ABD'nin, Irak konusunda Türkiye'ye uyguladığı baskı, yavaş yavaş sonuç vermeye başladı.
28 Şubat kritik tarihi yaklaştıkça, ABD'nin istekleri netleşmeye başladı.
ABD'nin Türkiye'den istedikleri net: En az üç hava üssü, üç deniz limanı, üç hava limanı, Mersin'den Kuzey Irak'a kadar demiryolu ağının tahsisini istiyor.
İkincisi, 80 ABD askeri ve 6 bin özel kuvvetin kuzey Irak'a girmesi için özel izin.
Ayrıca İngiliz askerlerinin ve uçaklarının da,Türk topraklarında konuşlandırılmasını resmen istediler. Ve üç cepheden savaşa girmek isteyen ABD, Türkiye'den "tam işbirliği" istiyor.
Meclis Dışişleri Komisyonu'na bilgi veren Genelkurmay'dan Tüm General Bekir Kalyoncu'nun açıklamaları sayesinde bunları öğreniyoruz.
ABD'nin Türkiye'yi Kuzeyden İngiliz'i ABD askerleri ile birlikte cepheye sürmek isterken aba altından sopa gösterdiğini de öğreniyoruz.
Bir yandan Kuzey Irak'taki Kürtleri Afganistan'daki Kuzey Cephesi gibi silahlandırmak (tabii ki bu sayede PKK da silahlanmış olacak?) istiyor.
Diğer yandan, "Tam destek" vermezseniz Musul-Kerkük'te hakkınız olmaz, diyor.
Askeri yetkili, Meclis'e geç kaldık, biran evvel Meclis konuya el atmalı, diyor.
Hükümet nasıl el atsın ki?.. Ülkenin kaderini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda net bir politikası yok. Hatta devlet politikası olması gereken bu hayati mevzuda çelişkili demeçler, ABD'nin elini güçlendiriyor.
Meclis Komisyonu'nda Tümgeneral Bekir Kalyoncu, "Meclis bir an önce toplansın. Yoksa oldu bittiyle karşı karşıyayız. Bize göre Musul ve Kerkük Misak-ı Milli sınırları içindedir. Buranın kimin eline kalacağı önemlidir. Ancak ABD, bize aba altından sopa gösteriyor, ya savaşa katılırsınız ya Musul-Kerkük üzerinde hakkınız olmaz".
Bu açıklamalardan, Askerin görüşünün Musul-Kerkük'ün Misak-ı Milli sınırları içinde olduğu anlaşılıyor.
Oysa, önceki gün Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Musul Kerkük'le ilgili soruya "kimsenin toprağında gözümüz yok" diye cevap veriyor.
Bu bölgenin petrolünden belli bir alacağımızın olup olmayacağını Dışişleri uzmanları araştırıyor, diyor.
Şu vahamete bakın. Devlet'in askerî yetkilisi Musul-Kerkük Misak-ı Milli sınırlarımızın içindedir, yani vatan toprağıdır, derken; aynı Devletin siyasî kanadı, kimsenin toprağında gözümüz yok diyor.
Petrol işletim ve hakkımızın varlığı ise araştırılıyor.
Soru bir; burası Misak-ı Milli sınırlarımız içindeydi ise, niçin 10 yıldır güvenliğini ABD'ye terk edip ayrı bir devlet oluşturmasına göz yumduk? Şimdi mi Misak-ı Milli sınırların içinde olduğu aklımıza geldi?
Soru iki; Musul-Kerkük petrollerinde payımızın olup olmadığını 10 yıldır neden araştırmadık?
Yoksa bütün bunlar, savaşa sürüklenişin mazereti mi ?
Petrol elma şekerini uzatan ABD'ye tavır mı alacağız?
28 Şubat kritik tarihi yaklaştıkça, ABD'nin istekleri netleşmeye başladı.
ABD'nin Türkiye'den istedikleri net: En az üç hava üssü, üç deniz limanı, üç hava limanı, Mersin'den Kuzey Irak'a kadar demiryolu ağının tahsisini istiyor.
İkincisi, 80 ABD askeri ve 6 bin özel kuvvetin kuzey Irak'a girmesi için özel izin.
Ayrıca İngiliz askerlerinin ve uçaklarının da,Türk topraklarında konuşlandırılmasını resmen istediler. Ve üç cepheden savaşa girmek isteyen ABD, Türkiye'den "tam işbirliği" istiyor.
Meclis Dışişleri Komisyonu'na bilgi veren Genelkurmay'dan Tüm General Bekir Kalyoncu'nun açıklamaları sayesinde bunları öğreniyoruz.
ABD'nin Türkiye'yi Kuzeyden İngiliz'i ABD askerleri ile birlikte cepheye sürmek isterken aba altından sopa gösterdiğini de öğreniyoruz.
Bir yandan Kuzey Irak'taki Kürtleri Afganistan'daki Kuzey Cephesi gibi silahlandırmak (tabii ki bu sayede PKK da silahlanmış olacak?) istiyor.
Diğer yandan, "Tam destek" vermezseniz Musul-Kerkük'te hakkınız olmaz, diyor.
Askeri yetkili, Meclis'e geç kaldık, biran evvel Meclis konuya el atmalı, diyor.
Hükümet nasıl el atsın ki?.. Ülkenin kaderini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda net bir politikası yok. Hatta devlet politikası olması gereken bu hayati mevzuda çelişkili demeçler, ABD'nin elini güçlendiriyor.
Meclis Komisyonu'nda Tümgeneral Bekir Kalyoncu, "Meclis bir an önce toplansın. Yoksa oldu bittiyle karşı karşıyayız. Bize göre Musul ve Kerkük Misak-ı Milli sınırları içindedir. Buranın kimin eline kalacağı önemlidir. Ancak ABD, bize aba altından sopa gösteriyor, ya savaşa katılırsınız ya Musul-Kerkük üzerinde hakkınız olmaz".
Bu açıklamalardan, Askerin görüşünün Musul-Kerkük'ün Misak-ı Milli sınırları içinde olduğu anlaşılıyor.
Oysa, önceki gün Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Musul Kerkük'le ilgili soruya "kimsenin toprağında gözümüz yok" diye cevap veriyor.
Bu bölgenin petrolünden belli bir alacağımızın olup olmayacağını Dışişleri uzmanları araştırıyor, diyor.
Şu vahamete bakın. Devlet'in askerî yetkilisi Musul-Kerkük Misak-ı Milli sınırlarımızın içindedir, yani vatan toprağıdır, derken; aynı Devletin siyasî kanadı, kimsenin toprağında gözümüz yok diyor.
Petrol işletim ve hakkımızın varlığı ise araştırılıyor.
Soru bir; burası Misak-ı Milli sınırlarımız içindeydi ise, niçin 10 yıldır güvenliğini ABD'ye terk edip ayrı bir devlet oluşturmasına göz yumduk? Şimdi mi Misak-ı Milli sınırların içinde olduğu aklımıza geldi?
Soru iki; Musul-Kerkük petrollerinde payımızın olup olmadığını 10 yıldır neden araştırmadık?
Yoksa bütün bunlar, savaşa sürüklenişin mazereti mi ?
Petrol elma şekerini uzatan ABD'ye tavır mı alacağız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014