Şantaj-Montaj

"Yaptığına şantaj denir, böyle aşka montaj denir.Şantaj-Montaj, Şantaj-Montaj..."90'lı yıllarda böyle uyduruk bir şarkı vardı. İnsan zekasıyla dalga geçen bu şarkının şu sıralar tam zamanı.11 yıllık büyük aşk "şantaj-montaj" nidalarıyla sona erdi.Meğer AKP-Cemaat aşkı bir montajmış. Bu montajı yapanın da kim olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Elbette her ikisinin de ortak bağımlılık noktası olan okyanus ötesi.Rejisör de, senarist de, kurgu da montaj da aynı odak. Bizimkilere düşen ise öyle anlaşılıyor ki, rol kesmek!Bunların birlikte hareket etmeleri de kavgaları da önlerine konan senaryonun bir gereği mi acaba?Neyse... 11 yıllık aşk sırasında yaşananlar artık şantaj ve montaj malzemesi oldu.Artık "şantajlasak da mı montajlasak yoksa montajlasak da mı şantajlasak" diye düşünür oldular.Öyle anlaşılıyor ki, şantajla hizaya getiremediklerini montajla, montajla hizaya getiremediklerini şantajla hizaya getirmeye çalışıyorlar.İleri demokrasi dedikleri şey bu olsa gerek!* * *Her işte bir hayır vardır derler. İşte bu kavga karşımıza tam da böyle bir durum çıkardı.Yumruklar atıldıkça maskeler düştü, bir başka ifade ile şapka düştü kel göründü ve bizce malum olan gerçekler kamuoyunun önüne saçıldı.Yani malumun ilamı oldu.Bir de baktık ki hocaefendi denilenler Türkiye'nin en büyük şantaj ve montaj çetesinin lideriymiş. Diğer taraftan baktığımızda da tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet batağına düşmüş bir iktidar var karşımızda.Bunlar bizim değil tarafların birbirleri hakkında söylediği sözler, ortaya attığı iddialar.Tarafların medyalarına bakıldığında bu durum net bir şekilde ortada?Bu iddiaların doğru olup olmadığının yargı tarafından tespit edilmesi gerekiyor.* * * Bu arada 'Paralel'cilerin toplumun farklı kesimlerinden 7 bin kişiyi dinlediği ortaya çıktı. Bu rakamı 300 bine kadar çıkaranlar bile mevcut. Gerçi onlar dinlerken hükümet de seyrediyordu ama neyse!Meğer hiç dinlenmeden herkesi dinlemişler. Kimi kendilerine tehdit görüyorlarsa hepsini.Dinlenenler arasında Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş da var.Bunca insanı dinlemek için çok geniş bir eleman ağına ihtiyaç olduğu aşikâr. Bence dinleme görevi Haydar hocaya denk gelenler çok şanslı. Neden mi?Kısaca anlatalım,Niyetleri hinlik de olsa Haydar hocayı dinleyen telekulakçılar bu sayede gerçek bir Müslüman'ın, gerçek bir vatanseverin, gerçek bir siyaset ve devlet adamının nasıl olması gerektiğini yakinen öğrenmiştir.Şimdi bir kendilerine dinleme talimatını veren liderlerine, bir de dinledikleri Haydar hocaya baksınlar.Kendi liderleri insanları Vatikan kapılarına, ABD kapılarına bağlamaya çalışırken Haydar hoca Ehl-i Beyt kapısına, İslam kapısına yani iki cihanda kurtuluşun gerçek adresine yönlendiriyor.Bunu telekulakçılar çok net bir şekilde görmüşlerdir. Eğer içlerinde en ufak bir iman zerresi varsa soluğu Haydar hocanın kapısında alıp af dilemeliler.Keşke dinlemekle kalmasaydılar!Eğer gerçekten Haydar hocaya kulak verselerdi ne kendileri, ne eski ortakları ve ne de millet bu zillete düçar olmazdı.Evet? Haydar hocayı dinleselerdi Türkiye bu zillet çukuruna düşmezdi.