Milletimizin çok güzel bir geleneği de var. Bir yere gittiği zaman güzel bir hediye getirir. Bu açıdan bakarsak Peygamber Efendimizin miracdan, müminlere Allah'tan getirdiği hediyelerden bahsedebiliriz.
Bu hediyeler çoktur. Ama biz belli başlı üç tanesini zikredelim. Bunların bir tanesi ve en önemlisi, en güzel hediye, Peygamber Efendimiz'in "gözümün nuru" dediği namazdır. "Namaz mü'minin mi'racıdır." "Namaz dinin direğidir."Müsaadenizle namazı biraz açayım. Namaz nasıl oluyor da Müslüman'ın miracı oluyor? Bakınız, biz namaza durduğumuzda "Allah-u ekber" demek suretiyle elimizin tersiyle dünyayı arkaya atıyoruz. Bu mana planında dünyayı attığımız zaman bir daire içine giriyoruz. Manevi bir saha ile kendimizi sınırlandırıyoruz. Allah'ın huzurundayız. Cenab-ı Hakk'la beraberiz. Orada, o namaz anında aslında bir sen bir de Allah vardır. Namazda huşu, bu hali yaşamanın adıdır. Evet, her ne kadar sen O'nu göremiyorsan da O seni görüyor. Yani kalbin bu boyutta, bu derinlikte işin zevkine varmasıdır namaz.Onun için Mevlana buyurur ki, "Biz her zaman mihrab-ı Hakk'tayız." Yani her zaman Hakk'ın huzurunda, o zevk-i manevideyiz. Müslüman, bunu yaşaması lazım. O bakımdan Müslüman her yerde Allah'la beraberdir. Ama namaz hali çok daha farklıdır. Her yerde berabersin. Ama dış tabiatı görüp, gözünle, kulağınla işittiğinde, onlar kalbe etki ediyorlar. Namazda dikkat ederseniz duyu organlarımızdan tecrit olunmuş bir halimiz var. Siz en yüksek yeriniz olan başınızı, o kulluğun alamet ve de işareti olarak secdeye, yere indiriyorsunuz. En alçak seviyeye indiriyorsunuz. "En yüce Rabb'ı ben tesbih ediyorum" diyorsunuz. Rükuda dikkat ederseniz, aynı cümlenin bir farklı şeklini, "Subhanerabbiye'l azim" diyorsunuz. O secde anı Mi'raç anıdır. Kul o anda hakikaten kalben isteyebilirse ne isterse Rabb'ı onu ona ihsan eder.GÖNÜL SOHBETLERİ / Prof. Dr Haydar BAŞ'ın kaleminden Hikmetin Sırları
Bu hediyeler çoktur. Ama biz belli başlı üç tanesini zikredelim. Bunların bir tanesi ve en önemlisi, en güzel hediye, Peygamber Efendimiz'in "gözümün nuru" dediği namazdır. "Namaz mü'minin mi'racıdır." "Namaz dinin direğidir."Müsaadenizle namazı biraz açayım. Namaz nasıl oluyor da Müslüman'ın miracı oluyor? Bakınız, biz namaza durduğumuzda "Allah-u ekber" demek suretiyle elimizin tersiyle dünyayı arkaya atıyoruz. Bu mana planında dünyayı attığımız zaman bir daire içine giriyoruz. Manevi bir saha ile kendimizi sınırlandırıyoruz. Allah'ın huzurundayız. Cenab-ı Hakk'la beraberiz. Orada, o namaz anında aslında bir sen bir de Allah vardır. Namazda huşu, bu hali yaşamanın adıdır. Evet, her ne kadar sen O'nu göremiyorsan da O seni görüyor. Yani kalbin bu boyutta, bu derinlikte işin zevkine varmasıdır namaz.Onun için Mevlana buyurur ki, "Biz her zaman mihrab-ı Hakk'tayız." Yani her zaman Hakk'ın huzurunda, o zevk-i manevideyiz. Müslüman, bunu yaşaması lazım. O bakımdan Müslüman her yerde Allah'la beraberdir. Ama namaz hali çok daha farklıdır. Her yerde berabersin. Ama dış tabiatı görüp, gözünle, kulağınla işittiğinde, onlar kalbe etki ediyorlar. Namazda dikkat ederseniz duyu organlarımızdan tecrit olunmuş bir halimiz var. Siz en yüksek yeriniz olan başınızı, o kulluğun alamet ve de işareti olarak secdeye, yere indiriyorsunuz. En alçak seviyeye indiriyorsunuz. "En yüce Rabb'ı ben tesbih ediyorum" diyorsunuz. Rükuda dikkat ederseniz, aynı cümlenin bir farklı şeklini, "Subhanerabbiye'l azim" diyorsunuz. O secde anı Mi'raç anıdır. Kul o anda hakikaten kalben isteyebilirse ne isterse Rabb'ı onu ona ihsan eder.GÖNÜL SOHBETLERİ / Prof. Dr Haydar BAŞ'ın kaleminden Hikmetin Sırları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.