbetinin bir an evvel belli olması için adeta sabırsızlanıyor.
Bu gün yarın, partinin kapatılıp kapatılmayacağı, kapatılırsa nasıl kapatılacağı belli olacak.
İlginç bir biçimde gerek iktidar, gerek muhalefet partileri FP kapatılırsa, bu siyasi mevtadan nasıl bir yağma yapacaklarının hesapları içinde. Düne kadar FP dışarıda beklesin diyen MHP'liler dahi, kapanmanın ardından evsiz kalan FP'li milletvekillerine kapılarını açtıklarını müjdeliyorlar.
DSP bile FP yağmasından nasıl bir börek elde edeceğini düşünüyor.
Daha trajik olanı FP içindeki yeniciler ve eskiciler de partinin kapanmasını istercesine aktif, kimi zaman pasif atraksiyona girerek kartların yeniden dağıtılmasını istiyor.
Kapanan partinin şimdiden üç parçaya bölündüğü anlaşılıyor.
Bu güne kadar kurulduğu günden bu yana kapatılma korkusu ile sürekli zigzag yapan FP ne kendi hukukuna ne de seçmeninin hukukuna sahip çıkacak anlamlı bir dil bulamadı.
Gah gerilimi tırmandırdı, gah kendisini köşeye sıkıştıran statükonun geri çekilmesini bekledi, gah iktidar ile şık olmayan pazarlıklar yürüttü, gah millete dönüp gözyaşları döktü.
Beceriksiz, uyumsuz, kımıltısız ve sürekli kriz üreten iktidarın bunca zayıflığını bir türlü avantaja dönüştüremedi.
Kimi zaman ABD'ye, kimi zaman İsrail'e göz kırptı, yaranamadı...
Bazen ülkeyi her şeyi ile ABD'ye teslim eden iktidarı sert eleştirmeye kalkınca da, etrafını çevreleyen ABD komiserlerinin 3. dünyacılık suçlamaları karşısında komplekse kapılıp çark etti.
Böyle böyle, bir türlü anamuhalefet partisi olduğuna ne kendini inandırabildi, ne iktidarı, ne milleti, ne de dış odakları...
Ve şimdi adeta iple çektikleri an geldi. Son dakikada partinin gelenekçi kanadı alttan alta sine-i millete gidecekleri fısıltıları ile varlığını duyurmaya, istedikleri sonucu almazlarsa siyasi dengeleri değiştireceklerine dair impulslar veriyor.
Fısıltı diyorum çünkü bu noktada da net değiller.
Nitekim yenilikçi kanadın parti içi sözcüsü, "partim bu noktada samimi değil, samimi olsa ikide bir sine-i millet lafı etmek yerine eyleme geçerlerdi" diyerek bu "taktik çıkışı" da etkisiz hale getirmekte geç kalmıyor.
Gerçekten Genel Merkez bu noktada şantaj değil samimi bir siyaset izleseydi bu lafları söyleyen yenilikçi kanadı susturur ve sine-i millet konusunda gerekeni yapardı.
Zaten artık çok geç. Şu güne kadar etkili bir varlık gösteremeyen FP son dakikada böylesi bir çıkışla şantaj yaptığı izlenimini veriyor.
Bakalım mahkeme hukuki bir karar mı verecek yoksa siyasi dengeleri altüst etmeyecek siyasi bir karar mı?
Bütün partiler gibi FP de davanın akıbetinin bir an evvel belli olması için adeta sabırsızlanıyor.
Bu gün yarın, partinin kapatılıp kapatılmayacağı, kapatılırsa nasıl kapatılacağı belli olacak.
İlginç bir biçimde gerek iktidar, gerek muhalefet partileri FP kapatılırsa, bu siyasi mevtadan nasıl bir yağma yapacaklarının hesapları içinde. Düne kadar FP dışarıda beklesin diyen MHP'liler dahi, kapanmanın ardından evsiz kalan FP'li milletvekillerine kapılarını açtıklarını müjdeliyorlar.
DSP bile FP yağmasından nasıl bir börek elde edeceğini düşünüyor.
Daha trajik olanı FP içindeki yeniciler ve eskiciler de partinin kapanmasını istercesine aktif, kimi zaman pasif atraksiyona girerek kartların yeniden dağıtılmasını istiyor.
Kapanan partinin şimdiden üç parçaya bölündüğü anlaşılıyor.
Bu güne kadar kurulduğu günden bu yana kapatılma korkusu ile sürekli zigzag yapan FP ne kendi hukukuna ne de seçmeninin hukukuna sahip çıkacak anlamlı bir dil bulamadı.
Gah gerilimi tırmandırdı, gah kendisini köşeye sıkıştıran statükonun geri çekilmesini bekledi, gah iktidar ile şık olmayan pazarlıklar yürüttü, gah millete dönüp gözyaşları döktü.
Beceriksiz, uyumsuz, kımıltısız ve sürekli kriz üreten iktidarın bunca zayıflığını bir türlü avantaja dönüştüremedi.
Kimi zaman ABD'ye, kimi zaman İsrail'e göz kırptı, yaranamadı...
Bazen ülkeyi her şeyi ile ABD'ye teslim eden iktidarı sert eleştirmeye kalkınca da, etrafını çevreleyen ABD komiserlerinin 3. dünyacılık suçlamaları karşısında komplekse kapılıp çark etti.
Böyle böyle, bir türlü anamuhalefet partisi olduğuna ne kendini inandırabildi, ne iktidarı, ne milleti, ne de dış odakları...
Ve şimdi adeta iple çektikleri an geldi. Son dakikada partinin gelenekçi kanadı alttan alta sine-i millete gidecekleri fısıltıları ile varlığını duyurmaya, istedikleri sonucu almazlarsa siyasi dengeleri değiştireceklerine dair impulslar veriyor.
Fısıltı diyorum çünkü bu noktada da net değiller.
Nitekim yenilikçi kanadın parti içi sözcüsü, "partim bu noktada samimi değil, samimi olsa ikide bir sine-i millet lafı etmek yerine eyleme geçerlerdi" diyerek bu "taktik çıkışı" da etkisiz hale getirmekte geç kalmıyor.
Gerçekten Genel Merkez bu noktada şantaj değil samimi bir siyaset izleseydi bu lafları söyleyen yenilikçi kanadı susturur ve sine-i millet konusunda gerekeni yapardı.
Zaten artık çok geç. Şu güne kadar etkili bir varlık gösteremeyen FP son dakikada böylesi bir çıkışla şantaj yaptığı izlenimini veriyor.
Bakalım mahkeme hukuki bir karar mı verecek yoksa siyasi dengeleri altüst etmeyecek siyasi bir karar mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014