Yeni Şafak'tan Mustafa Karaalioğlu, resepsiyon krizine Sezer'in Anıtkabir'deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında "içtiği bir bardak sudan" bakarak yaklaşıyor. Yazıdan kesitler:
"Türkiye, Cumhuriyet'in 80. yılını gerçekten coşku ve sevinçle kutlayabilirdi ama bu mümkün olamadı. Cumhurbaşkanı'nın körüklediği hem fikir, hem de kılık-kıyafet ayırımcılığı kutlamaların üzerine uzun bir gölge düşürmüştür. Cumhurbaşkanı Sezer, resepsiyon listesiyle sadece davetli sayısından tasarruf yapmamış, tepeden verdiği koordinatla halkın büyük bölümünü da dışlamıştır. Bu davranışıyla Sezer, ya Türkiye gerçeklerinden haberdar olmadığını, ya da haberdar olduğu halde bunu tanımadığını göstermiştir. Her yüz evden 77.2'sinde bir başörtülü kadının bulunduğu (Tarhan Erdem'in Milliyet Gazetesi için yaptığı Türban araştırması. 27 Mayıs 2003) "akıl" ve "bilim" ile sabit olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın tutumunu başka bir seçenekle izah edebilmek mümkün değildir.
Hangi nitelikleri devleti vatandaşına düşman olmaya mecbur etmektedir? Almanya ve Fransa'nın hangi cumhurbaşkanı "aynı şeyi" yapmışlar; yani, halklarının inancını yok saymışlardır? Sezer'in hangi meslektaşı Ramazan gününde milyonların gözü önünde "inadına" su bardağını diklemiştir? Chirac, Rau ya da Bush, Paskalya kutlamayı laikliğe aykırı mı ilan etmişlerdir? Gayrımüslim vatandaşların Paskalya'sını kutlayıp, "Müslim" vatandaşların önemli günlerini ıskalayan, göstermelik bir iftarı bile çok gören Sezer, hangi Cumhurbaşkanı'nı örnek almaktadır?
Cumhurbaşkanı, tavrı ve sözleriyle, "laiklik dinsizliktir" anlayışının karşı ucunu temsil eder konuma kadar gerilemiştir. Bu sözlerden sonra birisi çıkıp, "Bu tanımdan laikliğin dini tanımadığı sonucu çıkar" diyecek olsa verecek cevabı bulunmamaktadır."
"Türkiye, Cumhuriyet'in 80. yılını gerçekten coşku ve sevinçle kutlayabilirdi ama bu mümkün olamadı. Cumhurbaşkanı'nın körüklediği hem fikir, hem de kılık-kıyafet ayırımcılığı kutlamaların üzerine uzun bir gölge düşürmüştür. Cumhurbaşkanı Sezer, resepsiyon listesiyle sadece davetli sayısından tasarruf yapmamış, tepeden verdiği koordinatla halkın büyük bölümünü da dışlamıştır. Bu davranışıyla Sezer, ya Türkiye gerçeklerinden haberdar olmadığını, ya da haberdar olduğu halde bunu tanımadığını göstermiştir. Her yüz evden 77.2'sinde bir başörtülü kadının bulunduğu (Tarhan Erdem'in Milliyet Gazetesi için yaptığı Türban araştırması. 27 Mayıs 2003) "akıl" ve "bilim" ile sabit olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın tutumunu başka bir seçenekle izah edebilmek mümkün değildir.
Hangi nitelikleri devleti vatandaşına düşman olmaya mecbur etmektedir? Almanya ve Fransa'nın hangi cumhurbaşkanı "aynı şeyi" yapmışlar; yani, halklarının inancını yok saymışlardır? Sezer'in hangi meslektaşı Ramazan gününde milyonların gözü önünde "inadına" su bardağını diklemiştir? Chirac, Rau ya da Bush, Paskalya kutlamayı laikliğe aykırı mı ilan etmişlerdir? Gayrımüslim vatandaşların Paskalya'sını kutlayıp, "Müslim" vatandaşların önemli günlerini ıskalayan, göstermelik bir iftarı bile çok gören Sezer, hangi Cumhurbaşkanı'nı örnek almaktadır?
Cumhurbaşkanı, tavrı ve sözleriyle, "laiklik dinsizliktir" anlayışının karşı ucunu temsil eder konuma kadar gerilemiştir. Bu sözlerden sonra birisi çıkıp, "Bu tanımdan laikliğin dini tanımadığı sonucu çıkar" diyecek olsa verecek cevabı bulunmamaktadır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.