Sağlık Bakanlığı'na açık mektup

Devletin sağlık hizmetlerini layıkıyla yerine getireremesi neticesinde başta büyük şehirler olmak üzere son 10 yıl çinde çok sayıda özel hastane kuruldu. İtiraf etmek gerekir ki, bunların içinde teşhis ve tedavi hususunda çok kaliteli olanları da var. Ancak bu hastanelerin bir bölümü, vatandaşlara hizmet getirmek yerine onların canına okuyor. Biz de bir özel aile olarak bir özel hastane kurbanı olduk. Nasıl mı? Aktarıyorum. Umarım Sağlık Bakanlığı derdimizle ilgilenir... Bu yazıyı 'acım birazcık hafiflesin' diye biraz da geç yazıyorum. Umarım böyle bir hadise başkalarının başına gelmez.22 Haziran saat 21.15 sularında ağabeyim Ali Bahar yüksek tansiyona bağlı olarak beyin kanaması geçirdi. Kardeşlerim kendisini en yakın sağlık kuruluşu olan Gaziosmanpaşa Özel Bahat Halk Hastanesi'nin acil servisine getirdiler. Bu hastaneye ilişkin mahallede bazı dedikodular vardı ama en yakın sağlık kuruluşu olduğu için yakınlarım çaresizce onu tercih etmişlerdi.  Yanlış teşhis ve tedavi başlıyorAğabeyimin hastanede ölçülen tansiyonu 22 idi. Doktorlar lasix vesaire ihtiva eden bir serum verdiler ve 1 saat içinde tansiyonu 15'e geriletildi. Beyin kanaması teşhisi koyamamışlardı. Daha sonra görüştüğüm doktorlar tansiyonun bu kadar hızlı düşürülmesinin doğru olmadığında birleşiyorlar.  Yakınlarımın anlattığına göre, ağabeyim hastaneye kaldırıldığında konuşamıyordu. Bazı tepkiler veriyordu ama derdini ifade edemiyordu. Bu satırların yazarı da saat 22.10 gibi hastaneye ulaştı. Durumdan kuşkulandım ve fikirlerini almak için 2 uzman doktor arkadaşa telefonla ulaşmaya çalıştım. Ancak olacağa bakın ki, hiçbirine ulaşamadım. Ağabeyimin tedavisi ile ilgilenen doktorlara "Beyin kanaması geçirmiş olabilir. Beyin fonksiyonlarını iyice irdelediniz mi?" diye sordum. Aldığım cevap bir tıp adamına hiç mi hiç yakışmıyordu: "Herhangi bir olumsuz durum yok. Bunu alın bir psikiyatra götürün."Açıkcası dalga geçtiler bizimle... Durum hassas olduğu için, doktorla tartışmaya girmemeyi tercih ettim. Alttan aldım yani... Doktorları ağabeyimi 23.00 civarında eve götürebileceğimizi söylediler, durumunun iyi olduğu konusunda bizi de ikna ettiler. Oysa ağabeyim kendisine gelmemişti.Biz de -yine ifade ediyorum- doktorlara güvenerek eve getirdik. Aramızda doktor yoktu, başka çaremiz de yoktu...Hani halk arasında bir deyiş vardır: "Doktorun yanında doktorluk taslama" diye...   Biz de eve götürdük. Üstünü değiştirdik, doktorların söylediği gibi ilacın etkisinin geçmesini bekledik. Bir saat daha bekledik... Ancak durumda bir düzelme olmayınca, mesele bu kez kafama dank etti: Ağabeyim beyin kanaması geçirmişti. Derhal kendisini Vakıf Gureba Hastanesi acil servisine kaldırdık. Orada tomografi çektirdik ancak uzmanlar cerrahi olarak müdahale edemeyeceklerini belirttiler. Vakıf Gureba devlet hastanesi ama enteresandır ağabeyim ölüm döşeğinde iken doktorlar bizimle 'yoğun bakım pazarlığı' etti. Üstelik oradaki yoğun bakım ünitesinde boş yer yok iken!!!  Neticede Vakıf Gureba'da yoğun bakım servisinde boş yatak olmadığından, ağabeyimi entübe olarak (yapay solunum cihazına takılı olarak) Gaziosmanpaşa'daki Avrupa Özel Şafak Hastanesi'nin yoğun bakım servisine yatırdık. Geceliği 2.5 milyar TL. Allah milletimize kolaylık versin!!!Ağabeyim 4 gün orada kaldı ve 26 Haziran Pazartesi günü geride acılı 8 kardeş, gözü yaşlı bir anne ve  yüzlerce sevenini bırakarak, 46 yaşında bu fani dünyadan göçtü. Ömründe doktora nadir giden bir insan, (Br hafta önce de check-up'tan geçmişti. kan sayımı 50 idi, onun ötesinde hafif bir tansiyon problemi vardı. Kan sayımı yüksek olduğundan kan vermesi gerekiyordu ama ömrü vefa etmedi.) doktor hatası sebebiyle hayata veda etti. Neticede ölüm hak. Buna inanıyoruz. İnsanoğlu ömrünü ne bir saniye geri alabilir, ne de bir saniye ileri. Ancak bu demek değildir ki, doktorların bariz hatalarını bağışlayalım. Bu hususlara dikkat!1) "Acil Servis Uzmanı", yoğun bakım üniteleri olmayan özel hastaneler, neden tam teşekküllü bir hastaneye sevketmek yerine 3-5 kuruş kazanmak için ağır vakalara müdahale ediyor? BAHAT HALK HASTANESİ'nin de yaptığı budur. İlgili hastanede tomografi cihazı yok. Beyin fonksiyonlarını ölçen EEG de muhtemelen yok. Ağabeyime bakan doktorun uzman olduğundan da kuşkuluyum. Şimdi su soruyu bana yönelteceksiniz: Neden bu hastanenin yetersiz olduğunu bile bile hastanı oradan almadın? Açık konuşayım: Eğer Bahat Hastaneleri grubu bu olaydan bir kaç gün önce gazetelere tam sayfa ilan vermemiş olsaydı, ben ağabeyimi orada bir dakika bekletmezdim. Bu ilan da Bahat Hastaneleri'nin ne kadar iyi sağlık hizmeti verdiğine vurgu yapılıyordu. Gazeteci de olsanız, TV yorumcusu hatta mühendis ve avukat da olsanız; çaresiz kaldığınız durumlarda yanılıyorsunuz. Nasıl bir doktor bu?Bir doktor bir hastanın beyin kanaması geçirdiğini nasıl anlayamaz? Buna hala daha hayret ediyorum. Dahası 'konuşamayan bir hastanın' tansiyonunu neden bir saat içinde 22'den 14'e düşürür bir doktor? Neticede bize göre, ağabeyimin ani vefatından Bahat Halk Hastanesi sorumludur. Bizlere 4 saat kaybettirdiler ve doktorların ifadesiyle böylece cerrahi müdahale ihtimalini ortadan kaldırdılar.Elbette hukuki haklarımızı arayacağız ama maalesef giden gelmiyor. Bu ülkede hatta gelişmiş ülkelerde çok sayıda insan, maalesef yanlış 'teşhis ve tedavi sonucu' hayatını kaybediyor. İnsan hayatının 'ucuz olduğu' ülkemizde, bu oran daha yüksek. Üstelik vatandaş da sahipsiz...Recep BAHAR / ANALİZ