ABD'de meydana gelen saldırı üzerinde çok şeyler yazılacak ve konuşulacaktır. Bu saldırıyı konu alan araştırmalar, incelemeler ve hatta tezler ileri sürülecektir. Çünkü bu, sıradan bir devlete yapılmış, sıradan bir saldırı değildir. Dünyanın tek süper gücüne, eşi ve benzeri görülmemiş bir saldırı gerçekleştirilmiştir.
Öyle ki; ABD Devlet Başkanı George W. Bush, Beyaz Saray'a gitmeye bile cesaret edememiş ve Beyaz Saray tahliye edilmiş. Bu haberi duyunca aklıma şairin şu dizeleri geldi: "Seririnde (tahtında) hakan cihandar olur/cihandara birgün cihan dar olur". Demek ki; ABD başkanına bile cihan dar olabiliyor. Temenni ederiz Bush, bu olaydan bir ders alır ve dünyada meydana gelen zulümlere daha duyarlı davranır.
Yalnız ABD tarihinde değil, dünya tarihinde görülmemiş bir olay yaşandı. Hiç kimse böyle bir olaya "oh oldu" demez, dememeli. ABD gibi bir devletin başına böyle bir olay gelmişse, başka devletlerinkine de çok rahat gelebilir.
Bu saldırının George W. Bush'un başkanlığında gerçekleşmesi, üzerinde ayrıca durmayı gerektiren bir olaydır. Çünkü Bush, seçim kampanyalarında "Yıldız Savaşları" projesini başlatacağını vaat etmişti: Başkan seçilir seçilmez de, ilk adımını attı. Kirtland Hava Kuvvetleri Üssünü, Uzay Kuvvetleri Karargahı olarak yeniden düzenledi.
Bilindiği gibi ABD'li havacılar tarafından ortaya atılmış "Hava Hakimiyet Teorisi" vardı. Bu teori daha sonraları geliştirilerek "Uzay Hakimiyet Teorisi" adını aldı. ABD, bu teori ile yalnız dünyaya değil, uzaya da hakim olmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Bush'un emriyle harıl harıl büyük bir gizlilik içerisinde Yıldız Savaşları projesi üzerinde çalışıyor. ABD'li yetkililer, yıldız savaşları projesini dünya barışı için geliştirdeklerini söylüyor ve ardından ilave ediyorlar: "Bundan sonra artık savaşlarda insan ölmeyecek". Peki insanları öldürmeyen savaş nasıl olacaktır? Hem barıştan, hem de savaştan söz etmenin inandırıcılığı nerede? Aslında ABD'li yetkililer, söylediklerine kendileri de inanmıyorlar ki, ne kaldı başkaları inanacak. Nitekim bu sözlere inanan hiç kimse çıkmadı. Özellikle Rusya ve Çin başta olmak üzere bütün dünya devletleri Yıldız Savaşları projesine karşı çıktı.
İşte bu tartışmalar devam edeerken, ABD'ye bir saldırı oldu. Rüzgar eken Bush, fırtına biçti. Saldırının ardından Bush'un tehditkâr nutuklar atması, ABD'nin bir kurban seçip onu cezalandıracağı endişelerini artırdı. Eğer ABD böyle yaparsa, hem kendine, hem de bütün dünyaya büyük zarar verir. ABD şunu çok iyi bilmelidir ki, dünya liderliği sadece askeri güç göstermekle olmaz. Dünya lideri olduğunu iddia eden bir devlet, ağırbaşlı, olgun ve hesaplı hareket etmesini bilmelidir. ABD'ye de yakışan budur. Dev kuvvetine sahip olmak, ne kadar bahtiyarlıksa, onu dev gibi kullanmak da, o kadar bedbahtlık olur.
ABD'ye yapılan bu saldırı gerçekten üzücü ve düşündürücüdür. Dileriz, bu saldırıların hem ABD, hem de bütün dünya gerekli dersi çıkarır ve herkes elinden geldiği kadar dünya barışı için gayret sarf eder. "Bugüne kadar gerçekleşmeyen dünya barışı bundan sonra da gerçekleşmez" demeyiniz. Gerçekleşir, yeter ki, herkes hakkında razı olsun, başkalarının felaketi üzerine mutluluk kurmaya kalkmasın.
Öyle ki; ABD Devlet Başkanı George W. Bush, Beyaz Saray'a gitmeye bile cesaret edememiş ve Beyaz Saray tahliye edilmiş. Bu haberi duyunca aklıma şairin şu dizeleri geldi: "Seririnde (tahtında) hakan cihandar olur/cihandara birgün cihan dar olur". Demek ki; ABD başkanına bile cihan dar olabiliyor. Temenni ederiz Bush, bu olaydan bir ders alır ve dünyada meydana gelen zulümlere daha duyarlı davranır.
Yalnız ABD tarihinde değil, dünya tarihinde görülmemiş bir olay yaşandı. Hiç kimse böyle bir olaya "oh oldu" demez, dememeli. ABD gibi bir devletin başına böyle bir olay gelmişse, başka devletlerinkine de çok rahat gelebilir.
Bu saldırının George W. Bush'un başkanlığında gerçekleşmesi, üzerinde ayrıca durmayı gerektiren bir olaydır. Çünkü Bush, seçim kampanyalarında "Yıldız Savaşları" projesini başlatacağını vaat etmişti: Başkan seçilir seçilmez de, ilk adımını attı. Kirtland Hava Kuvvetleri Üssünü, Uzay Kuvvetleri Karargahı olarak yeniden düzenledi.
Bilindiği gibi ABD'li havacılar tarafından ortaya atılmış "Hava Hakimiyet Teorisi" vardı. Bu teori daha sonraları geliştirilerek "Uzay Hakimiyet Teorisi" adını aldı. ABD, bu teori ile yalnız dünyaya değil, uzaya da hakim olmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Bush'un emriyle harıl harıl büyük bir gizlilik içerisinde Yıldız Savaşları projesi üzerinde çalışıyor. ABD'li yetkililer, yıldız savaşları projesini dünya barışı için geliştirdeklerini söylüyor ve ardından ilave ediyorlar: "Bundan sonra artık savaşlarda insan ölmeyecek". Peki insanları öldürmeyen savaş nasıl olacaktır? Hem barıştan, hem de savaştan söz etmenin inandırıcılığı nerede? Aslında ABD'li yetkililer, söylediklerine kendileri de inanmıyorlar ki, ne kaldı başkaları inanacak. Nitekim bu sözlere inanan hiç kimse çıkmadı. Özellikle Rusya ve Çin başta olmak üzere bütün dünya devletleri Yıldız Savaşları projesine karşı çıktı.
İşte bu tartışmalar devam edeerken, ABD'ye bir saldırı oldu. Rüzgar eken Bush, fırtına biçti. Saldırının ardından Bush'un tehditkâr nutuklar atması, ABD'nin bir kurban seçip onu cezalandıracağı endişelerini artırdı. Eğer ABD böyle yaparsa, hem kendine, hem de bütün dünyaya büyük zarar verir. ABD şunu çok iyi bilmelidir ki, dünya liderliği sadece askeri güç göstermekle olmaz. Dünya lideri olduğunu iddia eden bir devlet, ağırbaşlı, olgun ve hesaplı hareket etmesini bilmelidir. ABD'ye de yakışan budur. Dev kuvvetine sahip olmak, ne kadar bahtiyarlıksa, onu dev gibi kullanmak da, o kadar bedbahtlık olur.
ABD'ye yapılan bu saldırı gerçekten üzücü ve düşündürücüdür. Dileriz, bu saldırıların hem ABD, hem de bütün dünya gerekli dersi çıkarır ve herkes elinden geldiği kadar dünya barışı için gayret sarf eder. "Bugüne kadar gerçekleşmeyen dünya barışı bundan sonra da gerçekleşmez" demeyiniz. Gerçekleşir, yeter ki, herkes hakkında razı olsun, başkalarının felaketi üzerine mutluluk kurmaya kalkmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018