Siz olsanız inanır mıydınız?

Gençlik yıllarından orta yaş, hatta biraz daha ötesi bir ömrü; din, iman, Allah, peygamber özneli bol kese edebiyatı ve "Şeriat gelecek vahşet bitecek", "Tek yol İslam", "Dinsiz devlet yıkılacak elbet" türü sloganlarla geçirip, daha sonra, hikmetini(!) bilmediğimiz sebep veya sebeplerden "değişime uğrayıp" geçmişi için; "Vay be! Amma yanlış yapmışız, boşuna slogan atıp soğan doğramışız" diyerek geçmişi bir kalemde silip atan Başbakan, bu kez başka perdeden sert çıktı; "birlik ve beraberlik konusunda ve tarihine sahip çıkma hususunda kimse bizimle aşık atamaz." Nerede ve ne için bu büyük lafı etti? Nemrut'un Hz. İbrahim'i (as) ateşe atması olayını bir kenara koyarsak, Urfa tarihinde hiç kimsenin cesaret edemediği bir bâtılın/İslam akaidince "fetvası malum" bir fiilin temel atma töreninde, kendisini bir Müslüman'a yaraşır ve yakışır bir üslupla ikaz edene cevap vermek için yaptığı konuşmada bu lafları söyledi.

İyi de siz dün din için de aynı lafları söylemediniz mi?

Geçen yıl Antalya Belek'te Dinlerbahçesi'ni hizmete(!) koymuştu başbakan.

Şimdi de altyapısı Fethullah Gülen'in Papa'ya sunduğu mektupla oluşturulan Urfa'daki Dinlerbahçesi'nin temelini attı.

Hatırlayın, o mektupta hocaefendinin papaya yaptığı teklifi;

"Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi'ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şümullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir."

Dinlerbahçesi'nin göreceği hizmet, hocaefendinin papaya yaptığı teklifin altyapısını oluşturmaktan başka bir şey olabilir mi sizce?

AKP Hükümeti'nin kurulduğu günler bir yazı yazmıştım; "AKP dinlerarası diyalog sürecinin siyasi oluşumudur" diye. Okuyanlar hatırlarlar.

Aslında Başbakan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde bu konudaki duruşunu körün bile görüp anlayacağı şekilde ortaya koymuştu.

Diyalog eksenli faaliyetlere belediyenin sınırsız imkanlarını sunarak bu sürecin oluşumuna büyük katkı sağlamıştı.

Kurulan AKP hükümetinde, Gülen'den daha diyalogcu Mehmet Aydın'a diyaneti teslim etmesi de bir başka delil değil mi?

Geçenlerde sohbet ettiğim bir imam bana "bize gelen talimatla bundan sonra, İslam'ın dışındaki inanışlara küfür dememiz yasaklandı" dedi.

Yani, Allah'ın Kur'an'da onlarca ayetinde kafir olarak bildirdiği kişiler artık kafir değil.

Güvercinin kanadının suya değip değmediğini tartışmakla meşgul edilen Müslüman Türk insanı gelişmelerden o kadar habersiz ki.

İslam tarihinde dinlerbahçesi temeli atan veya açan hiç kimse yoktur. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Başbakan ilk ve tektir.

Yapılan yanlışa delil gösterilmeye çalışılan beyannamelerden hiçbirinde üç dinin aynı anda temsil edildiği bir bahçe yoktur.

Kimse gerçekleri çarpıtmaya kalkışmasın ve hiç kimse yanlışına ecdadın yaptığı doğruları tersyüz ederek delil göstermeye uğraşmasın.

Kaldı ki, kişi yaptığıyla değerlendirilir.

Kıbrıs, Ege, Ermeni iddiaları, başörtüsü, Kur'an kursu, Apo ve diğerleri...