Önce tribünleri, yani anlamlı G.Saray taraftarını canı gönülden kutlamak gerekir... Sarı-kırmızılı taraftarlar Avrupa arenasında, bir başka kimliğe bürünüyor... Salı gecesi Mecidiyeköy sokaklarında yürüyorum; maça 36 dakika var. Ali Sami Yen'den çıt çıkmıyor. İçeri giriyorum, iğne atsanız yere düşmez; bizim tribünde dahi yer karmaşası yaşanıyor... Düşünün diğer tarafları..! Maça vakit daraldıkça, G.Saray seyircisi tiyatrodan çıkıp, maç salonuna entegre oluyor... O hep bildiğimiz coşkudan da öte, Barcelona'nın üstüne bir kabus gibi çöküyor... 100 binlere alışık pahalı mı pahalı ayaklar; 21 bin kişinni gırtlaktan homurdanarak çıkan sesi karşısında pranga mahkûmlarına dönüyor... O çılgın 21 bin kişi de takımına nazire yaparcasına; Barcelonalı pranga mahkumlarını 35 dakika kodeste tutabiliyordu...
İşin püf noktası da burada saklı idi... Ben şahsen böyle düşünüyordum. Çünkü ilk yarı sonunda bizim bölümde konuşulan: "Koca devi salladık ama deviremedik; gücümüz bu kadar... Seyirci de olayın farkında; son bir arzuyla bağırıyor işte..!"
Kısa bir moladan sonra yerime oturmuşum ki, İspanyol basını ile bizim yeni kuşaktan arkadaşlar fısıldaşıyor... Ne diyor bunlar çocuklar dediğimde; "Hiç uğraşmayın, sizi tek golle yener buradan alkışlarla uğurlanırız..." Cevabını aldım...
Öyle de oldu... Tribünler onları fair-play örneği göstererek ve de alkışlayıp çeyrek finale uğurladılar..!
Şimdi denecek ki maçtan aktarmalırınız yok mu?.. Kısacık ama kısacak değineyim. Arif ilk dakikada vurmuş; gel de Hagi'yi arama demişim... Ümit Karan kaleciyi de geçmiş boş kale yerine Arif'e postalıyor; Okan'ın fırsatçılığı beynimde şekillenmiş... Ergün'ün ortasını Emre kuşlara yollamış; Hakan Şükür doksana çakardı lafını sokuşturmuşum... Ümit Karan kaleciyi sollamış topu aşırtıp golü bulmaya çalışıyor ama nafile; hemen Emre'nin Mollarco'ya İspanya'da attığı gol kafama nakşetmişti..!
Ve ekliyorum G.Saray Barcelona maçında kapasitesinin üstüne çıkmasına rağmen bu kadar yapabiliyor... Demek ki bir şey eksik; isim ve taraftar da yetmiyor... Onu daha önce yazmıştım; siz hatırlayın..!
İşin püf noktası da burada saklı idi... Ben şahsen böyle düşünüyordum. Çünkü ilk yarı sonunda bizim bölümde konuşulan: "Koca devi salladık ama deviremedik; gücümüz bu kadar... Seyirci de olayın farkında; son bir arzuyla bağırıyor işte..!"
Kısa bir moladan sonra yerime oturmuşum ki, İspanyol basını ile bizim yeni kuşaktan arkadaşlar fısıldaşıyor... Ne diyor bunlar çocuklar dediğimde; "Hiç uğraşmayın, sizi tek golle yener buradan alkışlarla uğurlanırız..." Cevabını aldım...
Öyle de oldu... Tribünler onları fair-play örneği göstererek ve de alkışlayıp çeyrek finale uğurladılar..!
Şimdi denecek ki maçtan aktarmalırınız yok mu?.. Kısacık ama kısacak değineyim. Arif ilk dakikada vurmuş; gel de Hagi'yi arama demişim... Ümit Karan kaleciyi de geçmiş boş kale yerine Arif'e postalıyor; Okan'ın fırsatçılığı beynimde şekillenmiş... Ergün'ün ortasını Emre kuşlara yollamış; Hakan Şükür doksana çakardı lafını sokuşturmuşum... Ümit Karan kaleciyi sollamış topu aşırtıp golü bulmaya çalışıyor ama nafile; hemen Emre'nin Mollarco'ya İspanya'da attığı gol kafama nakşetmişti..!
Ve ekliyorum G.Saray Barcelona maçında kapasitesinin üstüne çıkmasına rağmen bu kadar yapabiliyor... Demek ki bir şey eksik; isim ve taraftar da yetmiyor... Onu daha önce yazmıştım; siz hatırlayın..!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Osman Korkmazel / diğer yazıları
- Canaydın'a yapılan vefa mı, cefa mı? / 28.12.2005
- Kupa iştah kabartıyor da? / 25.12.2005
- Enfes görüntüler... / 19.12.2005
- Kimlik değiştirmeyin / 16.12.2005
- Ya sporcu olmasam!.. / 13.12.2005
- Yıla damga vurun / 10.12.2005
- Rus ruleti / 20.09.2002
- Özele, özel ilgi / 23.08.2002
- Onun yeri başka... / 14.08.2002
- Ben bulamadım..! / 19.06.2002
- Kupa iştah kabartıyor da? / 25.12.2005
- Enfes görüntüler... / 19.12.2005
- Kimlik değiştirmeyin / 16.12.2005
- Ya sporcu olmasam!.. / 13.12.2005
- Yıla damga vurun / 10.12.2005
- Rus ruleti / 20.09.2002
- Özele, özel ilgi / 23.08.2002
- Onun yeri başka... / 14.08.2002
- Ben bulamadım..! / 19.06.2002