Ekonomik krizi ve getirdiği ağır şartların sıkıntılarını iliklerine kadar yaşayan Türk halkı ezildikçe eziliyor. Manzara; vatandaşın inim inim inleyen, her yandan kuşatma altında kalmış, ne yapacağını şaşırmış vaziyetini arzediyor.
Bu şartlar altında artık insanımızın hayatının devamı için olmazsa olmaz koşulları bulmak imkanına bile sahip olmayan insanımız muzdarip durumda.
Toplumun çok küçük bir kesimini bu ağır şartların dışında tutacak olursak, milletin tamamı perişan haldedir. Kırk kişiye bir dilim, bir kişiye kırk dilim düzeninin hakim olduğu bu dengesizlikte insanımız gününden ve yarınından son derece endişeli.
- 17 yaşındaki bir genç çıkartıldığı mahkemede 200 milyon lira para cezasına çarptırılıyor. Motosikletle bir kişiye çarpan bu genç parayı ödeyemeyeceği psikolojisiyle intihar ediyor.
- Ayakkabı almak bile lüks oldu. Karın tokluğuna çalışarak ekmek parasını çıkaran vatandaşın, okula başlayacak çocuğuna ayakkabı bile alamaması ayakkabıcıları zor duruma itti.
- Ev sahibi olmak artık sadece hayal. Daire maliyeti geçen yıla göre yüzde 42 oranında arttı. 100 metrekarelik bir dairenin maliyeti 23 milyar TL'ye çıktı.
Birkaç tanesini buraya aldığımız bu haberlerin daha nice benzerleri gazete sayfalarını hergün dolduruyor. Anadolu insanı büyük sıkıntı yaşıyor. Anadolu insanı perişan, Anadolu kan ağlıyor!
Mevcut manzaranın müsebbibi siyasi irade, sorunların çözümü noktasındaki acizliğine rağmen, hiçbir projenin peşinde değil, hiçbir çözüm yolu arayışında da değil.
Hergün, malum medyanın bir kanadında veya kolunda sadece boy gösterebilen mevcut denenmiş siyasilerin, iktidarı olsun, muhalefeti olsun, hiçbirinin çözüm noktasında net ve açık bir projesi yoktur. Bugünkü halimizin proje mimarı olan AB'ne geleceğimizi teslim etme yarışından başka bir icraat sözü olmayan bu partilerin sayesinde milletimiz siyasetçisine güvenini kaybetmiştir.
Beldesine siyasetçi sokmayacak olan insanımızdan tutun da, oyunu boşa atma niyetinde olan insana kadar, türlü ders verme yöntemlerini vatandaş artık kullanma yolunda.
Ancak! Tam bu noktaya gelmişken, Anadolu insanı yanık bağrından bir insan, bir lider çıkardı. Bu insan Atatürk'ün 1923-38 yılları arasında uyguladığı ekonomi projelerini yeniden hayata geçirecek olan, Milli Ekonomi tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıyla birlikte millî ve manevî değerlerine sahip, milletin huzurunu ve mutluluğunu sağlayacak ekonomik, sosyal ve siyasal projeleriyle insanımızın önüne geçen Baş, AB ve IMF politikalarının izcisi durumuna gelmiş iç siyaseti yeniden şekillendiriyor. Dış siyasetiyle Türkiye'yi dünyaya lider ülke yapma projesini hazırlayan bu lider insan, geceli gündüzlü 8 aylık bir çalışmayla bütün projelerini hazır etmiş, şimdi milletine bunları teker teker anlatıyor. Süratli çalışma temposuna paralel olarak gelişen büyüme hızı, Türk milletinin % 40'ı tarafından sağlanmış durumda.
Bu mananın ifade ettiği gibi, Atatürk'ün bağımsızlık mücadelesi verdiği Avrupa'ya karşı, milli duruşu ile, diğer partilerin içindeki yeri itibarı ile tek "Atatürkçü" parti BTP'dir.
Bu konum, sayın Baş'ın sahip olduğu milli ekonomi, milli siyaset, milli duruş misyonları ile sağlanmış bir konumdur. Sadece söylemlerine hapsolmuş halkçılık, Atatürkçülük kavramları, bu söylemleri kullanan partilere doğuyla batı kadar uzak kalmıştır. Zira bu partiler Atatürk milliyetçiliğinden çok çok uzak kaldıkları gibi, halkın hiçbir derdine deva olmadığını ispat edenlere de bir o kadar yakındırlar.
Türk milleti firaset sahibidir. Anlayış ve iz'an sahibidir. Bu dereceye varan aldatmacaların da farkındadır. Kendisini gerçekten düşünen, Atatürk misali milletine bağlı bir siyasi anlayışı artık iktidar yapmak istiyor. Bu haklı isteği 3 Kasım'da ona müjde olarak kuracak.
BTP'nin iktidarı şimdiden kutlu olsun!
Bu şartlar altında artık insanımızın hayatının devamı için olmazsa olmaz koşulları bulmak imkanına bile sahip olmayan insanımız muzdarip durumda.
Toplumun çok küçük bir kesimini bu ağır şartların dışında tutacak olursak, milletin tamamı perişan haldedir. Kırk kişiye bir dilim, bir kişiye kırk dilim düzeninin hakim olduğu bu dengesizlikte insanımız gününden ve yarınından son derece endişeli.
- 17 yaşındaki bir genç çıkartıldığı mahkemede 200 milyon lira para cezasına çarptırılıyor. Motosikletle bir kişiye çarpan bu genç parayı ödeyemeyeceği psikolojisiyle intihar ediyor.
- Ayakkabı almak bile lüks oldu. Karın tokluğuna çalışarak ekmek parasını çıkaran vatandaşın, okula başlayacak çocuğuna ayakkabı bile alamaması ayakkabıcıları zor duruma itti.
- Ev sahibi olmak artık sadece hayal. Daire maliyeti geçen yıla göre yüzde 42 oranında arttı. 100 metrekarelik bir dairenin maliyeti 23 milyar TL'ye çıktı.
Birkaç tanesini buraya aldığımız bu haberlerin daha nice benzerleri gazete sayfalarını hergün dolduruyor. Anadolu insanı büyük sıkıntı yaşıyor. Anadolu insanı perişan, Anadolu kan ağlıyor!
Mevcut manzaranın müsebbibi siyasi irade, sorunların çözümü noktasındaki acizliğine rağmen, hiçbir projenin peşinde değil, hiçbir çözüm yolu arayışında da değil.
Hergün, malum medyanın bir kanadında veya kolunda sadece boy gösterebilen mevcut denenmiş siyasilerin, iktidarı olsun, muhalefeti olsun, hiçbirinin çözüm noktasında net ve açık bir projesi yoktur. Bugünkü halimizin proje mimarı olan AB'ne geleceğimizi teslim etme yarışından başka bir icraat sözü olmayan bu partilerin sayesinde milletimiz siyasetçisine güvenini kaybetmiştir.
Beldesine siyasetçi sokmayacak olan insanımızdan tutun da, oyunu boşa atma niyetinde olan insana kadar, türlü ders verme yöntemlerini vatandaş artık kullanma yolunda.
Ancak! Tam bu noktaya gelmişken, Anadolu insanı yanık bağrından bir insan, bir lider çıkardı. Bu insan Atatürk'ün 1923-38 yılları arasında uyguladığı ekonomi projelerini yeniden hayata geçirecek olan, Milli Ekonomi tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıyla birlikte millî ve manevî değerlerine sahip, milletin huzurunu ve mutluluğunu sağlayacak ekonomik, sosyal ve siyasal projeleriyle insanımızın önüne geçen Baş, AB ve IMF politikalarının izcisi durumuna gelmiş iç siyaseti yeniden şekillendiriyor. Dış siyasetiyle Türkiye'yi dünyaya lider ülke yapma projesini hazırlayan bu lider insan, geceli gündüzlü 8 aylık bir çalışmayla bütün projelerini hazır etmiş, şimdi milletine bunları teker teker anlatıyor. Süratli çalışma temposuna paralel olarak gelişen büyüme hızı, Türk milletinin % 40'ı tarafından sağlanmış durumda.
Bu mananın ifade ettiği gibi, Atatürk'ün bağımsızlık mücadelesi verdiği Avrupa'ya karşı, milli duruşu ile, diğer partilerin içindeki yeri itibarı ile tek "Atatürkçü" parti BTP'dir.
Bu konum, sayın Baş'ın sahip olduğu milli ekonomi, milli siyaset, milli duruş misyonları ile sağlanmış bir konumdur. Sadece söylemlerine hapsolmuş halkçılık, Atatürkçülük kavramları, bu söylemleri kullanan partilere doğuyla batı kadar uzak kalmıştır. Zira bu partiler Atatürk milliyetçiliğinden çok çok uzak kaldıkları gibi, halkın hiçbir derdine deva olmadığını ispat edenlere de bir o kadar yakındırlar.
Türk milleti firaset sahibidir. Anlayış ve iz'an sahibidir. Bu dereceye varan aldatmacaların da farkındadır. Kendisini gerçekten düşünen, Atatürk misali milletine bağlı bir siyasi anlayışı artık iktidar yapmak istiyor. Bu haklı isteği 3 Kasım'da ona müjde olarak kuracak.
BTP'nin iktidarı şimdiden kutlu olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002