




Mümin, imanı sebebi ile kardeşlik hukukuna bağlanmıştır. Bu hukukun sahibi bizzat Allah'tır. Allah Resûlü'nün (s.a.a) bu hususta hem nasihatleri, hem müjdeleri, hem ikazları vardır. Müslümanın müslüman üzerinde hak ve hukuku vardır. İman kardeşliği bağlayıcıdır. Terki, ihmali yoktur. Umursamazlığı, ilgisizliği sorumluluk gerektirir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, "Ben dünyamı ahiretim için yaşarım" demişti. Ayet-i kermede de bildirildiği gibi tercihimiz bu yönde olmalıdır.
"Sabah akşam Rab'lerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme." (Kehf, 28).
Allah da seni seviyor:
Hadis-i şerifleri dikkatle okuyalım:
Resûlullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Adamın biri başka bir beldedeki bir din kardeşini ziyarete giderken Allah bu kimseyi gözetlemek için bir meleği görevlendirmişti. O kimse meleğin yanına varınca melek, 'Nereye gidiyorsun?' diye sorar.
Adam da, 'Şu köyde bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum' cevabını verir.
Melek, 'O kimseden bir menfaatin var da onu devam ettirmeye mi gidiyorsun?' der.
Adam da, 'Yok hayır, ben onu sadece Allah rızası için severim, onun için de ziyarete gidiyorum' deyince melek, 'Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor. Ben bu müjdeyi vermek için Allah'ın sana gönderdiği elçisiyim' der." (Riyazu's-Salihin, Hadis no, 360; Müslim'den).
Tasavvufi kavramlardan biri de 'el-hubbu fillah/Allah için sevmek', 've'l-buğzu fillah/Allah için buğzetmek'tir. Bu Nebevî ölçü, müslümanların birbirlerine karşı tutum ve davranışlarında takva ölçüsüdür. Saf ve berrak bir sevgidir. Basit menfaatleri, büyük hırs ve hasetleri, ayrılık ve kinleri ortadan kaldıran kalplere şifa olan sevgidir.
Böyle bir kardeşlik bağı sosyal dokuyu kuvvetlendirir. Huzur ve heybeti büyütür.
Mübarek Ramazan-ı Şerif ile yumuşayan gönüllerle muhasebemizi yapalım. Birlik ve dirliğimizin esası budur.
Hadis-i şerif'te buyrulur:
"Bir kimse bir hastayı veya Allah rızası için din kardeşini ziyaret edip halini hatırını sorarsa ona bir melek şöyle seslenir: Ne mutlu sana, ne güzel yolculuk cennette kendine bir yer hazırladın." (Riyazu's-Salihin, Hadis no, 361; Tirmizi'den).
Allah'ın rızası ile iner melekler:
Abdullah ibn-i Abbas (r.a)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.a), Cebrail'e, "Bizi daha sık ziyaret etmeni engelleyen nedir?" diye sordu.
Bunun üzerine Cibril (a.s), "Biz (elçiler) ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunların arasındaki her şey O'nundur. Rabbin unutkan değildir" dedi. (a..g.e.; Buhari'den rivayet eder).
Enes ibni Malik (r.a)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Bir kimsede üç özellik tam olarak bulunursa imanın tadını tadar. Allah ve Resûlünü herkesten fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi istememek, tehlikeli görmek." (a.g.e, Buhari, Müslim'den, Hadis no: 376).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.